Asıl adı “Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi” olan Bireysel Emeklilik Sistemi'nin (BES) Türkiye’de 2001 yılından bu yana uygulandığı belirtilen yazılı açıklamada, "Başlangıçta sistem isteğe bağlı katılım ilkesine dayanırken, hükümet tarafından ülkedeki 'tasarruf eksikliği' gerekçe gösterilerek, 2016 yılında yapılan bir değişiklikle isteğe bağlı katılım ilkesi terkedilerek 'zorunlu katılım' uygulaması getirilmiştir" denildi. Hükümetin “otomatik katılım” olarak ifade ettiği uygulamaya göre 45 yaşın altında olan işçi ve memurlar kendi istek ve iradeleri dışında zorunlu olarak bireysel emeklilik sistemine dahil olurken, ücretlerinden/maaşlarından yapılan kesintiler emeklilik fon hesapları üzerinden piyasa koşullarına göre değerlendirilerek işletileceği vurgulanan açıklama şu şekilde: "Zorunlu BES, 1 Ocak 2017’de uygulanmaya başlanırken, kamuda çalışanların BES’e zorunlu katılım süreci iki aşamada gerçekleştirilecektir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın da içinde yer aldığı genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerde (YÖK, üniversiteler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar vd.) çalışan kamu görevlileri 1 Nisan 2017’de sisteme giriyor.  Yerel yönetimler ve KİT’lerdeki kamu görevlileri ise 1 Ocak 2018’de sisteme zorunlu olarak katılacaklardır.

 

EN FAZLA 399 TL

Kamu idareleri ve özel sektörde faaliyet gösteren işverenler bireysel emeklilik şirketi ile anlaşarak sözleşme imzalayacaktır. Emekçilerin istedikleri emeklilik şirketini seçme hakları olmadığı gibi, işverenin seçtiği emeklilik şirketini kabul etmek zorundalar. Sisteme dahil olan tüm işyerlerinde çalışanlar emeklilik planına dahil edilecektir. İşverenler her ay emekçilerin prime esas kazancının (ücret, ikramiyeler, ek dersler, sosyal ödemeler vb dahil) yüzde 3’ünü işçinin ücretinden, kamu görevlilerinin maaşından kesecek ve bireysel emeklilik hesabına yatıracaktır. Devlet bir defaya mahsus başlangıç katkısının yanı sıra katılımcı katkı payının yüzde 25’i oranında katkı yapacak. Bakanlar Kurulu,yüzde 3’lük kesinti oranını isterse yüzde 6’ya kadar çıkartabilecektir. Örneğin bir eğitim emekçisi, 56 yaşını doldurduğunda ve en az 10 yıl prim yatırma koşulunu yerine getirirse birikiminin üzerine %5 ilave devlet katkısı alacaktır. Ancak bu katkıların hepsi sistemde en az 10 yıl kalma ve 56 yaşını doldurma koşuluna bağlanmış durumdadır. Prime esas kazançtan yapılacak kesintiler en az 53 TL, en fazla 399 TL olacaktır. Sistemden 3 yıl önce ayrılanlar devlet katkısından hiç yararlanamayacak, sistemde 10 yılını doldurmasına rağmen 56 yaş koşulunu sağlayamayanlar ise ancak devlet katkısının %60'ını alabilecektir. 26 yaşındaki bir eğitim emekçisi, devlet katkısından kesinti yapılmadan yararlanmak için en az 30 yıl sistemde kalmak ve prim ödemek zorundadır.

 

"İKİNCİ EMEKLİLİK BİR KANDIRMACADIR"

Hükümet ve emeklilik şirketleri, zorunlu BES'i “çifte emeklilik” ya da “ikinci emeklilik” olarak isimlendirerek emekçilerin sistemde kalmasını sağlamaya çalışıyor. Oysa BES'te bildiğimiz anlamda bir emeklilik asla söz konusu değildir. Zorunlu BES, bireysel risk ve kazanç kararına dayalı, içinde önemli riskleri barındıran bir zorunlu tasarruf sistemidir. Kamusal emeklilik sistemini adım adım tasfiye etmenin bir aracı olarak gündeme getirilen bireysel emeklilik sisteminde fon biriktirme yöntemi esastır. Sistemde katılımcıların birikimleri (katkıları) ve bu birikimlerden elde edilen (varsa) gelirler bir fonda toplanır, piyasa araçları (borsa, faiz, mevduat) üzerinden değerlendirilir ve sonrasında fonda birikenler üzerinden katılımcılara ödeme yapılır.

