21 Aralık 2011 günü iş bırakma eylemi düzenlediklerini belirten Kdz. Ereğli KESK Platformu destek bekliyor.

 

Kdz. Ereğli KESK Platformu adına Eğitim Sen Baştemsilcisi İbrahim Koç, BES Baştemsilcisi Erdinç Sakin, SES İşyeri Temsilcisi Cemal Kocamanoğlu ve Eğitim-Sen Örgütlenme Sekreteri Sercan Uzunel gazetemiz merkezini ziyaret ederek 21 Aralık 2001 tarihinde düzenledikleri iş bırakma eylemi için destek istediler.

Gazetemiz Sayfa Editörü Derya Cebesoy Tetik ile görüşen Kdz. Ereğli KESK Platformu AKP iktidarını eleştirerek, AKP iktidarı, sosyal devleti tamamen tavsiye etmeye hazırlanıyor. Parasız olması gereken sağlık ve eğitim gibi kamusal hizmetler tam anlamıyla özelleştirme politikaları ile paralı hale getirilmektedir. Sağlığın ve eğitim hizmetlerinin alınıp satıldığı bir dönem yaşanmaktadır şeklinde konuştular.

İnsanca yaşam isteyen herkesin, AKP'nin ileri demokrasisinde ya gözaltına alındığını ya sürgün edildiğini ya da tutuklandığını ifade eden Kdz. Ereğli KESK Platformu'nun açıklaması şu şekilde:

AKP iktidarı, açlık sınırının 1000 TL; yoksulluk sınırının 3000 TL olduğu ülkemizde bizleri ortamla 1500 TL maaşla yaşamaya mahkûm ederken milyonlarca asgari ücretliye 659 TL'yi reva görmektedir. İçerdeki ve dışarıdaki ekonomik çevreler, Türkiye'deki büyümenin 2011 yılında %8,2 olacağının ballandıra ballandıra anlatırken, haber konusu yapılırken bu büyümeden emekçilerin payına %3 gibi komik maaş artışları düşmekte, bu artıştan kat ve kat fazlası da iğneden ipliğe yapılan zamlarla verilmeden alınmaktadır. Soruyoruz: Bu büyüme varsa büyüyen kim? Çünkü biz emekçiler ekonomik açıdan sürekli küçülmekteyiz.

AKP iktidarı, çıkardığı 666 sayılı KHK ile çalışanlara Eşit işe eşit ücret yalanıyla emekçileri heyecanlandırmış ancak işin aslı ortaya çıktığında bunun kocaman bir yalan olduğu görülmüştür. Eşit işe eşit ücret uygulaması ile kamu üst düzey görevlilerinin maaşları yükseltilmiş, bir milyon sekiz yüz bin emekçinin ise maaşlarına herhangi bir yansıma olmamıştır, bu da gelir dağılımında uçurumun biraz daha artmasına neden olmuştur.

En temel haklarımız paralılaştırılıyor.

 

AKP iktidarı, sosyal devleti tamamen tavsiye etmeye hazırlanıyor. Parasız olması gereken sağlık ve eğitim gibi kamusal hizmetler tam anlamıyla özelleştirme politikaları ile paralı hale getirilmektedir. Sağlığın ve eğitim hizmetlerinin alınıp satıldığı bir dönem yaşanmaktadır. Maalesef eğitim ve sağlıkta her hizmet paralı hale getirilirken hizmet kalitesi her geçen gün kan kaybetmeye devam etmektedir.

Sağlıkta çıkarılan tam gün yasası ile kamu ve üniversite hastanelerinde çalışan hekimlerin birçoğu özel sağlık kuruluşlarına geçmek zorunda bırakılmışlardır. Yine sağlık reformuyla ilgili olarak Genel Sağlık Sigortasının ertelenen maddeleri 1 Ocak 2011 tarihinde yürürlüğe giriyor. Yeşil Kart dönemi bitiyor. Peki, bu ne anlama geliyor? Aylık geliri asgari ücretin üçte birinden fazla olan herkes sağlık primi ödeyecek. Başlangıçta sadece 2TL olacak denilen katılım payları çoktan devlet hastanelerinde 8 TL'ye özel hastanelerde 15 TL'ye çıktı. Bundan sonra aile hekimi muayenelerinde, acil servislerde de katılım payı ödeyeceğiz. Yine reçetesinde 3 kalemden fazla ilaç yazılan hastadan daha fazla ücret alınacak. Kısacası Sağlık Bakanlığı Sağlık Holding'e Devlet Hastaneleri Şirket Hastanelerine dönecek

Aynı çark eğitim sistemi içerisinde de döndürülmektedir. Okullarda nitelikli eğitim alamayan öğrenciler maalesef fiyatları ateş pahası olan dershane kapılarında medet aramak zorunda bırakılmıştır. Bu uygulamalar ile emekçi çocuklarına üniversite kapıları kapatılmaktadır çünkü iyi sağlık ve iyi eğitim hizmeti almanın yolu paradan geçmektedir.

