*CHP Milletvekili Ali İnsan Köktürk Adli Tıp Kurumu?nun  'İrtica ile Mücadele Eylem Planı?nın altındaki ıslak imzayla ilgili aldığı kararda, oluşacak kurulun mektup gelmeden bir hafta önce oluşturulduğu iddialarını soru önergesiyle meclisin gündemine taşıdı.

 

 

* Türkiye Cumhuriyeti?nin Misak-ı Milli Sınırlarını bölmek isteyen ve Türk askerine kurşun sıkan bölücü eşkiyanın birkaç yandaşının ?pişman olduğunu da söylemeyerek? teslim olduğu ve bu süreçte konunun tamamen güç gösterisine dönüşerek ?teslim olma? yerine ?teslim almaya geldikleri? şeklindeki değerlendirmelerin ülke gündemini sarstığı dönemde, Albay Dursun Çiçek imzalı 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'ndaki imzanın 'orijinal' olduğuna dönük Adli Tıp Kurumu?nun verdiği rapor tartışılıyor. Dünyada ıslak imza konusunda ulaşılan teknolojik gelişmeler de çok boyutlu görüşlerle ?kuşku? uyandırırken, konuyu TBMM gündemine taşıyan CHP Milletvekili Ali İnsan Köktürk ise Adli Tıp Kurumu?na bu raporun daha gelmeden incelemeyi yapacak kurulun görevlendirme ile oluşturulduğuna dikkat çekti.

Köktürk, olayla ilgili şüpheleri ve Adli Tıp Kurumu?ndaki inceleme kurulunun oluşması ile ilgili gelişmeleri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan?ın yanıtlamasını istedi. Köktürk?ün bu konuda verdiği soru önergesi şöyle:

 

MEKTUP GELMEDEN ÖNCE HAZIRLIK

 

?Adı sürekli skandallarla anılan Adli Tıp Kurumu, bu kez de 'ıslak imza'dan karıştı. Albay Çiçek imzalı 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'ndaki imza 'orijinal' diyen kurumun raporu teamüllere aykırı çıktı. Ergenekon savcılarına gönderilen ihbar mektubunun ekleri arasında yer alan 'ıslak imzalı' 'İrtica İle Mücadele Eylem Planı'nı inceleyerek imzanın Albay Dursun Çiçek'e ait olduğu yönünde karar veren Adli Tıp heyetinin oluşturulma biçimi, kurum içinde tepkilere yol açtı. Heyette yer alan üç uzmandan ikisinin, kuruma mektup gelmeden bir hafta önce Kurum Başkanı tarafından görevlendirildiği öne sürülürken, belgeyi inceleyen uzmanların isimlerinin de teamül olan kura yöntemi yerine görevlendirmeyle belirlendiği kaydedildi.
İddiaya göre gelişmeler şöyle yaşandı: Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz'e 12 gün önce, bir subay tarafından posta yoluyla gönderilen ihbar mektubunun ekleri arasında, daha önce fotokopisi ortaya çıkan 'İrtica İle Mücadele Eylem Planı' bulundu. Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek tarafından hazırladığı iddia edilen belge, savcılar tarafından incelemek üzere Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi'ne gönderildi. Burada yapılan inceleme sonunda belgenin 'ıslak imzalı' ve Dursun Çiçek'e  ait olduğu yönünde bir rapor hazırlanarak savcılığa gönderildi. Söz konusu belge ve rapor daha sonra Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'na verildi

 

KUR?A İLE BELİRLENMELİYDİ

 

Ancak bu belgenin Fizik İhtisas Dairesi'ndeki inceleme süreci Adli Tıp Kurumu'nda sıkıntı yarattı. İddialara göre bu belgeyi inceleyecek heyetin kura ile belirlemesi gerekiyordu. Teamül bu yöndeydi. Konunun önemine göre ya Genel Kurul üyelerinin tümü birlikte görev yapar ya da içlerinden isimler kurayla belirlenirdi. Fakat bu kez 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nı inceleyecek olan uzmanlar kura yerine direkt olarak kurum tarafından belirlendi. Bir profesör ve iki uzman doktordan oluşan heyet, yaptığı inceleme sonunda Türkiye'nin gündemine yeniden oturan 'Islak imza Albay Dursun Çiçek'e ait' kararını verdi.

Hazırlanan raporda Fizik İhtisas Dairesi Başkanı Prof. Dr. Bülent Üner, uzman doktorlar Hacı Mehmet Akın ve Lokman Başer'in imzası bulunuyor. Bu isimlerden ikisi Adli Tıp Kurumu'nda belge gelmeden bir hafta önce görevlendirilmiş. Prof. Dr. Bülent Üner, Uzman Doktor Çetin Seçkin'in yerine Fizik İhtisas Daire Başkanlığı görevine getirildi.
Raporda imzası bulunan diğer isim Uzman Doktor Hacı Mehmet Akın, Nevşehir Adli Tıp Kurumu Şube Müdürlüğü'nde uzman doktor olarak görev yaparken Adli Tıp Kurumu Başkanı Doç. Dr. Haluk İnce tarafından ilk olarak Ankara Grup Başkanlığı'na atandı. Ancak daha önce bu görevden alınan Doktor Ahmet Hakan Dinç, İdare Mahkemesi'ne açtığı davayı kazanıp eski görevine geri döndü. Bu durumda boşta kalan Akın, Fizik İhtisas Dairesi'nde uzman olarak görevlendirildi.?

 

Köktürk soru önergesinin son bölümünde, 4 maddede topladığı kuşkuları şöyle dile getirdi:

 

  1. Raporun altında imzası bulunan üç kişiden ikisinin Adli Tıp Kurumunda belge gelmeden bir hafta önce görevlendirildiği haberi doğru mudur?

 

  1. Daha önceki uygulamalarda olduğu gibi bu belgeyi inceleyecek heyet niçin kurayla belirlenmemiştir? Ya da kamuoyuna yansıyan pek çok olayda olduğu gibi neden Adli Tıp Genel Kurulu?nun bütün olarak değerlendirme yapmasına olanak tanınarak bir rapor tanzimi yoluna gidilmemiştir?

 

  1. Raporda imzası bulunan Uzman Doktor Hacı Mehmet Akın ve Prof. Dr. Bülent Üner?in imza incelemesinden bir hafta önce Adli Tıp Kurumunda görevlendirildikleri iddiaları şayet gerçek ise; bu durum, Islak İmza incelemesi yapılacak belgenin Kuruma ulaşmasından önce durumdan haberdar olunduğu ve buna yönelik hazırlık yapıldığı yönündeki kuvvetli bir şüphe durumu yaratmayacak mıdır? Hazırlık soruşturmasının gizli olması ilkesi ve kuralı karşısında böyle bir durumun varlığı sürecin hukuka ve yasalara uygun yürütülmediği iddialarını güçlü bir şekilde doğrulamış olmayacak mıdır?

 

  1. Daha önce sizin ve Cumhurbaşkanı ile ilgili kararlarda imzası bulunan Sincan Hakimi Sayın Osman Kaçmaz ve diğer pek çok hakime Adalet Bakanlığı Müfettişlerinin gönderildiği düşünülürse, bu kadar açık şüphelerin varlığı nedeniyle, soruşturmanın gizliliği kuralını ihlal ettiği gerekçesiyle, bu soruşturma savcılarına da Müfettişlerini göndermesi için Adalet Bakanlığı kanalıyla Adalet Müfettişlerini göndermeyi düşünüyor musunuz? HSYK?dan bu savcılar hakkında inceleme yapılması talebinde bulunacak mısınız?