KESK'e bağlı Eğitim-Sen Zonguldak Şubesi Kadın Sekreteri Gönül Toros, 12 Kasım'da kadınların şiddete, baskıya ve sömürüye karşı yürüyeceklerini açıkladı. Toros, 12 Kasım tarihinde Ankara'da Başbakanlık önünde yapacakları basın açıklaması ile yürüyüşü taçlandıracaklarını belirterek şunları söyledi;
"BİZE BİÇTİĞİNİZ BU ROLÜ OYNAMAYACAĞIZ"
"Kadınlar içinde soluksuz bırakıldığımız, hayatımızı zehir eden, gecelerimizi ve sokaklarımızı bizden alan bu çağdışı erkek düzenine karşı yürüyorlar. Bir hayatımız var ve o hayatımıza sahip çıkmak için, özgürlüğümüz için, kadın kimliğimiz için yürüyoruz.
Bu ülkeyi her türlü baskının, milliyetçi-şoven hezeyanların, katillerin, tecavüzcülerin ülkesi haline getiren demokrasi düşmanı güçlere karşı sesimizi bir kez daha yükseltiyoruz. Kadını eve kapatan, onu eş ve anne kimliğine tutsak eden, kadına 3 çocuk yapmasını öneren, kamusal hayatın dışında gören zihniyete bir çift sözümüz var. Bize biçtiğiniz bu rolü oynamayacağız. Kendi kaderimizi kendimiz çizeceğiz; o içinde pek rahat ettiğiniz erkek egemen düzeni başınıza yıkacağız. Namus, töre cinayeti, kıskançlık cinayetleri vakaları artık gündelik hayatımızın bir parçası haline geldi. Üstelik bunlar bir buzdağının sadece görünen kısmını oluşturuyor; kadına yönelik şiddet toplumsal hayatımızın olağan bir parçası. O kadar olağan ki, medya tacizin tecavüzün tiraj getirisinin peşinde, o kadar olağan ki, yüzlerce erkek futbol statlarında bir tecavüz olayının 'parodisini' yapabiliyor; bir televizyonda iki üç kendini bilmez tecavüzü maç gibi anlatarak seyirciyi güldürmeye çalışabiliyor; bir tüccar tecavüz mağdurunun adıyla çamaşır üretip satmaya kalkışabiliyor."
"KADINLAR İŞ ARIYOR, İŞSİZLİK O YÜZDEN ARTIYOR DİYEN BAKANLARIMIZ VAR"
"Bütün bunlar bir suçu övme fiili olduğu halde hiçbir savcı gereğini yapmıyor.  O kadar olağan ki, mahkemeler Ankara'da tecavüze uğrayan üniversiteli bir kadının davasında tecavüzcüler "mağdur" olmasın diye tahliye kararı verebiliyor. İşyerlerinde kadınların baskıya, hakarete, tacize maruz kalması gündelik vakalar halini alıyor. Kadınlar iş arıyor, işsizlik o yüzden artıyor diyen bakanlarımız bile var. Ülkenin büyük bir kesiminde kadınlar geceleri yalnız sokağa çıkamıyor, kadınlar bir yandan yoksulluğun, ev geçindirmenin, doyurmanın neredeyse bütün yükünü omuzlarken bir yandan da kamu hayatının dışına itiliyor. Türkiye'nin çeşitli illerinde geride bıraktığımız ekim ayında 23 kadın öldürüldü, 16 kadın da yaralandı. Cinayetlerden 4'ü 'namus' gerekçesiyle işlendi.  Adalet bakanlığının verilerine göre kadın cinayetleri 2003'ten bugüne yüzde 1400 oranında artmış durumdadır. 2003'te 83, 2005'te 164, 2005'te 317, 2006'da 663, 2007'de 1011 ve 2008'de 806 kadın cinayete uğradı. Kadın cinayetlerindeki patlamanın en çok Doğu'da ve Güneydoğu'da yaşanmasının arkasında 30 yıldır süren savaşın insanlarımızda yarattığı tahribat var."

"ERKEK EGEMEN ZİHNİYETİNİ ÜLKEDEN KAZIYIP ATACAĞIZ"
"Militarist, erkek egemenliğini ve savaşçılığı merkeze alan şoven ideolojiler kadına yönelik şiddeti körüklüyor. Bu yüzden kadınlar barış istiyor. Kadın cinayetlerine son vermek için yürüyoruz. 9 Kasım da Van'dan ve İstanbul'dan 2 koldan başlayan yürüyüş kadına yönelik şiddeti, tacizi, tecavüzü sonlandırana kadar mücadele edeceğimi haykırma yürüyüşümüzdür. Kadını ikincilleştiren, hor gören, kamu alanından dışlayan, eve hapseden, cinsel nesneye indirgeyen erkek-egemen zihniyeti bu ülkeden kazıyıp atana kadar durmayacağız ve 12 Kasım tarihinde Ankara'da Başbakanlık önünde yapacağımız basın açıklaması ile yürüyüşümüzü taçlandıracağız. Tüm kadınları bu mücadeleye katılmaya, kız kardeşlerine omuz vermeye çağırıyoruz. Kadın cinayetlerine karşı, emeğimizin, kimliğimizin, bedenimizin sömürülmesine karşı yürüyoruz… Barış için yürüyoruz."