Eğitim-İş Kdz.Ereğli Temsilcisi Cengiz Başaran, hafta sonu gerçekleştirilen YGS sınavında ÖSYM’nin iflasını gözler önüne serdiğini belirterek yapılan uygulamalara da tepki gösterdi.

YGS Sınavında yaşanan aksaklıklarla ilgili olarak başta ÖSYM Başkanı olmak üzere tüm sorumluları istifaya davet eden Kdz.Ereğli Eğitim İş Temsilcisi Cengiz Başaran, 27 Mart Pazar günü yapılan ve yüzbinlerce öğrencinin kaderinin belirlendiği YGS uygulamasında Cumhuriyet tarihinde bir benzerine rastlanmayan rezillikler yaşandığını söyledi.

“MEŞRU YOLLARLA SORACAĞIZ”
Başaran konuya ilişkin yaptığı açıklamasında, “Basına yansıyan haberlere bakılırsa birçok okulda sınava girecek öğrenciler arasında tek erkek öğrenci yok. İMKB Lisesi, Güzeltepe İlköğretim Okulu, Şehit Öğretmenler İlköğretim Okulu, Haydar Akçelik Lisesi, Silahtarağa İlköğretim Okulu ve Emniyettepe İlköğretim Okullarında sınava sadece kız öğrenciler girmiş, erkek öğrenciler bu okullardaki sınavlarda yer almamışlardır. Olasılık hesaplarıyla altından kalkılması mümkün olmayan bu durum gösteriyor ki, birileri bugün Türkiye’de kendi ideolojisini dolaylı yollardan güçlendirmeye çalışıyor. Bu görüntünün kabul edilebilir bir açıklamasının yapılamaması halinde bütün kamuoyu önünde bu ve benzeri uygulamaların hesabını meşru yollarla soracağız. Geleceklerini, umutlarını, hayallerini birkaç saatlik bir sınava kurban etmemek için psikolojileri bozulan öğrencilerin üzerinden bile cinsiyetçilik ve ahlakçılık yapan anlayışa meydanı boş bırakacak değiliz. Bu gelişme ile ortaya çıkan endişe verici bir başka gerçek ise, tek tuşla öğrencileri kız-erkek diye ayıran kafanın, kendi dünya görüşüne yakın buldukları öğrencileri tasnif ederek önceden belirlenmiş okullarda sınava sokma olasılığının gün yüzüne çıkmış olmasıdır. ÖSYM’nin kullandığı otomasyon sisteminin öğrencilerin kişisel tercihlere göre sınıflandırmaya uygun olarak yapılandırılmış olması milyonlarca öğrencinin çirkin bir tezgahla karşı karşıya kalmaları tehlikesini gündeme getirecektir. 

HASTA VE ÖZÜRLÜYE ENGEL
Pazar günü yapılan sınavda uygulanan ÖSYM Sınav Uygulama Yönergesi’nin “Salon Görevlilerinin Karşılaşabilecekleri Özel Durumlar” başlığı altında yer alan 14. maddede yer alan hüküm aynen; ‘Sınav sırasında adaylar tuvalet, revir, sağlık, su içmek vb. ihtiyaçları için sınav salonundan kısa bir süre çıkmak isteyebilir. Bu durumdaki adaylara kesinlikle izin vermeyiniz. Sınav salonundan çıkan bir adayı kesinlikle bir daha sınava almayınız’ şeklindedir.  Çocuklarımızın kaderinin bu tür bir düzenlemeyi yürürlüğe sokarak uygulayan anlayışın ellerinde heba olmasını üzüntü ile izliyoruz. Bu sınava tedavisi mümkün olmayan rahatsızlıkları nedeniyle belirli aralıklarla tuvalete gitmek zorunda olan çocuklarımız giriyor. Ezberci eğitim sisteminin taçlandırıldığı bu birkaç saatlik sınavda, yüz binlerce öğrencinin sırf yoğun stresin tetiklediği tuvalet gereksinimi nedeniyle sıkıntı yaşadığı deneyimle sabitken, bu düzenleme hangi akla hizmet ediyor? ÖSYM güvenlik konusundaki beceriksizliğinin faturasını suçsuz günahsız çocuklarımıza kesmekten bir an önce vazgeçmeli, 2011 Türkiye’sinde bu utanç tablosuna derhal son verilmelidir.

POTANSİYEL SUÇLU MUAMELESİ
Son YGS’de yaşanan bir başka skandal ise sınav görevlisi öğretmenlerin maruz bırakıldığı uygulamadır. Daha önce de ifade etmiştik: Sınav Uygulama Yönergesi’nde yer alan hükümler doğrultusunda sınavda görev alan öğretmenler tam bir güvensizlik muamelesi ile karşı karşıya bırakıldılar.  Sınava girerken üzeri didik didik aranan öğretmenlerin, aşırı önlemlerle insani ve mesleki onurları zedelendi. Sınava girecek adayların yanı sıra, sınav görevlisi öğretmenlerin de üzerinde takı, demir para, metal ve elektronik hiçbir şey bulunmayacak; hatta evinin, arabasının anahtarı ve cüzdanı bile. Üstelik kapıda başlayan güvenlik, sınav salonlarının da kameralar tarafından kayda alınması ile devam ediyor. Oysaki öğretmenlerin sınava nasıl geleceği sınav kılavuzunda açık bir şekilde belirtilmekte; buna rağmen öğretmenlerimiz suçlu gibi salonlara üstleri aranarak alınmaktadırlar. Sonra suçlu muamelesi gören aynı öğretmenler, güvenilir olduklarından şüphe duyurularak alındıkları salonda, sınavın sağlıklı bir şekilde geçmesini sağlayacaklar. Bu nasıl bir çelişkidir? Öğretmene kopyacı muamelesini reva gören ÖSYM, bu şekilde eğitimcisini şüpheli konumuna indirgeyerek; tam bir güven zafiyeti göstermektedir. Kaldı ki, Milli Eğitim Bakanlığı’nın güvenmediği bir eğitimciye, öğrencisinin ve velisinin güvenmesi mümkün müdür?
 Öğretmenlerin kişisel anlamda karşı karşıya bırakıldıkları bu güvensizlik, Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmenlik mesleğini de zedeleyen uygulamaları ile birlikte değerlendirildiğinde, bundan sonra sınavlarda polislerin gözetmenlik yapması bile, neredeyse şaşırtıcı olmayacaktır.
Sonuç olarak ifade etmek gerekir ki, 27 Mart Pazar günü yapılan ve bir milyon yedi yüz bin öğrencinin katıldığı YGS, YÖK’ün hemen ardından sıkı sıkıya siyasal iktidarın güdümüne sokulan ÖSYM’nin iflasını gözler önüne sermiştir. YGS sınavında yaşanan aksaklıklarla ilgili olarak başta ÖSYM başkanı olmak üzere tüm sorumluluları istifaya davet ediyoruz.
Ancak somut olayda sendika olarak sadece sorumluları istifaya davet etmekle yetinmeyeceğiz, yaşananlara sebep olanların cezalandırılması için gereken tüm yasal yolları işleteceğiz.