 

 

"BES EMEKÇİLERİN YARARINA DEĞİL"

BES tanıtımları ve reklamları yapılırken katılımcının emeklilik dönemine kadar enflasyonsuz bir ortamda ve sabit bir tutarda düzenli aylık katkı payı ödemeleri yapacağı varsayılarak, katılımcılar kandırılmaktadır. Emeklilik yatırım fonlarının ve devlet katkısı fonlarının sürekli olarak reel getiri sağlayacağı varsayılmaktadır. Oysaki Emeklilik Gözetim Merkezi verilerine göre Türkiye’deki BES fonları 2011-2015 dönemini kapsayan 5 yılın 3'ünde reel getiri açısından zarar etti (2011'de %11, 2013'te %8, 2015'te %7), yalnızca iki yılda reel getiri sağladı. (2012 %10, 2014 %6) Bu yıllarda BES katılımcılarının birikimleri enflasyon karşısında ciddi şekilde erimiş ve katılımcıların bırakalım kazanç sağlamayı, ellerindekini de kaybettikleri görülmüştür.

Emekçilerden yapılacak kesintiler bir fonda toplanacak, şirketler topladıkları paraları (katılımcının fon tercihleri doğrultusunda) çeşitli emeklilik yatırım fonlarında değerlendirerek getiri sağlamaya çalışacaktır. Yani toplanan katkı payları, çeşitli yatırım araçlarında (borsa, faiz, altın, döviz gibi) değerlendirilecek, birikimlerin getirisi tercih edilen yatırım aracına ve piyasa koşullarına göre değişecektir. Katılımcılar, emeklilik şirketi tarafından sunulan değişik risk ve getiri düzeyine sahip emeklilik yatırım fonları arasından kendi kararları doğrultusunda yatırım yapabilecektir. Ancak borsa son derece karmaşık ekonomik ilişkilerin analizini gerektiren, teknik uzmanlık gerektiren bir alandır. Yanlış kararlar, tıpkı geçmişte olduğu gibi emekçilerin birikimlerini ciddi anlamda eritebilecektir.

 

GELİR GÜVENCESİ YOK

Zorunlu BES uygulamasında emeklilik şirketleri,  getiri ve gelir güvencesi vermediği gibi, herhangi bir devlet güvencesi de bulunmuyor.Sadece birikimlerinden elde edilen gelirler açısından değil, aynı zamanda anapara açısından da herhangi bir güvence ya dagaranti söz konusu değildir. Emeklilik Gözetim Merkezi ve emeklilik şirketleri muhtemel birikim tutarlarına ilişkin oldukça iyimser tablolar çizmelerine rağmen, bu tutarların gerçekleşeceği konusunda ne şirketler ne de devlet birikimlerin erimesine karşı bir garanti vermemekte, önceden herhangi bir yükümlülük altına girmemektedir. Emekçiler, emeklilik planına dâhil olduğunun kendisine bildirildiği tarihten sonraki iki ay içinde sözleşmeden cayabilir. Yasada “iki ay içinde” ifadesi geçtiği için iki aylık süre içinde sistemden çıkma hakkını kullanması gerekmektedir. Cayma hâlinde, ödenen katkı payları, varsa hesabında bulunan yatırım gelirleri ile birlikte on iş günü içinde iade edilmek zorundadır. Cayma hakkının iki aylık sürenin ardından kullanılması durumunda ek kesintilerle karşı karşıya kalacaktır. Bu nedenle sistemden iki ay içinde çıkılması ek kayıplar yaşamamak için önemlidir. Zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi’nin, geçtiğimiz yıllar içinde kamusal emeklilik sisteminde yapılan değişikliklerle aylık bağlama oranlarındaki azalmayı tek başına karşılayabilmesi mümkün değildir.

 

KAMUSAL SOSYAL GÜVENLİK VE EMEKLİLİK SİSTEMİNİ SAVUNUYORUZ

Bireysel emeklilik sistemi, her ne kadar kamusal emeklilik sistemlerinin tamamlayıcısı olarak sunulsa da, kamu sosyal güvenlik kurumlarının sunduğu emeklilik aylıklarının hükümetler tarafından düşürme politikalarının somut bir sonucudur ve nihai hedefi kamusal sosyal güvenlik sisteminin ortadan kaldırılmasıdır. Bireysel emeklilik fonlarındaki birikimlerin hükümet yatırımları ve Varlık Fonu gibi alanlarda kullanılma riskinin olması, birikimlerimizin yerli ve yabancı sermayeye için kaynak olarak kullandırılmasını gündeme getirecektir. Bizlere düşen zorunlu bireysel emeklilik sistemine dahil olarak sermayeyi BES’lemek değil, geleceğimiz için kamusal sosyal güvenlik ve emeklilik sistemini savunmaktır. Eğitim Sen, ayrım yapmaksızın nüfusun tamamını içine alan, kamusal sosyal güvenlik ve emeklilik sistemini savunmakta, birikimlerimizin hükümete ve sermayeye kaynak olarak aktarılmasına karşı çıkmaktadır. Emeklilik hakkı bireysel değil, kamusal bir haktır! İnsanca yaşayacak ücret ve kamusal emeklilik sistemi istiyoruz"