Bir elinde terazisi, diğer elinde kılıç bulunan Adalet Tanrıçasının aynı zamanda gözleri bağlıdır… Gözlerinin bağlılığının “hukuk ve adalet ile ilgili konularda tarafsızlığını simgelediği” ileri sürülür…

Tarafsızlık ve bağımsızlık ise özellikle hukukun ve adaletin olmazsa olmaz koşuludur…

Pekii; günümüzde hukuk ve adalet ne kadar bağımsız, ne kadar tarafsız?

Hemen herkesin yolu; kapısında “adalet tanrıçası” heykelinin bulunduğu adliyelere düşmüştür…

Ki; Umut Vakfı’nın kurucusu Nazire Dedeman’ın da, oğlunun katledilmesi sonrası uzun bir adalet arayışı yürüyüşü olmuştur…

Ne kadar ulaştığı tartışılır ki, kendisi; “Umut’suz Adalet” kitabında; bu adalet arayışı sırasında yaşadıklarını, beklediği adalete ulaşamadığını belgeleriyle anlatmıştır…

Kaç kişi, “sonunda adalete ulaştım” duygusu, mutluluğu, huzuru içerisinde ayrılmıştır ki o kapıdan… Bunu en iyi davalık olanlar, yolu mahkemelerle kesişenler bilir…

Onların yaşadıklarının üstüne söz söylemek olmaz elbette…

Umut Vakfı’nın amaçlarından en önemlisi; kuruluşundan itibaren “hukukun üstün”lüğünün sağlanmasıdır ve her şeye rağmen umutları eksiltmeden bunun için mücadele eder…

Çünkü hukuk ve adalet, bağımsız yargı herkese lazımdır… Ve herkes için “hukukun üstünlüğü, bağımsız yargı ve adalet” çok çok önemlidir ve önemli olmalıdır…

Hemen her gün yaşadığımız maganda cinayetleri, kadın cinayetleri, taciz ve tecavüz davaları, hak arama davaları vs. vs. olaylarda mağdur olan insanlar, adaleti aradığı yargılamalar sonucunda da; beklenen adalete ulaşamayınca işte asıl o zaman gerçek mağduriyeti yaşıyorlar… Hukuka, hukukun üstünlüğüne olan güven derinden sarsılıyor…

Örneğin; kadın katilleri, birkaç yılda cezaevinden çıkıyor, kadınlar canına kast eden adamlardan boşanamıyor, taciz ve tecavüz sanıkları tutuklanmak yerine ortalıkta geziyor… Yapılan yargılamalar sonucunda da birkaç yılda cezaevinden çıktıklarına tanık oluyoruz… Ki bu durum, suçluda; “yapar birkaç günde dışarı çıkarım” güvencesine neden olurken mağdurda ise “adalete olan güvensizliğe” neden oluyor…

İşte bakın son birkaç örnek… Burdur’da Mehmet Efe (44) 2019 yılında; tartıştığı 38 yaşındaki karısı Güllü’yü döve döve öldürmüş, mahkeme kendisine 7 buçuk yıl hapis cezası vermeyi uygun bulmuş…

Sonuç mu?

Sadece 2 yıl hapis yattıktan sonra Mehmet Efe şimdi tahliye oldu ve aramızda…

İşte Adana’da 1 yıl önce iki çocuğunun annesi, hemşire eşini “Sen toprağa, ben cezaevine gireceğim” diyerekten 7 yerinden bıçaklayan adama ise mahkeme, 6 yıl hapis cezası vermiş…

Hastanede 1 ay tedaviden sonra çocukları için yaşama tutunan Dilek Güven (41) kendisini bıçaklayıp, tehditler savuran kocası Hüseyin Güven‘den boşanmak istiyor. Ama öyle kolay mı? Koca canına kast etmiş, ama mahkeme aylardır sürüyor… Belki yıllarca da sürecek… Yani canına kast edilen Dilek hemşire boşanma savaşı veriyor…

Ölümden öte köy mü var… Mahkeme; nasıl bir delil arıyor acaba Dilek hemşireyi öldürmeye çalışan kocadan boşamak için…

Bunun gibi davalar çok… Ama adalete ulaşmak mağdur olan için zor, hem de çok zor… Ve Adalete olan inanç gelinen aşamada yerlerde…

Bakın işte; devletin itibarını sarsan uyuşturucu konusundan, rüşvete, kısacası her türlü kirli işe dair iddialar ortalığa saçılmış güzel ülkemizde; bağımsızlığının teminatı olan yargı erkinden ‘tık’ yok…

Yani basın sus pus, yargı sus pus…

Ama…

Batman’ın Beşiri ilçesinde İpek Er adlı genç kıza tecavüz ederek intihara sürüklenmesine neden olduğu öne sürülen, tecavüz olayı ortaya çıkınca görevden el çektirildiği belirtilen, ancak tutuksuz yargılanan Musa Orhan’a, sosyal medyadan yayımladığı mesajında ‘hakaret ettiği’ iddiasıyla sanatçı Ezgi Mola hakkında dava açılabiliyor…

Eminiz ki; hepiniz Mola hakkında 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası istemiyle açılan dava ve gelişmelerle ilgili sosyal medyadan yakinen haberdarsınız…

Yani yargı kesinlikle çalışıyor…

Kör, topal, sağır değil adalet…

Yerine göre, duyuyor, hemen harekete geçiyor…

Ezgi Mola’ya sahip çıkan sanatçılar hakkında da; Musa Orhan’ın avukatı Dr. Mehmet Erkan Akkuş, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuş… Ezgi Mola’da eğer özür dilerse, davayı geri çekeceklerdi ki; taciz ve tecavüzleri eleştiren Mola, instagram hesabından “Kadına şiddet bir insan hakları ihlalidir” açıklamasını yaptı…

Evet; “Kadına şiddet bir insan hakları ihlalidir”, tasvip edilemez… Ki; suçlu ne suç işlemiş olursa olsun, kim olursa olsun cezalandırılıp, cezasını çekmelidir… Hukuk ve adalet kayırmacı zihniyetten kurtarılıp, gerçekten herkese eşit uygulanırsa, suç işleyen cezasını bulursa işte o zaman “hukukun üstünlüğü” ve “yargının bağımsızlığı” sağlanmış olur. Ve son yıllarda yükselen suç trendi yönünü düşüşe doğru çevirir…

Kısacası; hepimiz, herkes için hukukun üstünlüğü önemlidir ve acilen; tarafsız, dürüst ve bağımsız yargı işleyişi adalet sistemine hakim kılınmalıdır…

İyi haftalar

Umut Vakfı