Laik ve çağdaş eğitimin başlıca koşulu olan karma eğitimi keyfi uygulamalarla kuşatmanıza geçit vermeyeceğiz. Bu karanlık niyete karşı hukuk başta olmak üzere birçok alanda mücadele etmeye, kamuoyunun tüm dikkatini buraya çekmek için tüm gücümüzü seferber etmeye hazırız!
Eğitim-İş Sendikası Kdz. Ereğli Temsilciliği, siyasi iktidarın mayıs seçimlerinin ardından eğitimdeki gericileştirme politikası ve söylemlerini arttırdığını açıkladı.

DİLENCİLİK YAPAN ÇOCUKLAR AİLELERE TESLİM EDİLDİ DİLENCİLİK YAPAN ÇOCUKLAR AİLELERE TESLİM EDİLDİ

ERBAKAN'IN AÇIKLAMASI
Temsilcilikten yapılan yazılı açıklamada, laik ve çağdaş eğitimin başlıca koşulu olan karma eğitimin keyfi uygulamalarla kuşatılmasına geçit verilmeyeceği, hukuk başta olmak üzere bir çok alanda mücadele edecekleri belirtilerek şu ifadelere yer verildi: "Bilindiği üzere; Mayıs seçimlerinden hemen sonra Cumhur İttifakı’nda önce Hizbullah’ın uzantısı olan HÜDA-PAR karma eğitimin zorunlu olmaktan çıkarılması gerektiğini söyleme cüretini göstermiştir. Hemen sonrasında ise ittifakın son dakika üyelerinden olan Yeniden Refah Patisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, “Eğitim sistemi, ahiret öncelikli nesiller yetiştirecek. Allah korkusu olan nesiller yetiştirecek. Nefsi esaret yerine, nefis terbiyesini esas alan, materyalist değil, maneviyatçı nesiller yetiştirecek” demiştir.

TAHSİS EDİLDİ
Tatile giren devlet okullarının bazıları gerici vakıflara şahsi mülkleriymiş gibi tahsis edilmiş, dernek maskesi takan tarikatlar imzalanan protokollerde fazladan imkanlarla donatılmıştır. Bu gericilik yarışına dün itibariyle çiçeği burnunda Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin de katılmış, ülkeyi yüz yıl geriye itecek tehlikeli bir söylemde bulunmuştur. Tekin, bir televizyon kanalında sorulan “kız okullarının açılıp açılmayacağına” dair sorulan bir çanak soruya, “Kız çocuklarını okula göndermeyen ailelerin ilk söylediği şey ‘Erkeklerin olduğu yerde olmasını istemiyorum’ diyor. Biz o kızlarımızı eğitime dahil etmeliyiz. Karma eğitim esastır. Kız okulları kurmak gerekiyorsa kurulur” cevabı vermiştir. Büyük bir akıl tutulmasının dışa vurumu olan bu sözlere karşı, Başöğretmen’in eğitim neferi olan bizlerin bazı önemli hatırlatmalarda bulunması şart olmuştur:


Türkiye, laik bir cumhuriyettir ve burada eğitim, yasalarımızın da altını çizdiği biçimde karma olarak verilir. Atatürk’ün kurduğu Milli Eğitim Bakanlığı’nın baş koltuğunda oturan bir bürokrat, milli eğitimi tarifleyen yasa ve yönetmelikleri çiğnemekle değil koruyup uygulamakla yükümlüdür.


Siyasi iktidarın sıkça başvurduğu bir taktik olan ‘bu yönde talep var’ söylemi, kimseyi inandıramadığı gibi yasaları çiğnemeye de kılıf yapılamaz. Tarikatların gösterdiği tepkiler üzerine ‘halk öyle istiyor’ diye festivalleri yasaklayan, sergileri kapatmaya çalışan iktidar, yarattığı bu suni talepler vasıtasıyla milli eğitimi alaşağı edebileceğini düşünüyorsa bu tarihi bir yanılgıdır. Üstelik bu “talep” mekanizmasının bir sonu ve sınırı da bulunmamaktadır. Yarın öbür gün veli sıfatıyla bir grup tarikat üyesi “matematik dinsizliği artırıyor, müfredattan çıkarılmasını istiyoruz” dediğinde bunu ciddiye almak nasıl mümkün değilse, “talep” var adı altında yasalarla çelişmek de o derece imkansızdır, imkansız olmalıdır. Bunun asla mümkün olmadığını göstermek için Eğitim-İş her zaman hazır bulunacaktır.


Kız çocuklarının eğitimine hayatını vakfeden, “Baba beni okula gönder” kampanyasıyla, kız çocuklarına sunduğu imkanlarla toplumun her kesiminin gönlünde yer eden merhum Türkan Saylan’a ağır bir hastalıkla savaştığı ömrünün son günlerinde bile eziyet eden bir zihniyetin, kız çocuklarının eğitimini ne kadar önemsediği ise ayrı bir tartışmadır.

Kız çocuklarının eğitimi, gerici niyetlere alet edilmeye çalışılmakta, karanlık bir kurnazlık sergilenmektedir. Kız çocuklarının eğitimine gerçekten önem veren bir Milli Eğitim Bakanlığı, hem öğrencilerine hem onların ailelerine cinsiyet eşitliğini anlatır, pozitif ayrımcılık uygulamalarını hayata geçirir, okullaşma oranını yüzde yüz hale getirmeyi ana hedef beller, teşvikler geliştirir, yatırımlar yapar; tarikatlara kulağını dayamaz! Başöğretmen’in eğitim neferlerinin bir araya gelerek oluşturduğu Eğitim-İş olarak Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in açıklamalarını kınıyor ve uyarıyoruz: Laik ve çağdaş eğitimin başlıca koşulu olan karma eğitimi keyfi uygulamalarla kuşatmanıza geçit vermeyeceğiz. Bu karanlık niyete karşı hukuk başta olmak üzere birçok alanda mücadele etmeye, kamuoyunun tüm dikkatini buraya çekmek için tüm gücümüzü seferber etmeye hazırız!"