Kdz.Ereğli’de ev ve işyerlerine, ‘Müslüman olmak neyi gerektirir’ yazılı bildiri dağıtılıyor. Sosyal paylaşım sitesi yanı sıra kitap ve DVD belgeseli için adres de verilen bildiride Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik çok ciddi suçlamaların yer aldığı iddialara da yer veriliyor. Gazetemiz haber merkezini arayan çok sayıda vatandaş ilçe merkezinde kapı kapı dağıtılan o bildirilerin vatanın birlik ve bütünlüğüne yönelik çok ağır ifadeler bulunduğunu belirterek tepki gösteriyor, sorumluların tespit edilmesi bekleniyor.

 

O bildiride yer alan bazı yazılar:

“Türkiye’de şeriat yani Kur’an kanunları değil insanların kendi kafalarından çıkardıkları kanunlar geçerli olmaktadır. Türkiye’de şeriat yetmiyormuş gibi bir de laiklik şartı vardır. Yani dinin emirleri devlet işlerine karıştırılamazmış. Çıkarılan kanunlar dine uygun olamazmış. Bu sebeple demokrasi de laiklik de islama tamamen ters olan küfür sistemleridir.

 

Gelelim oy verenlere; oy verenlerde laikliğe ve demokrasiye bağlı kalacaklarına dair yemin edecek olan ve Allah’ın indirdiği hükümlerle hüküra vermeyecek olan kimselere oy verip devletin başına idareci olarak getirdiklerinden dolayı imamdan çıkarlar. Çünkü küfre rıza göstermek ve küfrü desteklemek küfürdür. Küfür sistemini ayakta tutmak kafirliktir.

 

İmamı bozan şeyler sadece partilerde mevcut sayılmasın, günümüz okullarında da mevcuttur. Ders kitaplarında Atatürk’ün islam’a zıt olarak yaptığı devrimler iyi bir şeymiş gibi öğretiliyor. Mesela şeriat bizi geri bıraktı. En iyi yönetim şekli, demokrasidir, laikliktir. Arap harfleri karma burma olduğu için harf devrimi yapıldı, latin harfleri getirildi. Kadın ve erkek kıyafetleri değiştirildi, zina, faiz, içki daha bir çok şeyler serbest bırakıldı. 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim gibi günler bayram olarak kutlandı. Çünkü bugünlerde hakimiyet hakkı millete verildi, yani şeriat kanunları kaldırıldı. Nevruz gününe katılanlar bile kafir olursa şeriatın kaldırıldığı günlerde bayram diye katılanlar katmerli kafir olurlar. Değil bir diploma için hatta dünya bile verecek olsalar imanımızı bozacak şeyler yapamayız. Çünkü ölünce azabı vardır. Böyle bir devletin açtığı ve açılmasına izin verip gözetim altında tuttuğu bu okullara isterse bu okulun adı imam hatip olsun isterse özel okul olsun yine çocuklar gönderilemez. Çünkü yazılanlar bu okullar içinde geçerlidir. Zaten bu okulların kitapları da müfredatı da milli eğitim bakanlığı tarafından hazırlanmaktadır. Manasını yazdığımız Nisa 140. Ayeti kerimede ise İslam’a düşen şeylerin öğretildiği ve de harama, helale dikkat edilmediği böyle yerlerde eğitim almak öyle dursun, oturmaya bile izin verilmiyor. Peki böyle bir devletin askerliğini yapmaya gençler gönderilir mi tabii ki gönderilemez. Çünkü askerlere yemin törenlerinde küfür manasına gelen sözler söylettiriliyor ve İslam’a uymayan şeriatı çağdışı gören bir devletin bekçiliğini yapıyorlar.

 

…Senetlerde ve bazı sözleşmelerde bulunan ihtilaf vukuunda T.C. mahkemeleri yetkilidir gibi sözlere imza atmak da imanı tehlikeye sokan işlerdendir. Çünkü ancak Allah’a ait olan şeylerde hiç kimseyi ortak yapamayız, yetkili sayamayız. Aksi takdirde şirk koşmuş oluruz. Belediye nikahı kıyılırken de nikah memuru belediyenin bana verdiği yetkiye dayanarak diyerek belediye nikahı kıyar. Yetkiyi Allah’tan başkasına vermek de küfürdür.

 

Türkiye’de bir çok imam olmasına karşı bunları size anlatmadılar değil  mi? Anlatamazlar, çünkü imamlar hatta tüm memurlar aldıkları maaş karşılığında laikliği, demokrasiyi ve inkılapları koruyacaklarına ve davranış halinde göstereceklerine dair imza atarlar ve dinden çıkarlar”

 

 

(Haber Merkezi)