Mahmut Ekici’nin bu mesajını  24 Kasım Öğretmenler Günü’nde paylaşırken,  bizler de  “EVET, IŞIK ÖĞRETMENLERİN ELİNDEDİR” diyoruz:

 

İLERİ, İLERİ, DAİMA İLERİ

Bu yılki 24 Kasım 2017 Öğretmenler Günü konuşması Serap öğretmene verilmişti. Uzunca düşünce sürecinin ardından, haftalar önce konuşma için hazırlıklarına başlamıştı.

23 Kasım akşamı yazısını son bir kez daha gözden geçirmek üzere çalışma masasına oturdu. Yazısını kontrol etmek için belgeleri tek tek eline aldı. Bu belgelerin içinde daha önce okuduğu sarı saman kâğıdına yazı makinası ile yazılmış özel bir mektup da vardı. Mektubu yeni baştan bir defa daha okudu, her bir satırın üstünde durarak, ilk defa okuyormuşçasına, yavaş yavaş… Sonra paragraflar film oldu gözünde. Yer yer siyah-beyaz, yer yer de renkli…

Hazırladığı konuşma metnini eline alıp, oturduğu masadan kalktı. Odanın içerisinde yavaş yavaş geziniyor, düşünüyor o filmi tekrar tekrar seyrediyordu.

Çalışma masasının başına oturup, yeni bir sayfada yeni bir yazı kaleme aldı.

 

Değerli Öğretmen Arkadaşlarım,

24 Kasım Öğretmenler gününde sizlere geçmiş ile gelecek arasında köprü olan özel bir mektup okumak istiyorum. Ben bu mektuba bir de başlık koydum : ‘İLERİ, İLERİ, DAİMA İLERİ

 

Değerli Arkadaşlarım;

İrfan ordusunda 26. Yıl 4 ay görev yaptıktan sonra kendi isteğimle 26.2.1982 tarihinden itibaren emekliye ayrılmış bulunmaktayım. Sizlerle ayrı ayrı görüşme imkânı bulunmadığından bu mesajı yayınlamak zorunda kaldım.

Bugün millet olarak en çok muhtaç olduğumuz şey milli birlik ve beraberliktir. Millet olarak milli birlik şuuruna sahip olduğumuzu tarihten birçok devirlerinde dünyaya isabet etmişizdir. Bu en yakın tarihimizde de görülmüştür.

Teknolojide yarış halinde bulunan dünya milletleri arasında devletimizin varlığını korumak için bir yandan teknoloji yarışına katılırken diğer yandan düşmanlarımıza karşı milli birlik ve beraberlik içinde olmamız gerekir.

Bunun için verilecek en önemli iş Milleti meydana getiren fertlerin ruh ve fikirlerini vatan ve milletin yüksek menfaati istikametinde sağlam ve heyecanlı tutmaktır. Bunun öz kaynağı da milli bir eğitim ve bunu kazandırarak olası öğretmektir.

Şerefli bir mesleğin mensuplarıyız bu şeref sorumluluk ve vicdanımızın sesi ile ifadesini bulur. Milleti yarının yüce Türkiye’sini bizlerin yetiştireceği Türk Gençliğinden beklemektedir. Bizlere emanet edilen bu körpe beyinlere ve gençlere bağımsız düşünmeyi değil de kendimize sempatik gelen bir düşünceyi öğreterek en yakın büyük günahı işlemiş oluruz.

Hizmet veren öğretmenin hakkını ana hakkı kadar aziz sayan Türk Milleti eli öpülecek öğretmenden yalnız ve yanlış vatanını ve milletini seven inançlı iradeli sağlam karakterli nispet ilime değer veren gençler yetiştirilmesini beklemektedir.

 

Son kez yazıyı eline alıp sesli okudu. Son paragrafta biraz duraklayarak okumasını sürdürdü.

 

Değerli arkadaşlarım,

Öğretmenlerin ve öğretmenliğin değeri ölçülemez ve para ile değerlendirilemez. Öğretmeni ve öğretmenliği yücelten öğretmenin kendisi olmalıdır.

Öğretmen mesleğine gönülden bağlanarak, olumlu davranış göstererek, feragatle çalışarak eli öpülmeye hak kazanmalıdır.

Dileğimiz öğretmenin Milli şuur içinde, Milletine olan güveni yapma savaşında başarılı olmasıdır. Sizin başarınız Cumhuriyetin başarısı olacaktır. Onun için birbirimize vereceğimiz işaret “İLERİ, İLERİ, Daima İLERİ” dir.

 

Boğazının düğümünü gözlerinde hapsettiği gözyaşlarıyla birlikte yavaş yavaş boşalttı. Mektubu eline alıp öptü ve bağrına bastı. Bu sözler geçmişten şimdiye, şimdiden de geleceği aydınlatan hiç sönmeyen bilimin ışıklarıydı. Bu ışıkla önce sınıf aydınlandı. Atatürk resmiyle göz göze geldi. En büyük ışık başöğretmenin gözleriydi. Bütün öğrenciler bu ışığın etrafında birleşmişti. Mezun olan öğrencileri de oradaydı. Nilay Doktor, Murat kaymakam, Mert öğretmen en önde ışığın etrafında halka oluşturmuşlardı. Öğrencileri, öğretmenler halka içine aldı. Her öğretmen kendi ışığını yansıtıyordu. Serap Öğretmen bu mektubu gür sesiyle okudu. Bir babanın çocuğuna bırakabileceği en değerli eserdi. Bu kez gözyaşları mutluluktan akmaya başladı. Bir kez daha tekrarladı. ‘ Bizim başarımız Cumhuriyet’ in başarısı olacaktır. Onun için birbirimize vereceğimiz işaret İLERİ, İLERİ, DAİMA İLERİ’ dir.

Her taraf halka halka aydınlanıyordu. Önde başöğretmen, arkada öğretmenler, onların arkasında da yetiştirdikleri öğrenciler ışık saçarak yürüyorlardı.

Uyuyakaldığı çalışma masasından başının okşanmasıyla uyandı. Bu el babasının eliydi. ‘ Yarın için yazın hazır mı?’ diye sordu.  ‘ Hazır babacığım’ dedi. ‘ O halde yolunuz açık olsun. ‘

Düş ve gerçek yan yanaydı. Birbirine İLERİ işaretini göstererek vedalaştılar.

 

MAHMUT EKİCİ:    1934 Zara/Sivas’ta doğdu. Eğitimini Sivas Öğretmen Okulunda tamamladı. Öğretmen olarak doğduğu ilçeye atandı. Önce İlk Okul Öğretmeni olarak görevine başladı, ardından Okul Müdürlüğü görevini üstlendi. İlçenin İlk Öğretim Müdürü görevine getirildi. Bu görevlerin yanında, Orta Okul derslerinin bazılarını verdi.(Fransızca, Tarım vb.) Öğretmenlik ve mutemetliğini bir süre birlikte sürdürdü. O yıllarda ara ara Kaymakam Vekilliği yaptı. İlçenin Kültür gelişimine çeşitli etkinliklerle katkı sağladı. 26 Şubat 1982 yılında emekli ayrıldı. 31 Ocak 1987 de aramızdan ayıldı.

Mektubundan da anlaşılacağı üzere ‘İLERİ, İLERİ DAİMA İLERİ’ FELSEFESİNİ HEM YAŞAYAN HEM DE BİZLERE AŞILAYAN BU YÜCE ÖĞRETMENİN ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN…