Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Orhan Yılmaz, bir basın toplantısı düzenleyerek, 26 Mayıs'ta yapacakları greve bütün herkesi destek olmaya çağırdı. Sendika binasında yapılan toplantıya, KESK'e bağlı sendikaların temsilcileri katıldı.
Yılmaz, bu grevde taleplerini bir kez daha ortaya koyacaklarını, işsizliğe, güvencesizliğe ve örgütsüzlüğe boyun eğmeyeceklerini haykıracaklarını ifade ederek, şunları söyledi;
"Son 30 yıldır izlenen ekonomik politikalarla ucuz ve örgütsüz emeğe dayalı, istihdam yaratmak yerine kapasite kullanımını zorlayan ölçüsüz bir sermaye birikim modeli esas alındı. Bu modelde sadece emek gücünün değerinin düşük tutulması değil, aynı zamanda kamu harcama ve yatırımlarının sürekli sınırlanması, uzun yılların birikimi üzerine inşa edildi, kârlı kamu işletmelerinin özelleştirilmesi hedeflendi. Egemenler açısından Türkiye bu amaçlara ulaştı. Ancak krizle birlikte emekçiler yüz yüze kaldıkları yaşam koşulları karşısında bir direniş çizgisi oluşturmaya başladı, bu direniş hattının köşe taşlarını 25 Kasım greviyle gösterdiler. Bununla birlikte emekçilerin kendilerinin ve ülkelerinin kaderine müdahale etme kararlığını son olarak Tekel direnişinde gördük ve 1 Mayıs'ta Taksim 1 Mayıs Alanı'nı dolduran 500 bin emekçinin, ülkenin dört bir yanında 1 Mayıs'ta alanlara çıkan milyonlarca emekçinin coşkusunda yaşadık. Emekçiler 2 yılı aşan bir süredir meşru ve fiili yollarla ülkenin gerçek gündemini ortaya koyuyor. Artık ülkenin küresel sermayenin istekleri çerçevesinde değil emekçilerin talepleri etrafında şekillenen politikalara ihtiyacı var. İflas etmiş politikalar halkımıza ve ülkemize yoksulluk ve mutsuzluktan başka bir şey vermiyor. Ülkenin gerçek gündemi işsizliktir."
"ARTIK İFLAS EDEN EKONOMİ POLİTİKALARINIZI REDDEDİYORUZ"
"Ülkenin gerçek gündemi güvencesizliktir. Ülkenin gerçek gündemi örgütsüzlüktür. Biz emekçiler bu tablo karşısında 2 yılı aşan süredir taleplerimizi defalarca dile getirdik. Eylemlerimizle, etkinliklerimizle, grevlerimizle bu tabloyu kabul etmediğimizi; çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakmak adına, özgür, eşitlikçi, demokratik bir ülke yaratmak adına mücadelemizi sürdüreceğimizi vurguladık. Siyasi iktidarın hakkını arayan emekçiler karşısında sergilediği baskıcı otoriter tutumun bizi yıldırmayacağının altını çizdik. 1 Mayıs 2010'da emekçilerin en geniş taleplerini ülkenin gündemine taşıdık. Artık iflas eden ekonomi politikalarınızı reddediyoruz. Toplumun en geniş kesimlerinin çıkarlarını gözeten politikalar istiyoruz. Başta 4/C olmak üzere güvencesiz, kuralsız, esnek tüm istihdam uygulamalarının terk edilmesini çalışma yasalarının ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) normlarına uygun hale getirilmesini, emekçilerin örgütlenmesi önündeki engellerin kaldırılmasını; kamu emekçilerinin grevli, toplu iş sözleşmeli sendika hakkının Anayasal güvence altına alınmasını istiyoruz."
"İŞSİZLİĞE, GÜVENCESİZLİĞE VE ÖRGÜTSÜZLÜĞE BOYUN EĞMEYECEĞİZ"
"Avrupa Sosyal Şartı'nın  5 ve 6'ncı maddelerine konulan çekincenin kaldırılmasını, kıdem tazminatı  hakkını ortadan kaldıracak girişimlerin terk edilmesini, İşsizlik Fonu'nun amacı dışında kullanılmasına son verilmesini, asgari ücretin 'insanca yaşamaya yeterli ücret' olarak yeniden saptanmasını, çalışma hayatının sözleşme biçimleri, çalışma süreleri ve ücret yönünden insan onuruna yakışır iş temelinde düzenlenmesi için gerekenlerin yapılmasını, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin iş cinayetlerini de önleyecek şekilde yasal güvenceye kavuşturulmasını, sağlık katılım ve katkı payından vazgeçilmesini, çalışma hayatıyla ilgili tüm konularda sendikaların görüş ve önerilerinin dikkate alınmasını, Kamusal kaynakların sermayeye değil istihdam yaratacak yatırımlara aktarılmasını, istiyoruz. 26 Mayıs'ta yapacağımız grevle bu taleplerimizi bir kez daha ortaya koyacağız. İşsizliğe, güvencesizliğe ve örgütsüzlüğe boyun eğmeyeceğimizi bir kez daha haykıracağız. Üretimden gelen gücümüzü kullanacağız; alanlarda olacağız. Tüm halkımızı, emekçileri, emek dostlarını, demokratik güçleri grevimize katılmaya, destek olmaya çağırıyoruz. Özgür, eşitlikçi, demokratik bir ülke yaratana kadar mücadelemizin süreceğini herkes bilmelidir. Yolumuz açık olsun!"