GMİS Genel Başkanı Ramis Muslu, 24 Mart 2011 tarihinde düzenlediği basın toplantısında, 9-10 Nisan 2011 tarihlerinde yapılacak olan GMİS 9. Olağan Genel Kurulu’nda yeniden Genel Başkanlığa aday olduğunu açıkladı.

Muslu, basın toplantısında şunları söyledi;

 

“GMİS, ADINI TARİHE ALTIN HARFLERLE YAZDIRMIŞTIR”

“Genel Maden İşçileri Sendikası, ülkemiz ve dünya sendikacılık tarihine adını altın harflerle yazdırmış, sendikacılıkta özel yeri olan saygın bir kurumdur.

1980 darbesinin ardından sendikacılıkta görülen hızlı gerilemenin yeniden yükselişe geçtiği dönemin simge sendikalarından biridir. 1990 Büyük Grevimiz ve 1991 Ankara Yürüyüşümüz ile sendikacılık tarihine yeni bir sayfa açılmıştır. Ancak bugün sendikalara ve örgütlenmeye yönelik saldırılar artmaktadır.

Hiç şüphe yok ki, ülkemizdeki ve dünyadaki gelişmelere baktığımızda kritik bir süreçten geçiyoruz.

Bu kritik süreçte işçi sınıfı, maden işçileri, MTA işçileri ve sendikamız adına üzerimize düşen önemli görevler olduğunun bilincindeyiz.

Bildiğiniz gibi taban delege seçimlerimizi ocak ayı içinde, şubelerimizin olağan genel kurullarını da Şubat ayı içinde tamamladık. 9-10 Nisan 2011 tarihlerinde ise Sendikamızın 9. Olağan Genel Kurulu’nu yapacağız.

 

SENDİKAMIZI KRİZDEN KURTARDIK

Son dönemde Sendikamız ile ilgili yaşanan süreci sizlere özetlemek istiyorum.

7 kişilik yönetim kuruluna Ramis Muslu olarak listeyi delerek girdiğim Sekizinci Olağan Genel Kurulumuzu 2007 yılında gerçekleştirdik.

Bu genel kurulun ardından ne yazık ki Sendikamız yönetiminin bir bölümünün, ölçüsüz harcamaları nedeniyle mali sorunlar ortaya çıkmış, sigorta primlerinin yanısıra vergilerimiz ve piyasaya olan borçlarımız ödenmemeye ve sürekli ertelenmeye başlanmıştır. Bununla kalmamış, sendikamız ciddi bir itibar kaybına uğramıştır.

Kısa bir sürede sendikamız, borçlarını ödeyemez duruma gelmiş, kamuoyunda tartışılan bir kurum durumuna düşürülmüştür. Bazı mali konularda ise dava açılmıştır.

Sendikamızın, maden işçilerinin, MTA işçilerinin ve işçi sınıfının geleceği adına geçmişte çok saygın bir yer edinmiş olan Sendikamızın hızla yok olmasına seyirci kalamazdık. Mevcut yönetici arkadaşlarımızı ısrarla uyarmamıza rağmen değişen hiçbirşey olmadı. Bunun üzerine sendikamızı 29 Kasım 2008 tarihinde olağanüstü genel kurula götürdük ve maden işçilerinin takdiriyle şahsım Genel Başkanlığa, diğer arkadaşlarımız ise yönetim kurulu üyeliklerine getirildi.

 

SENDİKAMIZ MALİ SORUNLARI BÜYÜK ÖLÇÜDE AŞTI

Ekonomik açıdan zayıf bir sendikanın üyelerini temsil yeteneği de zayıf olacaktır.

Bu bilinçle, göreve gelirgelmez, mali açıdan çok zor durumda bulunan ve kriz içindeki Sendikamızın toparlanabilmesi için tüm çabamızı mali konular üzerinde yoğulaştırdık. Sendikamızı yeniden güçlü konuma getirebilmek amacıyla mali konularda hızlı bir yapılanmaya gittik ve tasarruf tedbirlerini yürürlüğe koyduk.

