Yöremizim ezgileri Mehmet Ali Özer ve Beyaz Kelebekler Fasıl Grubunun vokalleri Begüm Erçin ile Caner Akcan. “Büyüklere Masallar Konseri ve Aydın Yiğit” etkinliğinin organizasyonunda sanatseverlerin karşısında olacaklar. Gecenin organizasyonunu yapan ve sunuculuğunu da üstlenen Şule Alkan, yerel kültür ve sanatın yaşatılacağı gecenin Kdz. Ereğli Tarih Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneğinin öncülüğünde hazırlandığını bildirdi.

Konser ile ilgili olarak “özenle seçilmiş birbirinden güzel eserler ile huzurlarınızda olacağız. Konserden iki göğsünüzün arasında koskocaman kırmızı bir kalp emojisi ile çıkacaksınız söz veriyoruz. Hadi kalkın gelin bizler le şarkılar söyleyin ki emeklerimiz karşılık bulsun. Söyleyin ki eserler yarınlara taşınsın. Söyleyin şarkıları bizler ile eşlik edin usunuzda en tatlı anı köşesinde gece yer bulsun.” vurgusunu da yapan Şule Alkan, geceye katılmak isteyenlerin kendisine başvurabileceği gibi, Tarih Doğa Derneği, Marina Cafe, Buse Cafe, Kuaför Asia, Taha Emlak ve Nazende Cafe’den de biletlerini temin edilebileceklerini bildirdi.

22 Kasım Cuma günü saat 19.30’da Hüseyin Tatoğlu Kültür Merkezi’nde sanatseverlerle buluşacak olan “Büyüklere Masallar Konseri ve Aydın Yiğit” konserinin büyük ilgi görmesi bekleniyor.

Bu unutulmayacak gece ile ilgili “Bizden önceki uygarlıkları bize bıraktıkları eserlerden tanıyoruz. Piramitlere bakıp Mısır diye bir uygarlık olduğunu, uygarlığın seviyesini anlıyoruz. Göktürk kitabeleri olmasaydı beklide Göktürkler ’den haberimiz bile olmayacaktı. Sümer tabletleri olmasaydı Sümerler’den haberimiz olmayacaktı belki de.....” sözleriyle görüşlerini ifade eden  Şule Alkan açıklamasına şöyle devam etti:

“Peki bizden yani bugün yaşayanlardan, bizim uygarlığımızdan 500 yıl sonra geriye ne kalacak? Derler ki tabiatta yok olmayan iki şey vardır; bir tanesi pet şişe, öbürü Ajda PEKKAN =). Pet şişeden emin değilim, Ajda Pekkan’ın şarkılarını kast ediyorum. Bundan 700 yıl önce yaşamış Yunus Emre’nin kulaktan kulağa sözlü ve yazılı aktarılan şiirleri sayesinde 700 yıl önceki Anadolu insanı ile ilgili, Anadolu uygarlığı ile ilgili bilgiler duygular edinebiliyoruz.

Çocukken dinlediğimiz masallardan, ait olduğu bölgenin kültürel yapısını, ruhunu, törelerini algılayabiliyoruz. Bu gün masal anlatan dedeler, neneler var mı ve anne babalarının akıllı telefonlarını ellerinden bırakıp onları dinleyen çocuklar var mı? Peki, bundan 500 yıl sonra hangi şarkı hangi şiir hangi masal kalacak? mııııı ACABA? Bundan 500 yıl sonra arkeologlar bir kazı yapsalar ve o kazıda bir telefon bulsalar akıllarına gelecek ilk soru şu olacak; ince uçlu şarj aleti olan var mı acaba? O telefon o ince uçlu şarj aleti olmadan çalışmıyor. Çünkü bizim medeniyetimiz fişli bir uygarlıktır. Ne demek istiyorum bütün bilgimizi, birikimimizi, fikrimizi edebi eserlerimizi… Her türlü eserlerimizi doldurduk… Laptoplara doldurduk, dijital ortamlara doldurduk, akıllı telefonlara. Böylece fişli bir uygarlık oluşturduk. Fişini çekersen bu uygarlıktan eser kalmıyor.

