Çocuğa ve kadına yönelik suçlar katlanarak artıyor…

Son günlerde art arda çocukların kaçırılması, cinsel tacize uğramaları, öldürülmeleri doğal olarak toplumsal infiale neden oldu…

Hayvanlara yönelik olaylar da cabası…

Türkiye genelinde eylemler yapılarak çocuklara yönelik taciz ve tecavüzlere tepki gösterilirken bir yandan da idam cezası yeniden gündeme getirilerek tartışılıyor. Hadım cezası da yine gündemde…

Hepimizi derinden üzen ve utandıran bu tür suçları işleyenlere elbette ki ömür boyu hapis gibi caydırıcı cezaların verilmesi gerekir… Herkesin herkese iftira atabileceği düşünüldüğünde geri dönüşü olmayan idam cezasının tartışılmasının bile yanlışlığı ortadadır…

Zaten mahkemelerde süren bu tür davalardaki yargılamalarda gerekli hassasiyet gösterilse, yargılamalar gerekli ciddiyetle yapılsa, tecavüze uğramış çocukların pek çok davada tanık olduğumuz gibi ruhsal durumunu bozacak şekilde sürekli “adli tıp konrolü”ne göndermesi yerine ve de, bu suçu işlemiş olanları kısa sürede tahliye etmek yerine gerekli cezalar verilse, sonuç olarak adalet yerini bulsa bu tür toplumca cinnet geçirmemize neden olan olaylarda da yarı yarıya düşüş olacaktır sanırız…

Gereksiz tartışmalarla çocuk cinayetlerini, taciz ve tecavüzlerini sıradanlaştırmak yerine kalıcı, sorun çözücü yani bu olayları önleyici önlemler almanın zamanı geldi de geçiyor…

Mademki yeni bir dönem başladı, yeni bakanlar koltuklarına oturdu… Neden, niçin ilk icraatları bu konuyu ele almak olmasın ki…

Aynı zamanda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı da olan Aileden de sorumlu kadın bakanımız Zehra Zümrüt Selçuk’un yerinde olsak ilk olarak TBMM’de bu konunun ciddi bir şekilde masaya yatırılmasını ve Meclis’te daimi bir çocuk komisyonu kurulmasını sağlarız…

Bir çocuk bile istismara uğruyorsa, öldürülüyorsa hepimiz suçluyuz, hepimiz utanmalıyız. Kimin olursa olsun çocukları korumak toplumun görevidir. Çocukların güçsüzlüğünden ve çaresizliğinden faydalanmaya, çocukluğunu elinden almaya çalışanları engellemek herkesin görevi… Özellikle de ülkeyi yönetenlerin…

Yeni görevlerinde başarılar dilediğimiz başta Sayın Aile Bakanı olmak üzere tüm bakanlar ve milletvekillerine Türkiye Cumhuriyeti’nin Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözlemesi’ne ilk imza koyan devletlerden biri olduğunu, ayrıca Anayasa’nın Ailenin korunması ve çocuk haklarıyla ilgili “Devlet her türlü şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır” diyen 41. maddesini anımsatmak isteriz…

Olaylar olduğunda ağlayıp, feryat etmek, yargılama sırasında sanık isterse kimyasal hadım yapalım gibi safsataları tartışmak, sadece cezaları tartışmak yerine TBMM’ye konuyu getirip, kurulacak daimi bir çocuk komisyonunda tüm yönleriyle ele alıp bu olayları “Nasıl önleriz”in yollarını bulmalıyız… Toplumsal farkındalığı ve aile içi eğitimi artırıcı çalışmalar yapmalıyız…

Yani sapkınlıkları önlemek istiyorsak meselenin kökenine inmeliyiz.

Elbette ki; öncelik istismarcıların hesap vermesi olmalı ve istismar çok ağır bir suç olarak görülüp, cezalandırılmalı… Çocuk şiddet ve istismarları hiçbir gerekçeyle cezasız kalmamalı, yargı mensupları bu konuda bir algıya sahip olmalı. İstismarcılar iyi hal indirimi uygulanmadan cezalandırılmalı…

Sonuç olarak; hukukçularla, sosyologlarla, psikologlar, psikiyatrislerle, ilgili tüm kitle örgütleriyle konunun kesinlikle Meclis’te oluşturulacak bir çocuk komisyonunda ele alınması gerekir diye düşünüyoruz. Kadını, çocuğu irdeleyip, istismarı meşru gören zihniyeti ortadan kaldırıcı çalışmalar ve uygulamalar devreye sokulmalı. Tüm çocukların çocukluktan itibaren kadın-erkek cinsel ayrımcı zihniyetle yetiştirilmesinin önüne geçilmeli… Cinsel ayrımcılık önlenmeli…

Eminiz ki bir komisyon kurulup, ciddi bir şekilde konu masaya yatırılırsa sorunu çözmeye yönelik daha pek çok fikir gündeme gelecektir…

Tüm bunları yapmazsak çocuk ve kadın istismarlarının ve cinayetlerinin önüne geçmek mümkün olmayacaktır diye düşünüyoruz…

İyi haftalar

Umut Vakfı