Birleşik Kamu-İş Zonguldak Sözcüsü Metin Kahveci, toplu görüşmede hükümetle masaya oturan yetkili konfederasyonları uyardı.

“Memur-Sen ve Kamu-Sen birlikte hareket etmeyip yine kendi bildikleri doğrultuda veya iktidar yalakalığı yaparak yüzde 2 ve yüzde 4’lere imza atarlarsa, hem bizi, hem de kendi üyelerine hakaret yaptıkları gibi, satışa da davetiye çıkarmış olurlar. Bu uyarılarımızı dikkate almazlarsa, kimlerin sendikacılık yaptığını, kimlerin bizi satışa getirdiğini, kimlerin art niyetli olduklarını iş yerlerimizde anlatmaya ve kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceğiz” diyen Kahveci, yazılı açıklanmasında şunları söyledi;
“EKONOMİK KRİZ SİLİNDİR GİBİ EZDİ”

“Küresel krize bağlı olarak derinleşen ülkemizdeki ekonomik kriz, bütün çalışanları ve halkımızı adeta silindir gibi ezip geçiyor. Ekonomideki küçülme 13,4 olarak belirlendi. Bu küçülmenin devam edeceği uzmanlar tarafından belirtiliyor. Son günlerde zamlar yağmur gibi yağıyor. Çalışanların ve halkın zorunlu gereksinim maddelerine fahiş zamlar yapılırken onların ücretlerine yüzde 1,8, yüzde 3, yüzde 4,5 gibi komik zamlar yapılarak AKP hükümeti tarafından adeta alay ediliyor. Yaratılan sadaka ekonomisiyle insanlarımız açlığa ve sefalete mahkûm ediliyor, ülkemizin geleceği karartılıyor. Küreselleşmenin getirdiği özelleştirme ve taşeronlaştırma uygulamalarıyla sömürü yaygınlaşırken, sendikal örgütlenme de büyük darbe aldı. Dolayısıyla emek mücadelesi hem ülkemizde, hem de uluslar arası düzeyde geriledi.”
“YÜZDELİK KOMİK ZAMLAR”
“Ülkemiz özelinde kamu çalışanları, 4688 sayılı sendika yasasıyla toplu görüşmelerle sınırlı olarak Bakanlar Kurulu’nun, hatta Başbakan’ın iki dudağı arasına sıkışmış yüzdelik komik zamlara mahkûm edildi. Bu nedenle önümüzdeki en önemli mücadele sürecini grevli, toplu sözleşmeli bir sendika yasasının hazırlanması için verilecek mücadele oluşturacak.
“İKTİDAR YALAKALIĞINI BIRAKSINLAR”
15 Ağustos 2009’tan itibaren başlayan toplu görüşme süreci, yetkili sendikalar ve konfederasyonlarca çok iyi değerlendirilmeli. Hükümetin karşısına kamu çalışanlarının haklarını alabilmek ve grevli toplu sözleşmeli sendika yasası için güç birliği yaparak çıkılmalı. Kamu çalışanları, 1 Aralıklardaki gibi sağcısı-solcusu hep birlikte alanlara çıkarak hak aramayı hem mantıklı, hem de kuvvetli bir hareket olarak görüyor. Bu birlikteliği sağlamada 3 büyük memur konfederasyonuna önemli görevler düşüyor. Hele Memur-Sen ve Kamu-Sen birlikte hareket etmeyip yine kendi bildikleri doğrultuda veya iktidar yalakalığı yaparak yüzde 2 ve yüzde 4’lere imza atarlarsa, hem bizi, hem de kendi üyelerine hakaret yaptıkları gibi satışa da davetiye çıkarmış olurlar. Bu davranışlardan kaçınmak zorundalar.  Bu uyarılarımızı dikkate almazlarsa, kimlerin sendikacılık yaptığını, kimlerin bizi satışa getirdiğini, kimlerin art niyetli olduklarını iş yerlerimizde anlatmaya ve kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceğiz.”
“KADROLAŞMA ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR”
“Devletin bütün kurumlarında, ama özellikle Milli Eğitim Bakanlığı’nda ve üniversitelerimizde AKP iktidarının kadrolaşma çabaları artarak devam ediyor. Bu kadrolaşmada İmam Hatip Lisesi mezunu ve ilahiyatçı olmak, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olmak tercih ediliyor. YÖK, yaptığı uygulamalarla üniversitelerimizi bilim üreten kurumlar olmaktan çıkardı, atanan gerici kadrolarla medreselere dönüştürdü. Eğitimde dinselleşme değil, bilimselleşme esas alınmalı. Kadroların atanmasında liyakat, kariyer, deneyim ve birikim ön planda tutulmalı. Kamu yararı da, ülkenin kalkınması da bunu gerektirir.”
“ÖRGÜTLÜ GÜCE İNANIYORUZ”
“Bütün bu olanlar yetmiyormuş gibi çok yüksek harç zamlarıyla halk çocuklarının okuma hakları da ellerinden alındı. Siyasal iktidar kendi siyasi çıkarlarına ülkenin geleceğini feda etmektedir. Bu pervasız gidiş mutlaka durdurulmalı. Eğitim ve bilim işkolu, ulusumuzu yükseltecek, ülkemizi kalkındıracak, demokrasimizi kökleştirecek, laikliği, hoşgörüyü, toplumsal barış ve adaleti güçlendirecek en önemli işkoludur. Bu işkolunda çalışarak alın teri döken eğitim ve bilim iş görenlerin insanca bir yaşam düzeyine ulaşmalarını sağlamak, işverenden bunu söke söke almak, sendikalarımızın ve konfederasyonlarımızın boynunun borcudur. Bunun gereğini yapmak da işveren olarak hükümetin başta gelen görevidir. 15 Ağustos 2009 itibaren başlayan toplu görüşme sürecine böylesine karamsar bir tablo ile girdiğimizin bilincindeyiz. Birleşik Kamu-İş ve Eğitim-İş olarak çalışanlarımızın örgütlü gücüne inanıyoruz ve geleceğe umutla bakıyoruz. Karşımızdaki tablo ne kadar karamsar olursa olsun azmimiz ve kararlı mücadelemiz sonucunda mutlaka sorunların üstesinden geleceğiz. Biz biliyoruz ki, ‘kara gün kararıp kalmaz.’ Yine biz biliyoruz ki, karanlığın en koyu olduğu an, tan vaktine en yakın olduğumuz andır.”