CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Filyos ve Ereğliye yapılmak istenen termik santrallere karşı olduklarını açıkladı.
ANAYASAYA AYKIRI: Mevcut Termik Santrallerin ortaya çıkardığı olumsuzluğa çözüm bulmadan yeni termik santrallerin yapılma girişimi bir insan hakkı ihlali olup, sağlıklı çevrede yaşama hakkı öngören Anayasanın 56. maddesine de aykırılık içermektedir.
PLANLANAN YERLERE DİKKAT: 46 yeni termik santralin, ülkemizin doğal, kültürel ve tarihi değerleri en yüksek bölgelerinde planlandığı görülmektedir. Bu bölgeler, flora ve fauna açısından zengin alanlar olup, deniz, orman, su havzaları, sit alanları, bitki örtüsü ve 1. sınıf tarım arazisi gibi stratejik ve ulusal değerlere de sahiptir.
Yaygın haber ağındaki bir gazetede, Türkiye'nin üç yanı termik santrallerle örülecek! başlığı ile verilen haberde; Çoğu Karadeniz, Ege ve Akdeniz kıyılarında olmak üzere, 46 yeni termik santralın daha kurulması için harekete geçildiğinin duyurulduğuna dikkat çeken CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk Kdz. Ereğlinin Köseağzı ve Filyosa yapılmak istenen termik santrallerin doğayı yok edeceğini vurguladı.
Köktürk, aynı habere dikkat çekerek EPDKya son yıllarda özellikle ithal kömürle çalışacak irili ufaklı çok sayıda termik santral için başvuruda bulunulduğu; 46 santralın bir kısmına EPDKdan lisans verildiği, kalan kısmınınsa işlemlerinin sürdüğü öğrenilmiştir. Termik santral lisansı verilen veya verilmesi beklenen iller ve santral sayıları şöyledir; İzmir dört, Adana yedi, Çankırı iki, Çanakkale beş, Hatay beş, Zonguldak altı, Sinop dört, Sakarya iki ve Bolu, Balıkesir, Bartın, Kocaeli, Kütahya, Mersin, Bursa, Şırnak, Tekirdağ, Manisa, Edirnede birer santraldir dedi.
Köktürk açıklamasına şu sözlerle devam etti:
TEMİZ ENERJİ KAYNAKLARI VAR
Görüldüğü üzere, ülkemizde; Yatağan, Çatalağzı, Afşin-Elbistan, Çan gibi termik santrallerin insan ve çevre üzerinde yarat tığı tahribatlara karşın, AKP hükümeti yeni, yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklar yerine, ithal kömüre dayalı termik santral kurma çalışmalarını sürdürmektedir.
Güneş, su, rüzgâr, jeotermal gibi doğal enerjiler bakımından zengin olan ülkemizde bugün ülke su kaynaklarının sadece % 25 i kullanılmaktadır. Türkiye, su, güneş, rüzgar, jeotermal, biyokütle gibi zengin yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarına sahip olmasına rağmen; enerji ihtiyacını yüzde 80.2si doğal gaz, fuel oil ve kömürle çalışan termik santrallerden, yüzde 19.6sı hidroelektrik santrallerden ve yüzde 0.02lik bir kısmını da güneş enerjisinden karşılamaktadır. (IEA, 2004)
AKP HÜKÜMETİNİN TERMİK SANTRAL
ISRARI NE İÇİN VE NEYİN KARŞILIĞI
ABDnin 100 termik santral ihalesin iptal ettiği, ABD ve Avrupanın termik santraları kaldırdığı bilinmektedir. Dünyadaki karbon salınımlarının toplamda yüzde 41ini termik santrallerin oluşturduğuna ilişkin bilim insanlarının açıklamaları ulusal basınımızda yer almaktadır. Küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda kamuoyundan gelen uyarılardan kaçamayan AKP hükümeti, karbondioksit ve sera etkisine neden olan diğer gazların salınımının azaltılmasına yönelik Protokole katılmayı öngören yasayı TBMMne getirmiş ve 17 Şubat 2009 tarihli Resmi Gazete ile Kyoto Protokolü'ne katıldığını duyurmuştur.
Türkiye, varolan 15 termik santralın çevre ve insan sağlığı üzerinde yarattığı sorunların çözümünü bekler iken, özellikle ekolojik hassasiyete sahip Karadeniz, Ege ve Akdeniz kıyıları dahil 46 yeni ve çoğunluğu ithal kömürlü termik santralın daha kurulacağının ortaya çıkması; AKP hükümetinin Kyoto Protokolü konusundaki samimiyetsizliğini ve Kyoto Protokolündeki imzanın kağıt üzerinde kaldığını da göstermiştir.
İNSAN SAĞLIĞI VE DOĞAL
ÇEVRE TEHDİT ALTINDA
Termik santrallerin çıkardığı zehirin, havaya ve suya karışması nedeniyle, solunum yolu hastalıklarının arttığı, kanserden ölümlerin çoğaldığı, tarım topraklarının ve bitki örtüsünün zarar gördüğü, deniz ve nehir gibi su kaynaklarının kirlendiği yargı kararları ve bilim çevrelerince kanıtlanmıştır. Mevcut Termik Santrallerin ortaya çıkardığı olumsuzluğa çözüm bulmadan yeni termik santrallerin yapılma girişimi bir insan hakkı ihlali olup, sağlıklı çevrede yaşama hakkı öngören Anayasanın 56. maddesine de aykırılık içermektedir.
46 yeni termik santralin, ülkemizin doğal, kültürel ve tarihi değerleri en yüksek bölgelerinde planlandığı görülmektedir. Bu bölgeler, flora ve fauna açısından zengin alanlar olup, deniz, orman, su havzaları, sit alanları, bitki örtüsü ve 1. sınıf tarım arazisi gibi stratejik ve ulusal değerlere de sahiptir.
Bölgemiz açısından baktığımızda; var olanların yanı sıra özellikle günışığına çıkartılmayı bekleyen TİOS Antik Kenti üzerinde kurulu, 2023 Turizm Gelişim Programı içerisinde yer alan, son derece önemli bir ekolojik koridoru içinde barındıran Filyosta Turizm Gelişimini engellemeyecek ve ekolojik koridorla bağdaşır Filyos Vadi Projesinin gerçekleşmesi beklenirken, Termik Santral konuşlandırılması kesinlikle doğru bir anlayışı yansıtmamaktadır. Gerek Filyos, gerek Ereğli - Kandilli, gerekse tüm Zonguldakta sayıları altı olarak düşünülen Termik Santrallerin geleceğimiz için umut olarak gösterilmesi kabul edilemez. Ayrıca, bu alanlar, kimler tarafından ve hangi ölçütlere göre belirlenmiştir bu kamuoyuna açıklanmalıdır. Zonguldakta 6, ülke genelinde 46 olarak planlanan yeni termik santrallerin, turizm potansiyeli arz eden, su havzası, su kaynakları, tarımsal alan vb. değerlere sahip bölgelerde seçilmesi nedeniyle;
a) Kültür ve Turizm Bakanlığının,
b) Çevre ve Orman Bakanlığının,
Tarım ve Köyişleri Bakanlığının olumlu görüşleri alınmış mıdır? Bu soruların yanıtları da kamuoyuna açıklanmalıdır?