En temel haklarımız olan eğitimin, sağlığın özelleştirilmesi ve ticarileştirilmesine dur demek için 21 Aralık 2011 günü grevdeyiz.

Esnek ve Güvencesiz Çalıştırma Yaygınlaştırılıyor.

 

AKP hükümeti esnek, güvencesiz, performansa dayalı çalıştırmayı yaygınlaştırıyor.

Milli Eğitim Bakanı Ömer DİNÇER öğretmenlerin 3 ay tatil yaptığını söyleyerek kamuoyu ve halkı yanıltarak daha fazla sömürüleceğimizin sinyallerini veriyor. Yetmiyor mesleğimizi muğlâklaştırarak, iş yükümüzü arttıracak performans sistemini hayata geçireceğini söylüyor. Bu uygulamaların tek nedeni ise AKP'ye uyumlu öğretmenler yaratılmaya çalışılmasıdır.

ADEY, RİDEF gibi fişleme uygulamalarıyla angarya çalıştırmaya yenilerini ekliyor, devletin görevleri biz emekçilerin sırtında kambur olup büyüyor.

Ülkemizde sayısı üç yüz binleri bulan ataması yapılmayan öğretmen varken, öğretmen açıkları maalesef ücretli öğretmenlik uygulamaları ile kapatılmaktadır. Halen okullarda yüz binden fazla ücretli öğretmen güvencesiz olarak istihdam edilmektedir. Sayın Milli Eğitim Bakanı Ömer DİNÇER; atması yapılmayan öğretmenlere yetenekleri doğrultusunda iş bulmalarını önermektedir. Peki, soruyoruz: Sizin bakanlıktaki işiniz nedir? Siyasi rant sağlamak amacıyla, popülist politikalar doğrultusunda bir çok ilçeye eğitim fakültesi açarken bunların istihdamı noktasında neden planlamalar yapılmadı? Bu plansızlığın cezası gençlerimize ödetilmektedir.

Esnek ve güvencesiz çalıştırılmaya ve çalışmaya dur demek için 21 Aralık 2011 tarihinde grevdeyiz.

AKP'nin İleri Demokrasisi;

 

·         Doğasına, suyuna, vadisine, emeğine sahip çıkanlar;

·         Ülkesinde komşularına karşı ABD ve İsrail çıkarları için füze kalkanı istemeyenler;

·         Parasız ve nitelikli eğitim isteyenler;

·         Parsız ve nitelikli sağlık isteyenler;

·         Tarafsız hukuk isteyenler;

·         Saçını kestirenler;

·         Kitaplığında kitap bulunduranlar;

·         Muhalif olan gazeteciler, sendikacılar, öğrenciler, akademisyenler, öğretmenler;

Kısacası insanca yaşam isteyen herkes, AKP'nin ileri demokrasisinde ya gözaltına alınıyor ya sürgün ediliyor ya da tutuklanıyor.

Sahte Sendika Yasası ile haklarımız hiçe sayılıyor.

 

AKP hazırladığı 4688 Sayılı Yasa Taslağı ile yıllardır verdiğimiz meşru mücadeleyi, kazanılmış haklarımızı hiçe sayıyor. Grev ve toplu sözleşme hakkımızı, örgütlenme özgürlüğümüzü, özlük ve demokratik haklarımızı engellemeye çalışıyor.

4688 Sayılı Yasa Taslağı'nda kamu görevlileri sendikaları heyetinin yedi üyesinden dördünün yandaş konfederasyona verilmesi durumu var. Toplu sözleşmenin kapsamın daraltılması var. En önemlisi de grev hakkının olmadığı bir sendika var.

Sendikal haklarımıza sahip çıkmak için 21 Aralık 2011 günü grevdeyiz.