CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, TBMM’de yaptığı konuşmada, bir yargı faaliyetinin başka bir kuruma da tanınması, peşi sıra başka gelişmeleri ed beraberinde getirebilecek son derece tehlikeli bir sürecin aşamalarıdır” dedi.

 

Köktürk konuşmasında şöyle dedi:

 

“Tasarının bu maddesiyle terk eden eşin ortak konuta davet edilmesi ve mirasçılık belgesinin verilmesi noterlerin yapabileceklerini işlemler arasına alınması öngörülmektedir.

 

Hepimizin bildiği gibi; anayasanın 9. maddesi uyarınca “Yargı yetkisi Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.” Yani; yargı yetkisi, yalnızca yargı organları tarafından kullanılabilecek münhasır bir yetkidir. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin doğal sonucu olarak, bu yetkinin başka bir organ, kurum veya kişi tarafından kullanılması mümkün değildir.

 

Yine anayasamızın 142. maddesine göre de, “Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri” kanunla düzenlenir.

 

Mirasçılık yetkisinin verilmesi yargı kapsamında olan bir işlemdir. Türk Medeni Kanununa göre, mirasçılık belgesinin verilmesi işinin bir çekişmesiz yargı işi olduğu konusunda herhangi bir tereddüt yoktur.

 

Dolayısıyla bir yargı faaliyetinin, isteğe bağlı olarak noterlikçe de görülebileceğinin öngörülebilmesi, hukuk devletimizin temeli olan “Kuvvetler ayrılığı” ilkesiyle de, T.C. Anayasamızın yargı yetkisinin sadece bağımsız mahkemelerce kullanılacağına dair 9. maddesiyle de, T.C. Anayasamızın mahkemelerin kuruluşuna dair 142. maddesiyle de bağdaşmadığı, çeliştiği açıktır. Oysa ki; normlar hiyerarşisi açısından, yasaların anayasaya aykırı olmaması, anayasaya uygunluğu esastır.

 

Ayrıca, yargılama faaliyetini gerektiren mirasçılık durumunun saptanması kararının noterlere de tanınması, yukarıda belirttiğimiz anayasa hükümlerine aykırı olduğu kadar “Yargı güvenliği” ile “Hukuki güvenlik” ilkelerine de aykırılık oluşturmaktadır.

 

Hepimizin bildiği gibi; referandum sürecinden sonra,

 

  • HSYK’nın Adalet Bakanlığının blok listesiyle oluşturulması, Adalet Bakanlığının adeta ikinci müsteşarlığına dönüştürülmesi,
  • Danıştay ve Yargıtay dairelerinin görevlerinin kanunla belirleneceğine dair hükmün Torba Yasayla kaldırılarak doğal hakim ilkesinin bertaraf edilmesi,

 

gibi düzenlemelerde açıkça görüldüğü üzere, bu tasarıyla da, mirasçılık belgesi için öngörülen, “Bir işin hem yargı organı tarafından, hem de isteğe bağlı olarak başka bir kurum tarafından görülebileceği” anlayışı, ülkemizde son dönemlerdeki hukuk devletinden, hukukun temel ilkelerinden sapışın kabul edilemez bir sonucudur.

 

Sonuç olarak; bu tasarı ve bahsettiğimiz düzenlemeler hukuk devleti açısından kabul edilemez. Bir yargı faaliyetinin başka bir kuruma da tanınması ancak peşi sıra başka gelişmeleri de beraberinde getirebilecek son derece tehlikeli bir sürecin aşamalarıdır.”