KESK Zonguldak Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Onur Arslan “Mücadele Kazandı, Dayanışma Kazandı!”başlıklı açıklamasında, “Gezi’de dile getirilen toplumun özlemleri ve talepleridir.” Dedi.

Arslan yazılı açıklamasında, Türkiye’nin rekor üstüne rekor kıran işsizlik ve artan yoksulluk kıskacında kaldığını, geleceğe güvenle bakmaktan gittikçe uzaklaştığını, her hak arayışlarında karşılarına kolluk kuvvetleri ordusu dikildiğini,  milyonların kendilerine bu kölece yaşamı reva görenlere olan tepkisinin giderek arttığını belirterek görüşlerini şöyle dile getirdi:

“Halkın emekçilerin yaşadığı açlığı, yoksulluğu, işsizliği görmezden gelen siyasi iktidar ise bir taraftan hamaset nutukları atmaya diğer taraftan yolsuzluk, yoksulluk ve kölelik düzenine karşı itirazları engellemek için baskı ve tehdit düzenin üzerine yeni tuğlalar eklemeye devam ediyor.

Ne kadar karalanmaya çalışılırsa çalışılsın Gezi; insanca yaşanacak bir ülke isteyen milyonların eseridir. Dolayısıyla dava konusu edilerek yargılanan Gezi’de dile getirilen toplumun özlemleri ve talepleridir.

Beş yıl önce kapanan dosya talimatla işleyen yargı eli ile yeniden dava konusu edilse de Gezi; her şeyi metalaştıran, saldırgan neo liberal politikalarına karşı inşaat işçisinden plaza çalışanına uzanan, dolayısıyla kişi veya kurumlara mal edilemeyecek genişlikte ve zenginlikte çok önemli bir toplumsal direniştir.

Ne kadar ‘dış mihrakların işi’ gibi gösterilmeye çalışılsa da Gezi; önce İstanbul’un son yeşil alanlarından birisi olan Taksim Gezi Parkının etrafında oluşturulan ardından tüm Türkiye’yi sarmalayan sevgi çemberidir.

Gezi; kentlerimizi tarihinden kültüründen koparılmış ruhsuz silüetlere çeviren betonlaşmaya, yaşamımızın her hücresine müdahale etmeyi kendinde hak görenlere karşı milyonların dayanışmasıdır. Hiç kimseyi ötekileştirmeyen, dışlamayan, düşman görmeyen haykırışıdır. Gezi; emekten, yoksuldan, doğadan, ezilmişten, ötekileştirilenden, kadından, laikten, barıştan yana herkesin ortak türküsüdür.

Bir kez daha altını çiziyoruz. Milyonların eseri bir direnişi siyasi rövanş malzemesi haline getirilmesi, ülkenin en demokratik eyleminden darbe ve suç örgütü çıkarılmaya çalışılması, bunlar yetmiyormuş gibi keyfi güç kullanarak Ali İsmail Korkmaz’ın ölümüne yol açmakta mahkûm bir kişinin mağdur olarak davaya dahil edilmesi bu ülkeye ve demokrasiye yapılacak en büyük kötülüktür.

Yargılanması gereken Gezi Parkı’na sandviç, poğaça, plastik masa-sandalye göndermeleri, tweet atmaları, avukatlık görevini yerine getirmeleri, basın açıklaması yapmaları ‘suç’ gibi gösterilerek haklarında ağırlaştırılmış müebbet cezası talep edilen 16 kişi değildir. Asıl yargılanması gerekenler Gezi sürecinde Berkin Elvan’ın, Ethem Sarısülük’ün, Ali İsmail Korkmaz’ın, Abdullah Cömert’in, Medeni Yıldırım’ın, Hasan Ferit’in, Ahmet Atakan’ın, Mehmet Ayvalıtaş’ın ölümüne, binlerce insanımızın yaralanmasına neden olan insanlık dışı saldırıları gerçekleştirenler, bunun emirlerini verenler, koruyanlar ve yargı sürecini sürüncemede bırakanlardır.

7. duruşması görülen Gezi Davası’nda yargılananlar suçlamalardan beraat etti.  Mücadele kazandı, dayanışma kazandı. Gezi bu ülkede demokrasi isteyen milyonların eseridir!”