'KATİLLER AKLA ZİYAN İNDİRİMLERLE ÖDÜLLENDİRİLİYOR'
"Her gün yaklaşık 5 kadın katlediliyor. Her yıl yüzlerce kadın babaları, kocaları, sevgilileri, en yakınlarındaki erkekler tarafından öldürülüyor. Yüzlerce kadın ve kız çocuğu tecavüze ve cinsel istismara maruz kalıyor. Yanı başımızdaki kadını korumaya çalıştığımız için, yemeği tuzsuz yaptığımız için, boşanmak istediğimiz için, aşklarına karşılık vermediğimiz için, barışmayı reddettiğimiz için, sadece kadın olduğumuz için, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğimiz farklı olduğu için şiddete maruz kalıyor, katlediliyoruz. Evimizde, kapımızın önünde, işyerimizde, sokakta, mecliste, kısacası yaşamın her alanında erkek-devlet şiddetiyle yüz yüze kalıyoruz.
Eril akla göre işleyen devlet kurumları kadına yönelik şiddete karşı önlem almak bir yana, cinsiyetçi söylem ve pratiklerle bu şiddete zemin hazırlamakta ve suça ortak olmaktadırlar. Erkek yargı sistemi kendilerini korumak için meşru müdafaa haklarını kullanan kadınlara verilen cezaları az bulurken, nefret suçu işleyenleri ve kadın katillerini ''haksız tahrik, iyi hal, aşırı sevgi ve saygın tutum'' gibi akla ziyan indirimlerle ödüllendirmektedir. Ne acıdır ki bu şiddeti uygulayan faillerin yaptıkları yanlarına kar kalmakta, yaşama hakkı ellerinden alınan kadınlar tekrar tekrar öldürülmektedir.
13 yıllık cinsiyetçi pratiğiyle, kadınları sosyal, siyasal, ekonomik ve toplumsal yaşamdan koparmaya çalışan AKP iktidarı, kadın düşmanı politikalarına hız kesmeden devam ediyor. Mecliste halk iradesiyle seçilen kadın vekillerin ve Toplu Sözleşme masalarında kadın taleplerini dile getirmek isteyen kadın emekçilerin konuşmasına gösterilen tahammülsüzlük, Tarım ORKAM Sen Kadın sekreterimiz Suzan Kotay’ın Suruç katliamı sonrası IŞİD vahşetini kınadığı için memuriyetten ihraç edilmesi bu örneklerden sadece bir kaç tanesidir.
'SAVAŞ YERİNE BARIŞI SAVUNACAĞIZ'
Saray ve AKP tarafından desteklendiği ayan beyan ortaya çıkan IŞİD vahşetinin boyutları günden güne büyüyerek derinleşmektedir. Diyarbakır, Suruç ve Ankara da yüzü aşkın canımıza kıyanların ve barışı katledenlerin yürüttüğü savaş politikaları yaşadığımız coğrafyanın ötesine, tüm dünyaya yayılan bir şiddet sarmalına dönüşmüştür. Beyrut ve Paris’te yüzlerce insanın katledilmesi, Sincar’da ortaya çıkan Ezidi kadınlara ait toplu mezar, kirli savaş politikalarının yarattığı vahşetin nasıl korkunç boyutlara ulaştığını bir kez daha göstermiştir. Biz kadınlar Ortadoğu'da kendi emelleri ve hesapları uğruna halkları birbirine kırdıran, kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere insanlığı kıyımdan geçirenlerin oyununu bozmak için evrensel bir kadın dayanışmasının gerekli olduğunu biliyoruz. Diktatörlüğe, tekçiliğe, gericiliğe ve militarizme karşı özgürlükleri,barışı ve bir arada yaşamı savunduk, savunmaya devam edeceğiz!
'İŞ GÜVENCEMİZ, YAŞAM GÜVENCEMİZ İÇİN DİRENİYORUZ'
Biz kadınlar, erkek-devlet-sermaye işbirliğiyle yaşamımızı kuşatma altına alan saldırılara karşı, yaşam alanlarımıza, toprağımıza ve doğaya dönük talana karşı, kentlerimiz üstünde oluşturulan ablukaya karşı, toprağımızdan bizi koparan şiddet, baskı ve zora karşı; emeğimize, bedenimize ve kimliğimize sahip çıkıyoruz! Erkek Devlet şiddetinin son bulması için, Kadın cinayetlerini durdurmak için, Tacize ve tecavüze, haksız tahrik indirimlerine son vermek için, Gözaltında cinsel işkence insanlık suçudur demek için, Nefret suçlarına dur demek için, Güvencesiz, kayıt dışı, kölece çalışmaya hayır demek için, AKP’nin kadın düşmanı politikalarını durdurmak için, Cizre, Suruç, Nusaybin ve Ankara katliamlarının hesabını sormak için, Tüm kadınları dayanışmayı büyütmeye, 25 Kasım direniş mirasına sahip çıkmaya davet ediyoruz."