Umut Vakfı Kurucusu ve Başkanı Nazire Dedeman Çağatay Anadolu Ajansına vermiş olduğu röportajda ülkede her yıl 3 bin kişinin ateşli silahlarla yaşamını yitirdiğini söyledi.  Dedeman'ın konuyla ilgili röportajını gazetemiz haber merkezine gönderen Umut Vakfı, son 10 yılda bireysel silahlarla işlenen suç oranının yüzde 85 arttığına dikkat çekti.

Dedeman'ın röportajı şöyle:

Sorular:

1- Türkiye'de silah kullanan kişi sayısını biliyor muyuz, biliyorsak bunun miktarı ve son yıllarda bu silahların yol açtığı ölümler ve yaralamaların sayısı ne kadardır?

Elimizdeki verilere göre ruhsatlı 2.5 milyon, ruhsatsız 8 milyon silah var. Suça karışan ateşli silahlara baktığınız zaman hızla ruhsatsız silah yüzdesinin arttığını görüyoruz. Bundan beş yıl önce %20'ler civarında seyreden ruhsatlı silah oranı %11'lere inmiş durumda. Bu demek ki tahminimizin çok üstünde ruhsatsız, yani kaçak silah var. En üst sınırda 20 milyona yakın bireysel silah olduğunu öngörüyoruz. Bu çok ürkütücü bir tablo.

2- Kayıt dışı silahlanma yeni anayasada yer alacak denetim maddesiyle önlenecek bu konuda yapılan çalışmalar nedir?

Elbette yasama çalışmaları çok önemli. Geçen ay Anayasa Uzlaşma Komisyonu Umut Vakfı'nı davet etti ve görüşlerimize başvurdu. Ancak uygulama en az yasama kadar önemlidir. Siz istediğiniz anayasa maddesini, istediğiniz silah kanununu yapın, eğer uygulama yetersiz kalırsa hiçbir anlamı olmaz. Bu kadar çok kaçak silah büyük bir boşluğun göstergesidir.  Devletin mekanizmaları bu konuda atalet içerisinde. Kendi içlerinde de bir anlaşmazlık var. Adalet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında bilgi paylaşımı konusunda sıkıntılar yaşanıyor, daha yeni gazetelerden okudum. Silah ruhsatı alacak bir kişinin hakkında açılmış dava var mı, varsa ne davası bunu görmek çok önemli. Ancak bu bilgiler bakanlıklar arasında saklanıyorsa, buradaki çekişmeden halk zarar görür. Biz hem yerel hem de yaygın medyayı her hafta detaylı bir biçimde tarıyoruz. Size şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki haftalık bireysel silahlı vaka sayısı 100'ün altına düşmüyor. Elbette bunlar sadece medyaya yansıyanlar. Yansımayan ne kadar çok olay var aslında bunu düşündüğünüzde dehşete kapılamamak mümkün değil. Bence Türkiye'de en acil, en ivedi çözüm bekleyen sorun şiddet sorunudur. Bu sorunu yok farz etmek, onun çığ gibi büyümesine neden oluyor.

3- Her yıl ortalama 3 bin kişinin ateşli silahlarla hayatını kaybettiğini, 700 kişinin ise yaralandığını ölenlerin ardında kalanlar ile her yıl en az 15 bin kişinin bireysel silahlanma mağduru olduğunu söylemiştiniz 2012 yılından beklentileriniz nelerdir?

Bu soru biraz ekonomi programlarını hatırlattı bana. Burada yaşanan büyük bir dram var. Biz vakıf olarak istatistik bilgi yaratmaya çalışıyoruz, çünkü bizimle de bilgi paylaşımı yapılmıyor. Biz istatistikleri kendimiz resmen tırnaklarımızla kazıyoruz. Ancak buradaki rakamlar sizi aldatmasın. Ardında yaşanan acıyı asla yansıtamazlar. O yüzden bu sorunu sadece rakamlara dökmek, rakamlar ve beklentiler üzerinden konuşmak, mağdurları daha da üzüyor. Size yukarıda bahsettiğim tablo, her geçen gün şiddet olaylarının geometrik biçimde, katlanarak arttığını gösteriyor zaten. Son on yılın 3.sayfa haberlerini derlediğimizde bireysel silahlarla işlenen suçların %85 artış gösterdiğini ve suçların %54'ünün yakınlarımıza yönelik olduğunu tespit ettik. Yani aile içi, akraba, komşu, arkadaşlar arası. Biz yabancılara karşı korunmak için silahlandığımızı ileri sürüyoruz ama yakınlarımızı mağdur ediyoruz. Gerisini siz düşünün artık.

4- Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korumasına Dair Kanun Tasarısıyla ilgili Bakan Fatma Şahin kadın örgütleri ile bir araya gelmişti sizin buradaki rolünüz ve kadına yönelik şiddetin önlenmesinde sunduğunuz bir çözüm önerisi var mı varsa bunu paylaşır mısınız ?

Biz şiddetin en uç noktası olan silahlı şiddeti inceleyen bir vakıfız. Bu konu elbette ki kadına yönelik şiddet ile de çakışıyor. Geçtiğimiz hafta, üyesi olduğumuz Uluslararası Hafif Silahlar Eylem Ağı IANSA'dan (International Action Network on Small Arms) bir rapor geldi. 2004-2008 yılları arasında İngiltere'de kadına yönelik şiddeti araştırmışlar. Kaç vaka çıkmış dersiniz? 39. Bunun da %64'ü ruhsatlı av tüfekleri ile işlenmiş, eşleri tarafından öldürülmüş kadınlardan oluşuyor. Bizde ise her ay en az 39 kadın öldürülüyor. Rapor elime geldiğinde biz henüz medeniyet ile tanışmamışız bile diye düşündüm. Değil ki medeni ülkeler arasında söz sahibi olmayı hayal edelim.  O yüzden, daha önceki röportajlarımda da dile getirdiğim gibi, bu konu ana başlığı ile ele alınmalı, yani şiddet olarak. Önce sorunumuz olduğu kabul edilmeli. Biz meclise daha bunu kabul ettirebilmiş değiliz ki mücadele için yasama ve uygulama safhalarına geçelim.  O yüzden de bir ilerleme kaydedemiyor, yerimizde sayıyoruz. Ama bu arada sorunumuz, yani şiddet, kartopu gibi büyüyor. Bütünlüklü bir bakış açısı, bakanlıklar üstü çözüm arayışı şart. İçişleri, Adalet, Sosyal Politikalar, Milli Eğitim, Sağlık Bakanlıkları hatta Bakanlar Kurulu, hepsi birden bu konuya dâhil olmalı. Bunun haricindeki yaklaşımlar sadece günü kurtarma çabası olarak kalacaktır ama asla çözüm üretmeyecektir.

5- Türkiye Avrupa Birliği'ne üye ve üyelik sürecindeki ülkeler arasında cinayet oranlarında şu anki durumu nedir?

İngiltere ile kadın cinayetlerini karşılatırdık, gördüğünüz gibi durum ortada. Ülkeler arası suç oranları karşılaştırmasında bir zorluk var. Çünkü neyin suç olarak tanımlandığı ülkelere göre değişebiliyor. Bazı Avrupa ülkelerinde veya Amerika Birleşik Devletleri'nde arabanızı yol kenarına trafiğin aktığı yönün tersine park ettiyseniz trafik polisi gelip size ceza yazıyor. Çünkü oradaki zihniyet önlemek üzerine kurulmuş. Bizde ise bu durum bir suç olarak kabul edilmiyor, ardındaki suçu önleme anlayışı da bize tamamen yabancı. Bu sebeple sadece suç istatistiklerini karşılaştırmak hatalı sonuçlar verir. Ancak cinayet her yerde cinayettir. Bu rakamlar, sizin suç işlenme oranlarınızı en somut şekilde ortaya koyar. Biz İngiltere örneğinde olduğu gibi AB ülkeleri ile birebir karşılaştırmaları arttırmayı planlıyoruz. Bu bilgileri derledikten sonra da basın yoluyla kamuoyu ile paylaşacağız. Belki o zaman yetkililer artık harekete geçmek zorunda olduklarını idrak ederler.

 

Nezire Dedeman Zonguldak'ta yapılan silahsızlanma seminerinde de konuşmuştu. Fotoğrafta (ortada) bulunan Nazire Dedeman, vakıf yönetim kurulu üyesi Fikret İlkiz ile gazeteci Nail Güreli ile birlikte görülüyor.