Zonguldak Barosu, adli yıl açılışı için Valilik önündeki Atatürk Anıtı'nda açılış töreni düzenledi. Programda, Atatürk Anıtı'na çelenk konuldu. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın arından açılış konuşması yapan Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Özbakır, 2009-2010 Adli Yılı'nın hayırlı olmasını diledikten sonra şunları söyledi:

"Demokrasi, tüm vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimi… Her şeyin bir sınırı vardır ve sağlam bir demokrasinin sınırı da tarafsız, bağımsız ve adil yargı tarafından çizildi. Bundan dolayıdır ki, yargıyı zedelemek, aslında demokrasinin bir ayağını kırmak demek. Biliniyor ki, demokratik hukuk devleti bilincinin ülkemizin her kesimine aşılanması adalete güveni en üst seviyeye taşır. Çünkü hukuk hepimiz için ve hukuk devleti bunun bilincinde olan her vatandaşımız hakkını bağımsız mahkemelerde arayacaktır. Adaleti bağımsız mahkemeler dışında aramak her ne sebeple olursa olsun yanlışı yanlışla düzeltmekten öteye geçmeyecek ve hukuk devletine ciddi yaralar açacaktır."

"Önemli bir husus da kuvvetler ayrılığı ilkesinin doğal sonucu ve demokratik hukuk devletinin vazgeçilmez temel öğelerinden olan yargı bağımsızlığı ilkesi. Yargıçların tarafsız kararlar alabilmesi, adil yargılanma hakkının sağlanabilmesi için yargı bağımsızlığının sağlam temeller altına alınması zorunludur. Çünkü insanların saygı duyabilmesi için ilk önce yargının kendisine güven duyması gerekiyor. Yargının kendisine güven duyması için de yargı bağımsızlığının hiçbir şekilde zedelenmemeli. Söz konusu hizmetlerin gerçekleştirilmesinde Baronun da büyük katkıları var. Adliye ve Baro olarak çalışmalarımız sorunsuz dayanışma ve uyum içerisinde adalete katkı sağlayacak şekilde devam ediyor."

"DEĞERLERİNİZE

SAHİP ÇIKIN"

"Yeni adli yılda tüm yargı camiasına mensup olan kamu görevlilerinin, Atatürk ilke ve devrimlerine, hukukun üstünlüğü, evrensel hukuk, adalet, insan onuru, eşitlik, kardeşlik, bağımsızlık, tarafsızlık, saydamlık ve demokratik devlet gibi değerlere sahip çıkarak görevlerini yürütmeleri yanında sağlıklı ve mutlu bir yaşam diliyorum."

Ardından, Baro Başkanı İbrahim Kerem Ertem, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda (HSYK) yapılması planlanan ve Yargı Reformu Taslağı'na atıfta bulunulan değişikliğin yargının işleyişine doğrudan etki edeceğini kaydetti ve şu konuşmayı yaptı:

"HUKUK VE YARGI TAMLIĞI

AÇILIMINA İHTİYACIMIZ VAR"

"HSYK kararlarının yargı denetimine açılması, üye sayısının artırılması, önemli değişimler olarak kabul görüyor. HSYK'daki yargının genelini temsil etme niyetinden kaynaklanan bu değişim talepleri ile en son yaz kararnamesinin çıkarılmasındaki gecikme, yargının ve elbette diğer bütün kesimlerin de sistemli çalışma düzeninden uzak olduğunu gösteriyor. Sistemi ve kuralları belli yapılar, içlerinde yer alan görevlilerden bağımsız olarak çalışmalıdır. 'Şu kişilerin varlığı halinde şu işler çözülür; aksi halde yerlerine başkası gelse o iş çöker, çözülmez, aksar' mantığı, kişiye özel sistemlerin, kişiye tabi akıl yürütmelerin bir uzantısıdır. Savcılarımız ve hâkimlerimiz, sorumluluklarının, görev ve yetkilerinin tahtında, yargı faaliyetlerini sürdürüyorlar. Yargının halka yansıyan aksının, hakim ve savcılar arasında bir tercih, bir ayrışma, işe göre hakim ve savcı belirleme şeklinde ortaya çıkması çok tehlikeli bir sürecin simgesi olabilir. Bu sebeple, Hukuk ve Yargı Tamlığı Açılımına ihtiyaç var."

"BİZCE ETİK DEĞİL"

"Öte taraftan hakimlere dair getirilen mali sorumluluk konusunun ise çok iyi düzenlenmesi gerekir. Hakimlerin kesin kararlarının, ilgililerin zararlarına yol açmaları pekala mümkün olabilir. Çünkü, bir uyuşmazlıkta taraflardan biri lehine biten yargılama, görece diğeri için zarar demek olabilir. Bu durumda, hakim teminatının nasıl sağlanacağının sorulardan arındırılması gerekir. Yargı Reformu Taslağı, yargının tarafsızlığını güçlendirmek adına 'Yargısal Etik ve Davranış Kuralları' oluşumuna girileceği belirtilmektedir. Türk yargısının, uzun yıllardır kendi etik kurallarını oluşturduğu ortada. Hakim ve Savcılar Kanununda yer alan ilkelerin dağınık olmaları sebebiyle, böyle bir çalışmaya girişilmesi dahi, bizce etik değil. Etik Kurallar, Hakim ve Savcılar Kanunu içinde bulunmalı; bu isimle ayrıca bir kanun çıkartılması; yargının tartışılmaya açılması anlamına gelir."

"YARGI REFORMU

TASLAĞINDA YOKUZ"

"Yargı Reformu Taslağında 'avukatlık' ibaresi, iki elin parmaklarını geçmiyor". YRT'nda avukatlık mesleği; tasarının içindekiler bölümünde, giriş bölümünde, UYAP kullanan avukat sayısında, hazine avukatlarının yetkilerinin artırılmasında, verilecek eğitimin niteliklerini düzenleyen maddede yer buluyor. Başka bir ifade ile yargının kurucu unsuru avukatlık mesleği, Türkiye'nin Yargı Reformu Taslağında sadece 3-5 yerde geçiyor; ayrıca bir paragraf bile açılmıyor; bırakın sorunlarının çözümlerine, sorunlarının tespitine dair bir kelime bile edilmiyor. Yani, avukatlar olarak Yargı Reformu Taslağı'nda yokuz! Adalet Bakanlığı, CMK uygulamalarında ve CMK ücretlerinden kaynaklanan KDV uygulamalarında, avukatlık kimliğinin geçerli olmaması konusunda UYAP'ta gerekli bilgilere ulaşılamayışında ve avukatlık mesleğinin yargı içinde etkin rol üstlenememe konularındaki sorunların çözümünde gerekli açılımları yapmamakta direnmektedir. Yargı Reformu Taslağı'nda da avukatların yargı içindeki konumlarını güçlendirecek, mesleki faaliyetlerini rahatlatacak, Avukatlık Kanununda değişiklik beklentilerine cevap verecek bir yaklaşım sergilenmelidir. Bu düşüncemizden hareketle, diyoruz ki; ülkemizde hakim, savcı, avukat unsurlarının görev ve yetki alanlarının ayrımlaşması, birbirlerini tamamlayacak görüntünün ve esasın kurulması açısından ve bizce önemli olan avukatları da yargının içine özne olarak konularak yapılacak bir Hukuk ve Yargı Tamlığı Açılıma gerek var." dedi.