Emekliliğini hak etmiş personelimizi, tüm tazminatları ödeyerek emekli ettik.

Araç yakıt, telefon, yolluk ve diğer faturalı giderlerde yüzde 60’a yakın tasarruf sağladık.

Bu uygulamalarla Türk-İş’e olan aidat borçları karşılığı devredilen Ankara Misafirhanemizi geri kazandık.

Mali Genel Kurulumuzu yaparak maden işçilerinin onayıyla yeni tasarruf tedbirleri aldık.

Yönetici sayılarının azaltılması ve ödemelerdeki yeni düzenlemelerle Sendikamız yüzde 60’a yakın tasarruf sağlayacaktır.

Bugün Sendikamızı, mali sorunlarını büyük ölçüde aşmış, borçlarını ödeyen bir kurum haline getirmeyi başardık.

 

TÜM ENGELLEMELERE RAĞMEN BİR ÇOK HEDEFİMİZE ULAŞTIK

Maden işçilerimizin sosyal ve hukuki sorunlarını çözebilmek için uğraşlar verdik.

Bir çok bölgemizde sosyal tesislerin onarımı ya da yeni sosyal tesis yapımı için yaptığımız girişimlerden sonuçlar aldık. Toplu sözleşmeler için de önümüze hedefler koyduk.

Bu hedeflere 2011 toplu sözleşme döneminde ulaşmak için önemli mesafeler kat etkik.

Bu yöndeki çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz.

Bizler, 2.5 yıl gibi kısa bir sürede tüm engelleme çabalarına rağmen bir çok hedefe ulaştık. Ulaşmayı istediğimiz diğer hedefler yolunda da önemli adımlar attık.

Bizler, bu çabaları gösterirken tüm hesaplarını 2011 yılı olağan genel kurulunda seçilmek üzerine yapan arkadaşlarımız oldu. Onlar ne yazık ki seçim yarışını kişiselleştirdiler ve siyasallaştırdılar.

Bugün üzüntüyle görüyoruz ki, mali genel kurul ve tasarruf tedbirleri gibi konularda sağlanan başarıyı arkadaşlarımız kendilerine mal ediyorlar. Sanki bu kararları tek başlarına almış gibi davranarak genel kurulda koltuk kapmaya çalışıyorlar. 2007-2008 yıllarında yaratılan mali sorunların sorumluluğunu hiç üstlenmiyorlar.

Bu sorunlara olumsuz katkıları olduğunu gizlemeye çalışıyorlar. Oysa bu arkadaşlarımız o günlerde sessiz kalanlar ve herşeye olur diyenlerdir.

 

İMZAM, 4102 ARKADAŞIMIZIN İŞ SAHİBİ OLMASININ İMZASIDIR

Diğer yandan Genel Teşkilatlandırma Sekreteri olarak görev yaptığım dönemlerde 2006 ve 2009 yıllarında Türkiye Taşkömürü Kurumu’na 1120 ve 3 bin işçi alındı.

Gruplu olarak işe alınan bu arkadaşlarımız düşük ücretle iş başı yaptılar. Bizler, toplu sözleşme dönemlerimizde bu haksızlığın ortadan kaldırılabilmesi için mücadele ettik. Ek ücretler almalarını sağladık. Elbette bunlar yetersizdir. Asıl hedefimiz bu arkaşlarımızın 12 ay çalışabilmelerini sağlamaktır ve ücret farklılıklarının giderilmesidir. Bu hedefimizi her platformda anlattık. Bu hedefi gerçekleştirme yolunda, 2011 toplu sözleşme dönemi için önemli bir mesafe kat ettik.

2009 yılı başında 3 bin arkadaşımızın işe alımlarıyla ilgili çalışmaların başladığı 2008 yılı döneminde kendi ekipleriyle yönetimde bulunan arkadaşlarımız üretim bölgelerimizde “Düşük ücretle işe alınmanızda Ramis Muslu’nun imzası var” diyerek seçim çalışması yaptılar. Benim imzam, Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Teşkilatlandırma Sekreteri olarak, 2006 yılında da 2008 yılında da Kuruma işçi alınması için atılmış imzalardır. 4 bin 120 arkadaşımızın iş sahibi olmasının imzasıdır.

