Milliyetçi Hareket Partili (MHP) iki milletvekili ve  partinin yönetcileri Genel Maden İşçileri Sendikasını (GMİS) ziyaret ettiler ve Genel Başkan  Ramis Muslu ile sendika yöneticileriyle görüş alış verişinde bulundular. MHP’nin Ekonomik ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Sakarya Milletvekili Prof. Dr. Münir Kutluata, İzmir Milletvekili Erdal Sipahi, MHP Zonguldak İl Başkanı Mustafa Korkutan ve diğer yöneticilerle sendikaya giden partililerin ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Muslu, “Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun güçlü hale gelebilmesi gerekiyor. Bugün TTK’da çalışan yeraltı, yerüstü işçi sayısı  11 bin 400. Bunun 2 bini yerüstü işyerlerinde, atölyelerimizde çalışıyor. Kurumun günlük üretimi tüvenan olarak 9 bin- 9bin 500 kg civarında.
1990 yılından 2010 yılına kadar 41 bin işçimiz emekli edildi. Buna karşılık 12 bin işçi işe alındı. Ülkemizin yıllık taşkömürü tüketimi 20 milyon tonun üzerinde. Bunun yaklayık 3 milyon tonluk bölümü bölgemizden karşılanıyor. Geri kalan bölüm ise milyarlarca dolar harcanarak ithal ediliyor.
Biz istiyoruz ki yerin altında 1 milyar tonun üzerindeki taşkömürü rezervini yatırımlar yapılarak, yeraltı hazırlık işlerini hayata geçirerek, ülkemiz sanayisine kazandıralım. TTK’nın kurulu kapasitesi 5 milyon ton.
Kurumda yeraltı hazırlık işleri yapılmayarak üretim sürekli düşürüldü. 2004 yılından sonra da kurumda taşeronlaşma süreci başlatıldı. Tepki gösterdik. TTK’nın asli işini madencilik konusunda bilgisi, birikimi, tecrübesi olmayan şirketlerin yapamayacağını söyledik. Ancak kolluk önlemleriyle taşeronlaşma yapıldı. Sonuçta 17 Mayıs 2010 tarihinde Karadon Müessesesi’nde 30 taşeron işçimizi kaybettik. Çıkarılamayan 2 arkadaşımızın cenazeleri ise geçtiğimiz gün çıkarıldı ve ailelerine teslim edildi” dedi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mühir Kutluata da Genel Maden İşçileri Sendikası’nın özel bir yeri olduğunu belirttiği konuşmasında şunları söyledi;
“GMİS’in sadece sendikacılık olarak değil iş kolunun ve Zonguldak’ın özelliği itibariyle özel bir yeri var. Sendikalar Türkiye’deki sosyal gelişmenin ana unsurlarından biridir.
Fakat öyle bir dönem yaşadık ki Türkiye’nin hangi birikimi varsa bu iktidar tarafından tarumar edildi. Sendikacılıkta bir seviyeye gelinmişken sendikasızlaştırma dönemi başladı.
Sanayileşmenin geliştiği bir dönemde sanayinin çökertildiği bir döneme girildi.
Yeraltı kaynakları milyonlarca insanın müşterik malıdır. Kamu tarafından işletilmesi bunun için önemlidir.”