Kdz.Ereğli’de fanatik Galatasaraylılığı ile bilinen deniz sevdalısı Tümay Bakkaloğlu, Fenerbahçe’nin 18. şampiyonluğunu yelkenlisine FB bayrağı çekerek kutladı ve ezeli rekabetin ötesindeki ezeli dostluğu da öne çıkardı.

 

Futboldaki şiddetin öne çıktığı ve şiddeti önlemek için bir çok yasal düzenlemelerin yapılmak zorunda kaldığı ülkemizde, bir Galataraylının yelkenlisine Fenerbahçe’nin şampiyonluğuna saygı göstererek böyle bir jest yapması, “işte sporun güzel yüzünün bir fotoğrafı” olarak yansıdı.

 

Kdz. Ereğli’deki spor camiası ve özellikle de Fenerbahçeliler Derneği’nin Tümay Bakkaloğlu’nun bu sportmenliği karşısında kendisine şilt vererek teşekkür etmesi bekleniyor.

Bakkaloğlu’nun  bu güzel ve örnek davranışının faır play çizgisinde değerlendirilerek takdir edilmesi, fanatizm ile mücadelede de önem taşıyor.

 

FAIR PLAY şunları içerir;

1- Kişinin rakibi ile eşit şartlarda bulunması için samimi arzusu.

2- Kişinin rakibinin kötü durumundan istifade etmeyi reddetmesi.

Müsabaka sonucunu ciddi bir şekilde etkileyecek olan bedeni kazalara veya malzemelerin kullanılmasından ileri gelen kazalara yol açmamak, düzeltmek veya en azından giderilmesi için çareler aramak. Rakibin karşı karşıya kalacağı haksız durumları gidermek için gösterilen çaba.

3- Yenmek için aşırı titiz olma fikri. Yazılı kurallar dahilinde rakibe belirli avantajlar sağlamak. Bu kurallardan yararlanarak belirli avantajlar sağlamak. Kendi yarar ve yargısına uygun olmadığı halde hakemlerin kararlarına saygı göstermek. Aleyhine de olsa hakemlerin doğru karar almalarına yardım etmek, anlayışlı, tedbirli ve akıllı olmak.

Kısaca FAIR PLAY galibiyet ve ödülün reddi ile kararlı ve dirençli olarak yalnız yazılı kurallara değil, yazılı olmayanlara da uymak demektir.

EYLEMDE FAIR PLAY

Özelliklerin Ayrımı :

a) FAIR PLAY' e kişisel ve takım halinde uyulur.

b) Yarışmadan önce, esnasında ve hatta sonra da gerçekleşebilir.

Genel kural olarak, kesin sonuçların açıklanmasından sonra yarışmacılara bildirilebileceği gibi bitiminden sonra da açıklanabilir.

c) FAIR PLAY uygulanmasında amatör veya profesyonel ayrımı yapılmaz. Aslında profesyoneller için böyle sportmence bir davranış güçtür, zira onlar galibiyetin kendilerine ve dolayısı ile takımlarına getireceği maddi çıkarı düşünürler.

d) Yarışmacıların güçlerinin mukayese edilebilir şekilde denk olması gerekir.

Yarışmacı yönünden galibiyet hemen, hemen şansa kaldığı hallerde FAIR PLAY daha da anlam kazanır.

Bir yarışmacının seviyesi diğerlerinden daha az veya çok ise, yani; şayet yarışmacılardan biri diğerine nazaran daha iyi durumda ise kuvvetlinin zayıfa yapacağı jeste karşı diğeri de karşılıkta bulunmalıdır.

e) Bazı şartlar dahilinde yazılı kurallara uyan oyuncu FAIR PLAY' e layık görülebilir.

Yazılı kurallara uymak FAIR PLAY için en önemli şarttır.

Yarışmacı taahhütlere ve kesin kurallara harfi harfine uymak zorundadır. Fakat FAIR PLAY' i hak etmesi tamamen davranışlarına bağlı olmayıp belirli etkenler (spor tipi, yazılı kurallara uymadığı takdirde rakibi güç durumda bırakmak, hakem, halk vb) FAIR PLAY' i kazanmasına neden olabilir.