2008 yılında teklif edilen 21 lira 30 kuruşluk yevmiyeye itiraz eden bizdik. Toplu sözleşme zammından yararlanmaları için çaba harcayan da bizdik. AB grubuyla işe alınan arkadaşlarımızın 8 ay çalışmalarının önünü açan da bizdik.

Böylesine bir seçim çalışmasını yürüten arkadaşlarımız 3 bin işçi alımı için imzalar atıldığında, üstelik kendi ekipleriyle sendikada yöneticiydiler. Arkadaşlarımızın kendi sorumluluklarını yok saymalarını kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Çünkü kendi sorumluluklarını yok sayanlar, maden işçisinin sorunlarından da sorumluluk hissetmezler. Kendi sorumluluklarına dahi sahip çıkamayanların ileride yol açabilecekleri sorunları kamuoyunun takdirine bırakıyorum.

 

BİR TEK ÜYEMİZİ DAHİ YOK SAYMAYA HAKKIMIZ YOK

“Tabanın söz ve karar sahibi olması ilkesi”ni bazı arkadaşlarımız sık sık dile getiriliyorlar. Genel Maden İşçileri Sendikası’nın üyesi tüm maden işçilerimizin her birinin bizim için önemi ve değeri tartışılmaz. Oy verenlerin tümü Sendikamızın üyesidir. Listesi seçim kaybetmiş olanlara oy verenler de tabandır. Biz bir bütünüz, aileyiz. Hiçbir parçamızı yok sayamayız. Elbette verilen kararlara saygımız var. Ancak bir tek üyemizi dahi yok sayma hakkına sahip değiliz. Ben Genel Başkan olarak Üzülmez Şubesi’nin delegesiyim. Genel Merkez Genel Kurulu için de doğal delegeyim. Tüm bölgelerden seçilen delege arkadaşlarımız da tabanın temsilcileridir.

Hedeflerini, amaçlarını anlatmaları gerekenler, bunları bir kenara bırakıp Genel Başkanlığa aday olmamam gerektiğini buldukları her fırsatta dile getiriyorlar. Bu tür söylemler, seçme ve seçilme hakkımızı gasp etmeye çalışanların, meydanın boş bırakılmasını isteyenlerin ve tek amaçları olan koltuğun ve makamın hesabını yapanların sözleridir.

Karşımıza çıkan ve ayrı bir liste oluşturacaklarını belirten arkadaşlarımızın önce kendilerinin “Tabanın söz ve karar sahibi olması ilkesi”ni ne kadar uyguladıklarına da bakmak gerekir. Bazı arkadaşlarımız, taban delege seçimlerinde aday dahi olmamışlardır. İşçinin karşısına delege adayı olarak bile çıkmaya cesaret edemeyenlerin bu sözlerini ciddiye almamak gerekir.

Diğer yandan bu sözleri ısrarla söyleyenler, birlikte taban delege seçimlerini kazandıkları bazı arkadaşlarımızı yönetimden uzaklaştırdılar. Tabanda seçim kazanan arkadaşlarımızı ise yok saydılar.

Diğer bölgelerde taban seçimlerinde kazanması için çaba harcadıkları arkadaşlarımız delege seçimlerini kaybedince bu kez kendilerine karşı seçim kazanmış arkadaşlarımızın desteğini alabilmek için siyaset dahil çeşitli girişimlerde bulundular.

Bu arkadaşlarımıza öncelikle, kendi içlerindeki çelişki ve tutarsızlıkları ortadan kaldırmalarını tavsiye ediyoruz.

