* Belediye başkanı baba olmalıdır. Dede olmalıdır. Anne olmalıdır. Yani büyük olmalıdır. Belediye başkanı kavga etmez, etmemelidir de.  Dahası  belediye başkanı kavgalı olanların arasına girerek barıştırır.  Hoşgörüsüyle örnek olur. Çünkü nerede bir kavga var ise orada huzur yoktur. Barış yoktur.

 

* Kentimizde öncelikle huzuru sağlayan , kavga ortamı yaratmayan , yatırımcının önünü açan, vatandaşa eşit hizmet götüren, kamu kaynaklarını doğru kullanan, şeffaf bir yönetim anlayışı sunan, sıcak ve samimi bir kadro ile çalışan belediye başkanı olmalıdır. 

 

* Belediye bir kamu kurumu.. Belediye başkanı  kim olur ise olsun, vatandaşların haklı taleplerini belediye yerine getirir . Sayın başkan belediyemizi ayrı bir cumhuriyet   ve kendi şirketi olarak görüyor ise buna  da hiç  hakkı yok. Benim ve diğer yatırımcıların ruhsat istediği makamın  adı Türkiye Cumhuriyeti Belediyesidir.

 

* Nasıl bir ruh halidir ki benden şunu bunu istedi demek? Ben yatırım yapmayayım mı? Yatırım yaparak kente sosyo ekonomik katkı sağlamayayım mı? İşçi çalıştırmayayım mı? Vergi vermeyeyim mi? Ticarete destek olmayayım mı? Betoncu beton satmasın? Boyacı boya satmasın? Marangoz kapı yapmasın? Tesisatçı boş mu kalsın yani?

 

Kdz. Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık’ın, seçim çalışmaları sırasında ilçenin köklü ailelerinden Bozkuşlar hakkında ağzına geleni söyleyen ve çeşitli iftiralar yönelten konuşmalarına yanıt Celal Bozkuş’tan geldi.  Bozkuş, ailesi adına Ereğli FM’in canlı yayını konuğu olarak konuştu.  Yusuf Zobar’ın yönettiği canlı yayında  Celal Bozkuş’un  ilk sözleri  “ELLER GİDER AYA, BİZ GİDERİZ YAYA” oldu. Bozkuş;  “Ereğli’ye bakar mısınız?  Bir belediye başkanı sürekli kişi ve kurumları hedefe oturtuyor  ve söylenip duruyor. Ağzından çıkan sözlerin bir sınırı da yok. Benim ne işim var burada? Nerede görülmüştür bir kentteki şehir eşrafı   ile sürtüşen belediye başkanı” diyerek konuşmasına başladı. 

 

İFTİRALAR !
Celal Bozkuş,  aile adına yayımlanan ilan ile ilgili olarak “Dedik ki,  sayın başkan doğru söylemiyor, üzüyor, döküyor, toplumun gözünde şaibe yaratıyor. Dolayısıyla  heves kırıyor. Biz bunları mı konuşmalıyız? Ben onca işimin arasında radyoya çıkıp belediye başkanının ailemizle hakkındaki  iftiralarına cevap  mı vermeliyim? Gidin Ereğlinin her sokağında  toplumun her kesimi  NE ZAMAN BİTECEK BU KAVGA diyor.  Bu nasıl bir şey? Hep kavga hep kavga. Bir belediye başkanı ağzına geleni söyler mi? Hiç mi fireni yok?” dedi.
Bozkuş sözlerine şöyle devam etti: 

AİLELERİ HEDEF ALIYOR
Ben bir işadamıyım. Diğer işadamları gibi işime bakmalıyım. Belediye başkanı da kendi işine bakmalı. İşçi de işine bakmalı.  Yani herkes kendi işini yapmalı.  Biz toplumun tüm kesimleriyle  iyi ve kötü günde bir arada olmalıyız. Ama öyle olmuyor. Sayın başkan son yıllarda bazı aileleri  kendine hedef alıyor ve  yaşına başına yakışmayan çok ağır sözler söylüyor. Tamam KÖTÜ SÖZ SAHİBİNE AİTTİR de… olan Ereğli ye oluyor. Yazık!

AYIP EDİYOR
Ne demeliyim şimdi ben? Herkese aynı yapmadı mı? Dün çok iyi oldukları ile kısa bir süre sonra ters düşüp  akla mantığa ve taşıdığı makama yakışmayan sözlerle saldırıyor. Bir öyle söylüyor bir böyle. Ben altmışıma geliyorum. Sayın başkan bizim çok büyüğümüz. Herkes yaşına ve başına göre konuşur veya davranır.  Büyük büyüklüğünü küçük küçüklüğünü bilmeli Sayın başkan kendisine yakıştırmasam da, üzülerek ifade ediyorum; gerçekten ayıp ediyor. Haksızlık yapıyor. Üzülüyoruz. 