Uzmanlar 1300 senelik Göktürk kitabelerini okuyabiliyor. Uzmanlar 6000 yıl önceki Sümer tabletlerini okuyabiliyor. Akıllı tabletler değil bildiğin taş tabletleri okuyabiliyor. Ama günümüzde bir çocuk akıllı tabletlerden anne babasının 20 yıl önceki düğün kasetini izleyemiyor. Neden çünkü o tabletler VHS kaset oynatamıyor. Bugün bir VHS kaset oynatıcı bulamıyoruz. Çünkü teknoloji çok hızlı ilerliyor, gelişiyor diyoruz ama çok hızlı eskiyor. 4500 yıl önce yapılmış piramitlere bakıp o dönemdeki insanların uygarlık seviyesini anlayabiliyoruz.

Galata kulesi 669 yıl, Sultanahmet 400 yıl, Süleymaniye 350 yıl. Peki, bundan 500 yıl sonra geriye bizim uygarlığımızdan ne kalacak? Bundan 500 yıl sonra birileri bizden kalan TOKİ konutlarına bakıp uygarlık seviyemiz hakkına bir fikir edinebilecekler mi? Çok şükür edinemeyecekler çünkü bundan 500 yıl sonraya TOKİ konutları kalmayacak. Bundan 500 yıl sonra bizden geriye hiçbir mimari eser kalmayacak. Çünkü bugün yapılan binalardan hiçbiri 50 ya da 60 yıldan fazla yaşamıyor neden? Çünkü 30 yaşını geçmiş binalar eski kabul ediliyor ve fiyatı, değeri düşüyor. Böyle bir kafa bundan 500 yıl sonra kalabilecek bir mimari eser üretebilir mi? Üretemez…

Sorumuza cevap aramaya devam ediyoruz. Bundan 500 yıl sonra geriye bizim uygarlığımızdan ne kalacak? Bir şey kalacak mı? Adı bile tüketim ekonomisi olan ekonomimizden bundan 500 yıl sonraya ne kalabilir? Dayanıklı tüketim malzemesi dediğimiz beyaz eşyanın, buzdolabının, televizyonun ömrü 20 yıl bile değil. 10 yıl sonra 5 yıllık televizyonu eski kabul ediyoruz. Bu kafa 500 yıl sonraya kalacak bir eser üretebilir mi? Sorumuz hala cevapsız durabiliyor. Bundan 500 yıl sonra bizden geriye, bizim uygarlığımızdan geriye ne kalacak; araştırdım Google'dan sizde bakabilirsiniz. Pet şişenin ömrü 450 yıl, kola kutusu dediğimiz alüminyum kutuların ömrü 250 yıl; bir örnek çok ilgimi dikkatimi çekti diyor ki atılabilir bebek bezinin ömrü 450-500 yıl bildiğiniz kakalı bebek bezi. Bundan 500 yıl sonraya kalacakmış O halde sorumuza yanıtı bulduk; bizden 500 yıl sonraya atılabilir bebek bezi kalacak ve 500 yıl sonra arkeologlar kazı yaparken en büyük ihtimalle atılabilir bebek bezini bulabilecekler.

Yazılanlarda ki duyguları koyduk cebimize. 22 Kasım akşamı konseri için, 2 Ağustos tarihinden beri geceye hazırlanıyoruz. Kdz. Ereğli Tarih Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneğinin önderliğinde özenle seçilmiş birbirinden güzel eserler ile huzurlarınızda olacağız. Konserden iki göğsünüzün arasında koskocaman kırmızı bir kalp emojisi ile çıkacaksınız söz veriyoruz =) Hadi kalkın gelin bizler le şarkılar söyleyin ki emeklerimiz karşılık bulsun. Söyleyin ki eserler yarınlara taşınsın. Söyleyin şarkıları bizler ile eşlik edin usunuzda en tatlı anı köşesinde gece yer bulsun.”