“Öğrenci evimizde sabahlara kadar ileride gerçekleştirebileceğimiz projelerini konuşurduk. Tabir caizse tam bir Ereğli Milliyetçisiydi. Ben de hayalciydim ama onun aklındakilere yetişemezdim.”

*

Haluk Hançer’in  çok yakın arkadaşı Kutsal Kıvrak ile ilgili düşünceleri Kdz. Ereğli Tarih Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneği’nin Haziran 2022 sayısında şöyle yayımlandı:

Derneğimizin kurucu üyelerinden ve eski başkanlarından Değerli arkadaşımız Kutsal KIVRAK 14.10.2021 tarihinde yaşamını devam ettirdiği Bodrum’da vefat etti. Kdz Ereğli Tarih Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneği olarak acımız büyük. O hep kentimiz için ilkleri düşünmüş ve düşüncelerini hayata geçirmek için Derneğimiz vasıtasıyla büyük çaba göstermiş bir arkadaşımızdı. Kendisini minnet ve rahmetle bir kez daha anarken Kıymetli eşi Emine KIVRAK ve Kızları Betigül ve Beril’e başsağlığı diliyoruz. Mekanın cennet olsun değerli arkadaşımız.

Kutsal Kıvrak’ın ardından Haluk Hançer arkadaşımızın duygu yüklü paylaşımı,

Aynı kasabada doğup, büyüyüp, aynı okullara gidince, insan kendini ortak anılar manzumesinin içerisinde buluverir ve insan bu ortak yaşanmışlığın kaderlerini nasıl etkileyebileceğini asla bilemez. Aslında bunu öğrenmek için bir çaba sarf etmelerine gerek yoktur. Nasıl olsa deneyerek ve yaşayarak gerçeğe ulaşacaklardır. Kasaba insanlarının kaderidir bu. Büyük şehirlere gelecek aramaya gittiklerinde yitip kaybolacaklarını zannederler. Bir tanıdık, bir koruyucu ve arkadaş arayışı içine girerler. Kimi şanslıdır ve kimi de gerçekten kaybolup gider.

Bir bakıma bizim de hikâyemizdir bu. Hani o aynı kasabada doğup, büyüyen, aynı okullara giden, aynı öğretmenlerin hikâyelerini bir çırpıda anlatıveren ve kendini ortak anılar manzumesinin içerisinde buluveren bizlerin. Aynı evlerde kalıp, aynı sofraya oturan, aynı otobüsle Ereğli’ye gelip aynı otobüsle İstanbul’a dönen kasabalı çocuklardık biz. Siyasi tarihimize kara leke olarak geçecek o yılları yaşamıştık, denemiştik işte. Ve fire vermeden, kaybolmadan kasabamıza geri dönmüştük. En önemlisi ortak yaşanmışlıkların kaderlerimizi nasıl etkileyebileceğinin farkına varmıştık. Çok hoşumuza gitmiş olmalı ki aynı yerde çalışma hayatımıza başlamıştık.

Kutsal Kıvrak bu kader ortaklarımızdan biriydi. Siyasi görüşünü hiç merak etmediğim ve öğrenmek için hiç çaba göstermediğim arkadaşımdı. Öğrenci evimizde sabahlara kadar ileride gerçekleştirebileceğimiz projelerini konuşurduk. Tabir caizse tam bir Ereğli Milliyetçisiydi. Ben de hayalciydim ama onun aklındakilere yetişemezdim. Yazıp not alma huyu vardı. Bense hala Teksas, Tommiks okuyordum. Benim de yazmam için ısrar ederdi ama ben hep “Boş ver, önümüzde uzun yıllar var” diye geçiştirirdim. Prensipli bir yaşam tarzı vardı. 1971 yılında askerlerin evimizi basması sırasında bu prensip tutkusu yüzünden ecel terleri dökmemize neden olmuştu. Evdeki kitaplar askerler tarafından toplanırken, Kutsal okumakta olduğu kitabı “Dört sayfa kaldı, bitirmeden veremem” diyerek bırakmak istememişti. Allah’tan askerlerin komutanı Kutsal’ın elinden kitabı alıp kapağına baktıktan sonra geri verdi de derin bir nefes aldık.  

Çalışma hayatımızda da birlikteydik demiştim ama bu sefer farklı bir birliktelik içindeydik. Hep aklımızda olan ama bir türlü hayata geçiremediğimiz bir oluşumun temellerini kazmaya çalışıyorduk. İdealisttik, deneyimliydik ve hepsinden önemlisi kasabamızı seviyorduk. 4000 yıllık bu kültür ve tarih kentinin bize ve bizim gibi düşünenlere ihtiyacı olduğunu içimizde hissediyorduk. Daha fazla beklememize gerek olmadığına karar verdiğimizde de KDz. Ereğli Tarih, Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneğini kurduk. Kıvançlıydık, onurluyduk ve hep ilklere imza attık.

Derneğin kurucu üyelerinden biri olan Kutsal “Sakin güç” deyimine yakışır bir hamleyle bombayı patlatmakta hiç gecikmedi. Derneğin misyonuna çok uygun olan bir konuyu ele alarak Alemdar Destanı’nı kitap haline getirerek derneğimizi onurlandırdı. Küçük, ince bir kitapçıktı ama etkisi devasa oldu. Sonra tekrar bir sessizlik sonrasında “Bizim Eller Ereğli” adlı tiyatro oyunuyla ortaya çıktı. Dekor, şive, otantik ögeleriyle dört dörtlük bir oyundu. Yazdığı oyunun sahnelendiği esnada izlediğim Kutsal’ın o yüz ifadesini hiç unutamam. Çocuğunu ilk okuma bayramında izleyen bir baba gibiydi tıpkı. Onun bu çabası sayesinde tabir caizse dernekçilik yapma hevesimiz daha da katmerlendi diyebilirim. Kutsal prensip insanı olmasının yanında bir de hırsı olmayan bir arkadaşımızdı. Bu nedenle belli bir süre dernek faaliyetlerinden uzak kaldı. Bir araya geldiğimiz de yine de faaliyetlerimiz hakkında bilgi almadan ve bazı fikirlerini söylemekten de geri durmazdı.    

İşte böyle dostlar. Kutsal, Ereğli için güzel şeyler başarmayı amaç edinmiş bizlerin ilk kaybı. Benim için Ereğli’den kayan bir yıldızdı. Ne kadar ayrı kalırsak kalalım buluştuğumuzda yarıda kalmış konuşmamıza devam edecek kadar sırdaşımdı. Nabza göre şerbet vermeyi aklından bile geçirmeyen bir insandı. Kendi yolunu kendi çizen, yapan ve taşlarını kendi döşeyen bir yaşam ustasıydı. Şimdi bedeni yaşamayı seçtiği başka bir vatan köşesinde ama ben onu Çarşı iskelesinden açık denizde yolcularını bekleyen Tırhan Gemisine doğru el sallarken görüyorum nedense. Kendisine rahmet, eşine ve sevgili çocuklarına sabırlar diliyorum. Bu dünyayı bırakıp gidenler unutulurlarsa ölürlermiş. Biz unutmayacağız ve daima hatırlayacağız. Tarih Doğa sana minnettardır. Elveda dostum.