 

BAŞKAN KAVGA ETMEZ BARIŞTIRIR
Oysa belediye başkanı baba olmalıdır. Dede olmalıdır. Anne olmalıdır. Yani büyük olmalıdır. Belediye başkanı kavga etmez, etmemelidir de. Dahası  belediye başkanı kavgalı olanların arasına girerek barıştırır.  Hoşgörüsüyle örnek olur. Çünkü nerede bir kavga var ise orada huzur yoktur. Barış yoktur. El  ele kol kola birlikte olabilmek yoktur.

 

HEP ENGEL
Bakınız sayın başkan daha önce bir çok aileye yaptığı gibi bizim ailemiz ile ilgili söyledikleri karşısında neler olmaktadır. Birincisi ailemizde çalışan, ailemiz ile iş yapan tüm kişi ve kurumlar karşısında kuşkular yaratmaktadır. Sanki biz yasa dışı bir iş yapıyoruz Sanki bizim karanlık işlerimiz var Ticari saygınlık ve itibarımıza  gölge düşüren bu durum. Her ne kadar güneş balçıkla sıvanmasa da, moral bozmaktadır.
Sayın başkan herkesi korkutmaktadır. Çünkü elinde bir kamu gücü vardır. Bu gücü baskı aracı olarak kullandığında (ki kullanıyor bu nedenle ilçede korku imparatorluğundan söz edilmektedir)  yatırım yapmak isteyenlere nefes aldırmıyor. Hep engel tam engel.

 

BELEDİYE KENDİ ŞİRKETİ DEĞİL !
İşadamı yatırım yapmayacak mı? Yapmasın mı? Benden ruhsat istedi diyor. Evet ben de 100 dairelik bir proje başlattım ama kendisinden bir şey istemedim. Ben belediyeden ruhsat istedim. O belediye bir kamu kurumu. Bu konuda da hiçbir sorun yok. Çünkü talebim yasal.  Belediye başkanı  kim olur ise olsun, vatandaşların haklı taleplerini belediye yerine getirir. Sayın başkan belediyemizi kendinin ayrı bir cumhuriyetİ ve sahip olduğu şirketi gibi görüyor ise yanlış biliyor. Bizim ve tüm yatırımcıların ruhsat istediğimiz makamın adı Türkiye Cumhuriyeti Kdz. Ereğli Belediyesi’dir.  
Nasıl bir ruh halidir ki BENDEN ŞUNU İSTEDİ BUNU İSTEDİ demek? Ben yatırım yapmayayım mı?  Yatırım yaparak kente sosyo ekonomik katkı sağlamayayım mı? İşçi çalıştırmayayım mı? Vergi vermeyeyim mi? Ticarete destek olmayayım mı? Betoncu beton satmasın? Boyacı boya satmasın? Marangoz kapı yapmasın? Tesisatçı boş mu kalsın yani? 

 

ENERJİSİNİ KAVGA, İFTİRA, BASKI VE TEHDİDE HARCIYOR
Kentimizde öncelikle huzuru sağlayan , kavga ortamı yaratmayan , yatırımcının önünü açan, vatandaşa eşit hizmet götüren, kamu kaynaklarını doğru kullanan, şeffaf bir yönetim anlayışı sunan, sıcak ve samimi bir kadro ile çalışan belediye başkanı olmasını arzuluyoruz elbette. Bir kent düşünün ki enerjisinin tümünü kavgaya, iftiraya, baskıya, tehdide, huzursuzluğa harcıyor. Orada gelişme olur mu? Orada mutluluk olur mu? Orada güven denen olgu kökleşir mi? Orada sevgiden söz edilebilir mi? Enerji en büyük güç. Enerji kavga etmek için kullanılmaz. Kavga kavga kavga… Yeter artık yeter.

 

31 MARTTA KAVGA BİTSİN
Gönül istiyor ki, Kim kazanır ise kazansın 31 mart tarihinden itibaren artık bu kentte kavga sözcüğünün adı bile kullanılmasın. Kin, nefret ve intikam gibi duygular yok olsun. Saygı öne çıksın. Barış öne çıksın. Ereğlililik bilinci öne çıksın. Kazanan da Ereğli olsun.