KESK Çaycuma Bileşenleri, 2009 yılının 1 Ma yıs’ında ülke ve bütün dünyada işçiler, emek çilerin güçlerini birleştirerek milyonlar halinde alanlara çıktığına dikkati çekerek başladığı açıklamasında, dünya emekçilerinin tatil olarak kutladığı 1 Mayıs’ın, 30 yıl aradan sonra artık Türkiye emekçileri için de tatil olarak kutlandığını, emekçiler için 1 Mayıs’ın tatil olması, kutlamaları devletin kabul etmesi, 30 yıllık yasaktan vazgeçilmesinden duydukları memnuniyeti dile getirdiler. Ekonomik krizin ağır koşulları altında işçi bayramını kutladıklarını açıklayan KESK Çaycuma Bileşenleri ortak açıklamada şu görüşlere yer verdi. “2009 1 Mayıs’ında gündemimiz krizdir; işsizliktir, yoksulluktur; demokrasi ve barış özlemidir. Tüm dünyayı saran krize karşı, işsizlik ve yoksulluk politikalarına karşı, krizi yaratanlara karşı sesimizi ve taleplerimizi; birlik, dayanışma ve mücadele kararlılığımızı hep bir ağızdan haykırıyoruz. Kapitalistler, kendi krizlerini aşmak için kriz bahanesiyle yüz binlerce işçiyi kapı önüne koyarken, emekçilerin büyük bölümü hızlı bir yoksullaşma yaşıyor. Ekonomistlere göre yaşadığımız kriz 1929 kriziyle kıyaslanamayacak kadar büyüktür. Tüm dünya ekonomisi hızla çöküşe doğru ilerlerken, krizin faturası bugüne kadar olduğu gibi tek tek ülkelerin emekçi sınıflarına ödetilmek istenmektedir. Her zaman olduğu gibi bu defa da, işçi ve emekçilerin, halkın fedakarlık yapması isteniyor. İşten atmalar, düşük ücret dayatmaları, maaşların zamanında ödenmemesi ve ücretsiz izinler dayatılıyor. Oysa bu krizin temel nedeni kapitalist sistemin aşırı üretimi ve tekelci kar hırsıdır. Sorumluları da, işçiler, emekçiler, üretici köylüler ya da yoksul halkımız değil, bizzat büyük sermaye ve tekellerdir. Bu nedenle kriz kimin kriziyse faturayı da onlar ödemelidir.  Bugün içinde bulunduğumuz koşullarda 1 Mayıs, bir bayram olmaktan öte anlamlar taşımaktadır. Krizin sorumlusu biz değilsek, faturayı da biz ödemek istemiyorsak Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanında sokaklara çıkan emekçilerinin seslerini güçlü, taleplerini gerçek haline getirmek için tüm imkânlarımızı seferber etmek zorundayız. Kriz bahanesiyle biz emekçilere yönelik ekonomik, demokratik, sosyal tüm alanlardan gelebilecek saldırılara karşı uyanık olmak zorundayız. İşçi ve emekçilerin bugün her zamankinden daha fazla birleşmeye ve dayanışmaya ihtiyacı vardır. Krizin faturasını sermaye sahibi kapitalistlere ödetebilmek için işçi ve kamu emekçileri sendikaları başta olmak üzere meslek örgütleri ve diğer demokratik kitle örgütleri ile yerellerde, tabandan başlayarak yeniden, daha güçlü ve daha kararlı örgütlemeliyiz. Mücadele ederek ve emek karşıtı politikalara kitlesel yanıtlar vererek krizin faturasını krizi çıkartanlara ödetebiliriz. Emekçiler bu güce ve olanaklara sahiptir. Önemli olan gücümüzü ve örgütlülüğümüzü nasıl kullanacağımızdır.  Bugün dünya yeniden şekillenirken; özelleştirmelere, sendi-kasızlaşmaya, işten atmalara, açlığa, yoksulluğa, eğitimsizliğe ve sağlıksızlığa neden olan yasal ve fiili düzenlemelere karşı birleşik mücadelenin önemi daha da artmıştır. İşimize, ekmeğimize ve geleceğimize sahip çıkmak için bugün olduğu gibi, bugünden sonra da sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Krizi biz yaratmadık faturasını da biz ödemeyeceğiz. Krize karşı emekçileri koruyan önlemlerin derhal alınmasını istiyoruz. İMF’ci ekonomi politikalarına son verilmesini, özelleştirmelerin durdurulmasını,  işten atmaların yasaklanmasını istiyoruz. İşsizliği engelleyici, iş güvencesini geliştiren istihdamı artıran düzenlemeler istiyoruz. Vergide adaletsizliğe son verilmesini, asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını, çalışanlardan alınan gelir vergisinin 10 puan indirilmesini ve yüksek kazanca yüksek vergi uygulanmasını istiyoruz. Temel tüketim, gıda maddeleri ve ilaçta KDV’nin sınırlandırılmasını istiyoruz. İşsizlerin elektrik, su vb. giderlerinin devlet tarafından karşılanmasını istiyoruz. Çalışanlardan alınan ilaç katkı payları ve muayene katılım ücreti uygulamasına son verilmesini istiyoruz. İç ve dış borç anapara ve faiz ödemlerinin durdurulmasını, ekonomik kaynakların halkın refahı için yönlendirilmesini istiyoruz. Ulaşım, doğal gaz ve elektrikte zamların geri çekilmesini istiyoruz. Emekçilerin kredi borçlarının ertelenmesini, faizlerin silinmesini istiyoruz. Emekçilerin örgütlenmesi ve sendikalaşması önündeki engellerin kaldırılmasını; Kamu emekçilerinin Grev ve Toplu Sözleşme Hakkı’nın hayata geçirilmesini istiyoruz. Eşit işe eşit ücret uygulamasının yaşama geçirilmesini istiyoruz.  4/B ve 4/C statüsünde çalışanlar başta olmak üzere tüm sözleşmeli çalışanların kadroya alınmasını istiyoruz. Taşeron işçiliğe, esnek çalışmaya, çocuk emeği sömürüsüne son verilmesini, performansa göre ücret uygulamasının yasaklanmasını istiyoruz. Eğitim ve sağlık başta olmak üzere tüm kamu hizmetlerinin parasız sunulmasını istiyoruz. İş yerlerine yeterli sayıda kreş açılmasını istiyoruz. Başta Taksim Meydanı olmak üzere, fabrikalar, iş yerleri ve hizmet alanlarının 1 Mayıs Alanı olmasını istiyoruz. Sosyal bir hukuk devleti; bağımsız, demokratik, laik bir Türkiye istiyoruz”