Tarih Öğretmeni Gürdal Özçakır, ilçenin tarihiyle ilgili yayımlanan bazı eserlere şahsına ait bir sosyal paylaşım sitesinin sayfasında tepki gösterirken bu yayınların belgesiz ve asparagas olduğuna da vurgu yaparak suç duyurusunda bulunacağını yazmıştı. Bu tepkisini kaynak göstererek yayımladığımız haberin ardından, Turgut Kaçmaz ve Ereğlili yazar Recep Çetin görüşlerini şöyle ifade ettiler: 

 

Kaçmaz’ın açıklamaları şu şekilde:

“Bir tanesi Çanakkale son gazisi babasını her bir savaşın içine sokar, Uzun Mehmet ile de kendisini akraba yapar.” Bu görüşlerinin gazetenizde haber olarak yayımlanmasını  üzerine o gece uyuyamadım. Ben 77 yaşında bir insanım. Neden beni yalancılıkla itham ediyor bu öğretmen? Ben Ereğli’de birçok kez sergiler açtım, konferanslar verdim. Ama bu tarih öğretmeni ile bir kez olsun karşılaşmadım. Ben Ereğliliyim ve burada yaşıyorum, eşimiz dostumuz var. Bu tür beyanlar eşimizi dostumuzu tahrik edici nitelikte. Ben sadece, babamın bana söylediği bilgileri paylaşıyorum. Hangi cephelerde savaştığını, anılarını paylaşıyorum. Ben sadece Ereğli’de de değil, Türkiye’nin her yerinde, bir çok dünya ülkesinde bu anıları paylaşıyorum. Avustralya, Yeni Zelanda gibi devlet başkanları büyük saygıyla beni ülkelerine davet ediyorlar. Gidiyorum. En son Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın daveti üzerine Çanakkale’deki programlarda bulunduk, çeşitli etkinlikler yaptık. Önümüzdeki Cuma günü İstanbul Üniversitesi ile beraber (25 otobüs) Çanakkale Gezisine davet edildim. Babamın Çanakkale’deki heykeli önünde konuşma yapmam istendi. Yani o savaşları anlatmam isteniyor. Dünyanın her tarafından özel davetler alıyorum. Ülkemizi savaşlarımızı dünyanın her tarafında anlatmaya çalışıyorum. Hatta bana Dünya Barış Elçisi sıfatı bile yakıştırılmıştır. Televizyonlarda, radyolarda davetler üzerine programlar yapıyorum. TRT’de canlı yayınla Günlük Rehber programında konuşmalarım var, izlenebilir. Ayrıca yine TRT’de “Bir Ömür” programı yapıldı benim evimde o da izlenebilir ki İzlenme rekorları kırdığı belirtiliyor. Fakat Ereğli’deki bu haberler, benim heyecanımı kırıyor, şevkimi kırıyor. Üzülüyorum. Moralim çok bozuldu. Dün gece uyuyamadım."

 

“BABAMIN İSTİKLAL MADALYASI VARDI”

“Babam çok uzun yıllar savaşlarda kalmış. Balkan Savaşlarındaki anılarını anlatırdı. Çanakkale Savaşı’nda savaştığına dair,  Kdz Ereğli Askerlik Şubesi Kayıtlarından daha yakın bir zaman öncesinde Belge aldım. Zaten Çanakkale’de heykeli dikildi. Yine İstiklal Madalyası Belgesi de elimizde mevcut. O İstiklal Savaşı cephelerinde savaşmamış olsa idi bu belgeleri bize verirler miydi?” “2001’de Yeni Zelanda’dan bir televizyon kanalı köyümüze geldi, babamla belgesel programı yaptılar”

 

“BEN, ÇANAKKALE, ATATÜRK VE BABAM ÜZERİNE KONUŞUYORUM”

"Ben, sadece babamın anılarını değil, Çanakkale Savaşlarını da anlatıyorum, ATATÜRK’ü de anlatıyorum. İnsanlara öğrencilere bu değerlerimiz hakkında konuşmalar yapıyorum."

 

 “UZUN MEHMET BENİM AKRABAM”

1991’de Ereğli Doğa ve Kültürünü Yaş. Derneği başkanı olan Kutsal Kıvrak babamı evimizde ziyaret etti. Yanında derneğin yönetim kurulu ve Heykeltıraş Sanatçısı Yaman Civan da vardı. Sayın Civan konuşmayı kaydetti. Ve bu kayıt da o zaman dernekte var idi. İşte o konuşmada bu konuyu babama sordular. Babam, evet Uzun Mehmet bizim akrabamız dedi. Gitsinler o kayıtları tekrar izlesinler. Hatta babama aynı dernek başkanı ŞİLT takdiminde bulundu. Acaba bu öğretmen de Nazmiye Uzun gibi mi düşünüyor da bu haberi yaptı, bilmiyorum.