 

SENDİKA SEÇİMLERİNE SİYASET BULAŞTIRDILAR

Sendikalar siyasi kuruluşlar değildir. Kaldı ki siyasi bağ kanunlarla da yasaklanmıştır. İşçi sınıfının, maden işçisinin, MTA işçisinin, işyerlerimizin aleyhine alınacak her türlü karara karşı çıkmak siyaset yapmak değildir. Tam tersine işçimizin, kurumlarımızın hakkını korumak için bizlere verilen bir görevdir. Sendikalar, baskı unsurlarıdır. Hiçbir siyasi gücün güdümünde olamazlar, olmamalıdırlar. Ortaya çıkan olumsuzluklara karşı çıkmak, ortaya konan olumlu yaklaşımları desteklemek siyaset yapmak değildir.

Genel Maden İşçileri Sendikası, hiçbir siyasi partinin, hiç bir siyasi aktörün, hiç bir siyasi gücün güdümünde olamaz, olmamalıdır. Genel Maden İşçileri Sendikası, hem gelenekleri hem de ilkeleri gereği siyaset üstü bir kurumdur. Herkesin farklı bir siyasi görüşü ve kimliği olabilir. Ama söz konusu sendikal kimlik olunca, siyasi görüş ve kimlik bir kenara bırakılır. Biz, sendikal mücadeleyi siyasetin izinde yürütmeyiz.

Biz, gücümüzü; siyasetten ve siyasetçilerden değil, maden işçilerinden alır, onlara güveniriz.

Bazı siyasetçilerimiz, makamlarının da gücünü kullanarak, demokrasinin en önemli kurumlarından olan sendikalar üzerinde  etkili olabilmek için ne yazık ki çaba harcadılar, harcıyorlar.

Son dönemde, bu girişimlerin bazı siyasi aktörler tarafından kişisel ve siyasi hesaplarla hareket edilerek yeniden başlatıldığını görmek üzüntü vericidir.

Aralarında belediye başkanı da olan bazı siyasetçiler; taban delege seçimlerinden başlayarak, şube genel kurullarımız dahil tüm bölgelerimizdeki seçimlere siyasi güçlerini kullanarak doğrudan müdahalelerde bulunmuşlar, üyelerimiz ve delegelerimiz üzerinde baskı uygulamışlardır.

Rica adı altında, kadroların şekillenmesi için, bazı yönetici arkadaşlarımıza talimatlar verilmiş, bununla kalınmamış seçimlerde etkili olabilmek amacıyla doğrudan çalışmalar yürütülmüştür. Ne yazık ki bazı yönetici arkadaşlarımız da seçim kazanma uğruna bu siyasetçilerin emellerine alet olmuşlardır ve o siyasetçilere diyet borcu ödemek zorunda kalacaklardır.

Sendikamız, bu tür girişimlerden ve bu tür yaklaşımların güdümünde hareket eden yöneticilerin varlığından geçmişte büyük zararlar görmüştür.

Sendikamızı, bazı siyasetçilerin dışarıdan yönetmesine asla izin vermeyeceğimiz bilinmeledir.

Maden işçisinin, MTA çalışanlarının, kurumlarımızın, işyerlerimizin ve Sendikamızın geleceği için bu tür anlayışlara ve girişimlere sessiz kalamayız, kalmayacağız.

Maden işçileri ve MTA işçileri geçmişte olduğu gibi bugün de, yarın da bu tür siyasi hesaplarla hareket edenlere gereken dersi mutlaka verecektir.

 

SENDİKACILIĞIN OKULU YOK

Sendikacılığın okulu yoktur. Sendikacılık, şube delegeliğiyle başlayan işyeri temsilciliği, baştemsilcilikle geliştirilen, şube yöneticiliği, şube başkanlığı ile olgunlaştırılan ve genel merkez  yöneticiliği ile pekiştirilen bir meslektir.

Bilginin yanısıra tecrübe, birikim, sınıf bilinci, idareci olma özelliklerine sahip olmayanlar başarılı birer sendikacı olamazlar. Bu vasıflara sahip olmayanlar maden işçilerine, MTA işçilerine ve onların örgütlü gücü olan Sendikamıza liderlik yapamazlar.

1981 yılında Üzülmez Asma İşletme Müdürlüğüne kazmacı yedeği olarak iş başı yaptım. 3 yıl kazmacılık sonra barutçuluk sanatında çalıştım. 1990 yılında başçavuş oldum.

