KESK Zonguldak Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü ve Eğitim-Sen Zonguldak Şube Başkanı Mehmet Dalgıç, yaptığı yazılı basın açıklamasında, KESK Kadın Sekreteri Canan Çalağan, KESK eski Kadın Sekreteri Songül Morsümbül, SES Merkez Kadın Sekreteri Bedriye Yorgun ve Tüm Bel-Sen Merkez Kadın Sekreteri Güler Elveren'in de bulunduğu toplam 15 üye ve yöneticinin evlerine yapılan polis baskını ile gözaltına alınmalarını kınadı. Dalgıç, "Konfederasyonumuz KESK'in ve bağlı sendikaların mücadele ivmesini artırdığı bu günlerde, AKP iktidarının baskı politikaları da hız kesmeden sürmektedir. Hemen belirtmek gerekir ki, toplumu ve muhalif kesimlerini hedefine alan bu politikalar AKP'nin, emekçilerin giderek genişleyen fiili meşru mücadelesinden duyduğu korkunun bir uzantısıdır. Sabah erken saatlerde aralarında KESK Kadın Sekreteri Canan Çalağan, KESK eski Kadın Sekreteri Songül Morsümbül, SES Merkez Kadın Sekreteri Bedriye Yorgun ve Tüm Bel-Sen Merkez Kadın Sekreteri Güler Elveren'in de bulunduğu toplam 15 üye ve yöneticimiz evlerine yapılan polis baskını ile gözaltına alınmıştır.  2009 yılına ait bir soruşturma kapsamında yürütülen bu operasyonun nedeni, şüphesiz KESK'li kadınların, yaklaşan 8 Mart öncesinde yürüttüğü ve önümüzdeki sürece ilişkin oluşturdukları mücadele programıdır" dedi.
AKP'nin baskı ve gözaltı düzenine karşı onurlu ve kararlı duruşlarından vazgeçmeyeceklerini belirten Dalgıç, şöyle devam etti; "Söz konusu baskı ve yıldırma politikalarının hedefinde, tek tip sendika yasasına karşı KESK'in yürüttüğü mücadele ve 28-29 Ocak 2012 tarihinde KESK Kadın Meclisi'nin almış olduğu kararların bulunduğu açıktır. KESK Kadın Meclisi; 8 Mart'ın resmi tatil ilan edilmesi için hizmet üretmeyerek alanlara çıkmaya, kadının adının ve kendinin silindiği Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın kaldırılarak Kadın ve Eşitlik Bakanlığı'nın kurulması için çalışma yürütmeye, Anayasa tartışmalarına kadın bakış açısıyla müdahil olunmasına, sempozyum düzenlenmesine, yapılan tüm yasa ve düzenlemelerin kadın açısından değerlendirilip teşhir edilmesine, emek ve meslek örgütlerinden kadınlarla, bağımsız kadın örgütleriyle, siyasal alanda mücadele yürüten kadınlarla, bir heyet oluşturarak en kısa zamanda, 'Katliamı unutmadık, unutturmayacağız, takipçisiyiz' mesajıyla Uludere Roboski'ye kadınların acılarını paylaşmak için hem taziye, hem de dayanışma ve barış talebiyle ziyarette bulunulmasına; '34 Can İçin 34 Fidan' dikilmesine, kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz, mobbinge karşı sendikada, işyerlerinde ve yaşamın her alanında mücadele geliştirmeye, başta cezaevlerinde tutuklu bulunan KESK'li kadınların davaları olmak üzere davalara müdahil olup, kadınlarla dayanışmaya, karar vermiştir. Ancak bilinmelidir ki AKP'nin yandaşı olmadan, hakikati dile getirmekten bir an olsun vazgeçmeden yürüttüğümüz mücadelemizde; şiddete karşı barışın sesini yükseltmekten, emekçilerin haklarına sahip çıkmaktan ve eşit, özgür, demokratik bir Türkiye talebini ifade etmekten asla vazgeçmeyeceğiz.
Tamamıyla keyfi olarak yürütülen bu gözaltılarla onurlu mücadelemizi sindirebileceğini sananlar büyük bir yanılgı içerisindedirler. AKP'nin büyük baskı ve gözaltı düzenine karşı onurlu ve kararlı duruşumuzdan bir an olsun vazgeçmeyeceğimiz; emeğin, demokrasinin, özgürlüğün ve barışın mücadelecisi olacağımız bilinmelidir.
Eğitim-Sen ve KESK Zonguldak Şubeler Platformu ola-rak, gözaltına alınan arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmalarını istiyor ve yaratılan gözaltı terörünü kınıyoruz. "