 

Yargıların Ölçütü:

a) Aksi takdirde yalnız şampiyonların yüksek spor seviyelerine ulaşmaları nedeniyle diğerlerinin yarışmaya katılmamaları gibi bir düşünce ortaya çıkar. Aslında önemli olan şey yarışmacılara galibiyetin önemini anlatabilmektir. Yani, yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası yarışmalarda onlarda bir kazanma arzusu yaratabilmektir.

b) Şampiyonun gösterdiği FAIR PLAY' in temsili değeri onun ilerdeki saygınlığı (prestiji) için gereklidir.

c) Yenilmiş olan yarışmacının FAIR PLAY' i kazanması, galip gelenin durumundan daha çok övgüyle değer bir durum arz eder.

Görünüşte galibiyetin önemli olmasına karşılık moral etken şeklinde düşünüldüğünde FAIR PLAY bu önemi aşacaktır.

Galibiyet eşiğinde bulunan sportmence bir davranışta bulunup, yenik düşecek yarışmacıya yardım ettiğinde bu tipik bir FAIR PLAY örneği olacaktır.

d) İnsaf ve namus kavramları dışında oyun çıkaran yarışmacıya karşı yapılan sportmence davranış, adil yarışana karşı yapılandan daha önemli olup ödüle layıktır. Sadece yazılı kurallara uymak suretiyle karşıt davranış yerine bu kurallara uymanın yanı sıra güçlü ve sağlam bir karaktere de sahip olmak centilmence bir davranış olacaktır.

e) Kişi ve ekiplerin elde ettiği FAIR PLAY eşdeğer ağırlıkta olmalıdır.

Takımı meydana getiren eleman olarak bir sporcu örneğin bir atlet, yalnız kendisine değil, aynı zamanda takımın bütün üyelerine karşı da sorumludur. Sporculuk anlayışı konusunda diğer bir arkadaşına destek olmalı ve onlara cesaret vermelidir.

Takım içerisinde her üyenin diğerleri üzerinde yararlı bir etkisi olmalıdır. Herkes birbirini ölçüp değerlendirmeli ve birbirine karşı hakem durumunda olmalıdır. Bu açıda takım kaptanı özellikle bu konularda çok yetkili olmalıdır.

f) Sporda FAIR PLAY bazen vücut temasına dönüşür. Boks, futbol, güreş, tenis ve ski müsabakalarında yarışmacılar yüz yüze olduğu kadar karşı karşıya geleceklerdir.
Bu gibi zamanlarda FAIR PLAY uygulaması gerekir. Aslında bu tartışılması gerekli bir konudur. Bazı kişiler bedensel yarışmalarda yani boks, güreş vb. yarışmalarda sporcuların her an tehlikede olduklarını kabul ederek FAIR PLAY uygulanmasının olanaksızlıklarına değinmiştir. Aslında FAIR PLAY diğer spor dallarından ziyade bu yarışmalarda gereklidir.
Mücadele anında yenme hırsı yarışmacılara her şeyi unutturmakta ve hatta yazılı kurallar dahi bir yerde çiğnenmektedir.

g) FAIR PLAY ödülü yarışmacının göze aldığı riske göre verilmelidir. Bu bir ilke olarak kesinlik kazanmıştır.

Kısaca bu bölümü şöyle özetleyebiliriz.

- FAIR PLAY bir davranış şeklidir.

Kişinin;
Kazansın veya kaybetsin rakibine gösterdiği saygı,
Hakemlere karşı saygı,
Sportmence bir davranışı,

Takımın;
Takımı ister kurallara uysun ister uymasın FAIR PLAY' i gerçekleştirme çabası;

Galibiyette alçakgönüllülük , mağlubiyette saygılı ve ağırbaşlılık göstermesi gereklidir.
FAIR PLAY bir yerde us' u temsil ederek sadece spora bir asalet getirmekle kalmaz, aynı zamanda muhtemel kazaları da önler ve sporun var oluşu demektir.