 

NAZMİYE UZUN: “KÖMÜRÜ UZUN MEHMET BULMADI” DEDİ

Zonguldak’ta Çevre Müdürlüğü yapan Nazmiye Uzun, 1990’lı yıllarda “Kömürü Uzun Mehmet bulmadı, o bir hikayedir” şeklinde bir haber yapmıştı. Babam bu haberi gazetede okuyunca, hemen gazetelere demeç verdi. “O kadın halt etmiş” dedi. Sonra da, “Uzun Mehmet benim akrabam. Bana ve bir çok akrabamıza, Uzun Mehmet’in  kömürü buluşu nedeniyle maaş bile bağlandı. Bu maaşı hem Cumhuriyet öncesi hem de sonrasında aldım-aldık. Hatta o zamanın Kaymakamı bu konunun araştırılmasını istedi. Yazı İşleri Müdürü Ümran Demircioğlu gerekli araştırmayı yaptı. Kestaneci Köyünden Çetin Altan (Uzun Mehmet’lerin en yakın akrabası)’ın evinde toplandık. (Biz, onlarla akrabayız.). Altan o toplantımızda “Uzun Mehmet benim büyük dedem” dedi. Hatta “onun ocağını şimdi ben tüttürüyorum. Bu bilgilerin gazetelerde yayınlanmasından sonra aynı gazete haberlerini Ümran Hanımla paylaştık. Babamın Uzun Mehmet ile akraba olduğunu tüm Kestaneci köylülerimiz bilir.

 

“BÜYÜK DEDEM AKTAŞ’TA  BİR ŞEYH’TİR”

Dedem Yusuf da PLEVNE’de savaşmış. Bunu da babam söyledi. Hatta savaştaki kılıcını babam saklamış ve şu an bendedir. Sergilerimde paylaşıyorum. Savaş sonrasında da Kestaneci’de 40 yıl muhtarlık yapar. Büyük Dedem, her sabah Ereğli’nin Kestaneci Köyünden Aktaş’a namaza gidermiş. Hatta bir anısı anlatılır. Bir gün hava bozuktur, Şıh gelmez diye düşünerek cemaat namaza durmuştur. Namaz bitince bakarlar ki dedem namaza yetişmiş ve eda etmiştir. Üzerine bakarlar ki kurudur. Allah Allah deyip sorarlar, nasıl ıslanmadan geldiğini. O da “ normal, her günkü gibi geldim” der. Ve orada vefat ettiği belirtilir ki mezarı da oradadır.

 

ÇETİN: ZİHNİYET VE ÜSLUP YAKIŞIKSIZ.

Ereğlili eğitimci-yazar Recep Çetin ise konuya ilişkin şu bilgileri verdi:

“10 Mayıs tarihindeki haber şahsımızı da hedef almıştır. Haberin zihniyeti-dili ve üslubu yakışık almamıştır, şahsımızı üzmüştür. Ereğli’de son yayınlanan ilgili haberle, benim ilgim yoktur. Hukuk nezdinde gereken yapılacaktır. Ereğli insanına yönelik olarak, yerel tarih adına çalışmalarımı sürdürmekteyim. Yakın bir zamanda da (Ereğli’nin Osmanlı tarihi adına yaptığım araştırmaları) kitap olarak kamuoyu ile paylaşacağım. Ereğli’ye ve Ereğli insanına olan ilgim-sevgim olduğu için de bu çalışmalarımı sürdüreceğim. 100 Yaşındaki birkaç insanımızın babalarının Savaş Şehidi olduklarını belgeledim. Savaş Yetimi haklarını almalarını da sağladım. Yaptığım çalışmalar çerçevesinde, Yöredeki Osmanlı dönemi mezar taşlarını incelemeye çalıştım. Bir kaçında “SEYİT” değil, “SEYYİD” ibarelerini tespit edince kamuoyu ile paylaştım. TRT’de yayınlandı. O taşlar bir belge hüviyeti taşır mı ayrı bir konudur. MAKARİOS üzerine yaptığım araştırmalar dahilinde, bir çok insanımız ile röportajlar yaptım. Ereğli insanımızın bilinçaltı bilgilerine saygı duydum. Ereğli’yi 20 yıl yönetmiş Ruhi Başkanın bana söylediği  “Makarios’un Ereğli iddialarını” önemsedim. Kıbrıs Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile de bir röportaj gerçekleştirdim”.. “Hatta, bu konuyla ilgili kitap çalışmamız nedeniyle, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan da şahsımıza bir mektup iletmişti. Ayrıca başka bir çalışmamız için de, eski Milli Eğitim Bakanımız Nimet Çubukçu hanımefendi de  tebrik mektubu iletmişti. Bizden yerel tarihimiz üzerine araştırmalar yapmamız istenmiyorsa, bilemiyorum.! Daha fazla bir şeyler söylemek istemiyorum”

 

(Haber Merkezi)