Sendikacılığa ilk adımımı, 1983 yılından itibaren delegelik ve işyeri temsilciliği gibi görevlerde bulunarak attım. 1994 yılında Amelebirliği temsilciliğine seçildim. 1995 yılında önce Şube Mali Sekreteri ve ardından Üzülmez Şube Başkanı oldum. 1999 yılında yapılan Genel Kurulda Genel Merkez Genel Teşkilatlandırma Sekreterliğine seçildim. 2003, 2007 yıllarında yapılan genel kurullarımızda Genel Teşkilatlandırma Sekreterliği görevine yeniden seçildim. 29 Kasım 2008 tarihinde gerçekleştirilen 5. Olağanüstü Genel Kurulda ise Sendikamızın Genel Başkanı oldum.

Hayatımın 28 yılını işçi sınıfının mücadele saflarında, sendikacılık mesleği içinde geçirdim. Hiç kimse Ramis Muslu’nun sendikal tecrübesi, bilgi birikimi, tecrübesi yetersizdir diyemez. Ben bir maden işçisi olarak 28 yıldır Sendikal mücadelenin içerisindeyim.

 

GENEL BAŞKANLIĞA YENİDEN ADAYIM

Bu bilinçle Sendikamızı, siyasetin güdümünde olan, tecrübesiz, birikimsiz ve samimiyetsiz ellere bırakmamakta kararlıyım.

Bugün burada, sizlerin aracılığıyla, Genel Maden İşçileri Sendikası’nın Genel Başkanı olarak tüm bölgelerimizden arkadaşlarımızın talepleriyle 9. Olağan Genel Kurulumuzda Genel Başkanlığa yeniden aday olduğumu açıklıyorum.

 

MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEK, TÜRK-İŞ’E DE IŞIK TUTACAĞIZ

Sendika olarak belirlediğimiz hedeflere ulaşma yolunda aralıksız ve kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz. Maden işçisinin, MTA çalışanlarının haklarının kazanılması için verilen mücadeleyi sürdüreceğiz.

Gerek mali konularda aldığımız yolun, gerek maden işçilerinin sorunlarının çözümü için katettiğimiz mesafenin kesintiye uğramaması, mücadelede en başa dönülmemesi ve Sendikamızın güç kaybına uğramaması için mücadele edeceğiz.

Önümüzde maden işçisini temsil yeteneğini güçlendirme yolunda atmayı planladığımız adımlarımız var.

28 yıldır temsilcilikten Genel Başkanlığa Sendikal hareketin içinde geçirdiğimiz tecrübeyle Türk-İş Yönetimine girmek için de gücümüz ve birikimimiz var. Sendikacılıktaki bilgi birikimimiz, tecrübemiz ve maden işçilerimizin desteğiyle Türk-İş’e de ışık tutacağız.

Bu nedenle kararlı ve birikimli bir ekip kuracağız. Bu ekibimizi önümüzdeki günlerde açıklayacağız.

Bizler, maden işçisinin sağduyusuna her zaman güvendik. Maden işçileri ve MTA işçileri; Sadece Sendikalarının değil aynı zamanda işlerinin, işyerlerinin, çocuklarının geleceğini de etkileyecek kararlar vereceklerdir.  Bizler, bu bilinç ve sorumlulukla üzerimize düşen görevi eksiksiz yerine getirme kararlığına sahibiz.

Bu süreçte her fırsatta desteklerini açıklayan tüm maden işçisi arkadaşlarıma, MTA çalışanlarına birkez daha sizlerin aracılığıyla teşekkür ediyor, 9-10 Nisan 2011 tarihlerinde gerçekleştireceğimiz Genel Kurulumuzun maden işçileri, MTA çalışanları ve sendikamız başta olmak üzere Zonguldak’a, bölgemize, ülkemize ve işçi sınıfına hayırlı olmasını diliyorum.”

GMİS Genel Başkanı Ramis Muslu, konuşmasının ardından gazetecilerin çeşitli konulardaki sorularını da yanıtladı.