Şemsi Denizer Salonu’nda gerçekleştirilen GMİS Üzülmez Şubesinin genel kuruluna Genel Merkez Yöneticileri, Şubeler Yöneticileri ile delegeler katıldı.

 

Genel Kurulun Divan Kurulu; GMİS Genel Başkan Yardımcısı İsmet Demirhan, GMİS Genel Mali Sekreteri Muharrem Sarıçam, GMİS Merkez Sevisleri Şube Başkanı Satılmış Uludağ, Yıldıray Alan, Erhan Çalık’tan oluştu.

 

Genel Kurulun açış konuşmasını yapan Mevcut Şube Başkanı Kemal Çubukçu, “9. Olağan Genel Kurulumuzun, başta Üzülmez Şubemiz olmak üzere Genel Maden-İş camiamıza, Türk-İş’e, bölgemiz ve ülkemiz demokrasi mücadelesine ışık tutmasını diliyorum. Önümüzde yine zorlu bir süreç var.  Sorunlarımızın üstesinden gelebilmek ve bölgemize ve ülkemize katkı sağlayabilmek için, güçlü bir dayanışma içinde olmak zorundayız” dedi.

 

SAĞDUYU SEÇİMLERİ

 

GMİS Genel Başkanı Ramis Muslu Genel Kurulda yaptığı konuşmada şunları söyledi;

 

“Üzülmez şubemizin 9. Olağan genel kurulunun, Genel Maden İşçileri Sendikamızı, Türk-İş’i, bölgemiz ve ülkemiz demokrasisini ve emek mücadelesini aydınlatmasını diliyorum.

1946 yılından bugüne sendikamıza emeği geçenleri, sendikamızı bugünlere taşıyan tüm yöneticilerimizi, Sevgi ve saygıyla anıyor, ölenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara uzun ömürler diliyorum. Tüm maden şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyorum.

Taban delege seçimlerini Üzülmez’de, Karadon’da, Kozlu’da, Armutçuk’ta,

Amasra’da, Merkez Servislerinde ve MTA’da büyük bir sağduyu içinde, sendikamıza yakışır bir olgunlukla gerçekleştiren tüm maden işçisi ve mta işçisi arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.

Bugün tek kutuplu bir dünya da yaşıyoruz. Sovyetler birliğinin ve Sosyalist bloğun dağılmasından sonra kapitalist ekonomi dünyaya hakim oldu.

Şimdi sermaye sınır tanımıyor. Uluslararası sermaye En karlı alanlara doğru yer değiştiriyor.

Yüksek  karlar için her yol deneniyor. Daha ucuza çalıştırmak, daha fazla kar etmek için uluslararası sermaye ve yerli işbirlikçileri, sendikalara ve örgütlenmelere saldırıyorlar.

Emekçileri bölüp, parçalayarak tek tek kolay lokma haline getirmeye çalışıyorlar.

Bugün bizlere dayatılan bu vahşi kapitalizm süreci ondokuzuncu yüzyıl sonlarında yaşanmıştır. İşçiler, bu saldırılara karşı sendikalarda birleşmiş ve haklarını korumuşlardır.

Bu kıyasıya mücadeleler Sosyal devlet’i yaratmıştır.

Şimdi bu süreç geriye doğru döndürülmeye çalışılıyor.

 

SERMAYE SINIR TANIMIYOR

 

Uluslararası nitelik kazanan sermaye, sosyal devleti ve sendikaları hedef alıyor. Ondokuzuncu yüzyıla geriye dönüşü saklamak için de buna yeni dünya düzeni diyorlar.

Oysa 2007-2008 yıllarında doruğa ulaşan küresel ekonomik kriz, tüm dünyada bir gerçeğin anlaşılmasını sağlamıştır.

Adına küreselleşme, Yeni Dünya Düzeni denen düzenin kapitalizmin ve liberal ekonominin

Hiç de anlatıldığı gibi bir ekonomik sistem yaratmadığı artık ortadadır.

Orta Doğu’da enerji savaşları yaşanırken, bugünlerde Tunus’ta, Mısır’da, Yemen’de domino etkisiyle yayılan halk isyanları, Sosyal devlet politikalarından vazgeçilmesinin yaratacağı sosyal patlamalara örnek teşkil ediyor.

Sosyal devletin vazgeçilemez olduğunu bir kez daha En açık şekilde ortaya koyuyor.

Tüm bu gelişmeler göstermektedir ki yeni ve ulusal zenginliklerimize dayanan ekonomik ve

sosyal politikalar üretilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.

Ülkemizde İş güvencesinden yoksun, örgütsüz, ucuz işgücüyle, taşeronlaşmayla uygulamaya konulan bir çalışma hayatı yaygınlaştırılmaya çalışılıyor.

 

TAŞERONLAŞMANIN ACI TECRÜBESİ

 

Taşeronlaşmanın ne demek olduğunun en acı gerçeğiyle hepimiz karşı karşıya kaldık.

17 mayıs 2010 tarihinde Karadon Müessesesi’nde taşeron şirkette çalışan 30 arkadaşımızı

bir grizu faciasında yitirdik.

Taşeronlaşmanın bu sonuçlara yol açabileceği uyarılarımıza kulaklarını tıkayanlar, eylemlerimizi görmezden gelenler, bu facianın asıl sorumlularıdır.

Bu gerçekleri ve tehlikeleri önceden görenler olarak bu sürecin yol açtığı facia acılarımızı katladı.

Türkiye’nin dört bir yanında maden ocaklarında onlarca arkadaşımızı İş kazalarında yitirdik.

Son olarak ankara’da iki ayrı patlamada ve kahramanmaraş’ta bir açık linyit madeninde

30’u aşkın işçi gözgöre göre can verdi.

Görüldü ki iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmadan, örgütsüz, yeterli eğitim verilmeden, iş güvencesinden yoksun olarak çalışan insanlarımız önlenebilir kazalarda hayatlarını kaybediyorlar. Biz bu iş cinayetlerinin son bulmasını istiyoruz.

Biz, iş sağlığı ve güvenliğinin eksiksiz sağlanması, örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması için yasal düzenlemeler yapılmasını istiyoruz.

Biz, emekçiler olarak, ülkemizin iş kazalarında dünyada 3., avrupa’da 1. Sırada bulunmasını kabul edemiyoruz.

Şimdi Meclis’te görüşülen torba yasa tasarısıyla taşeronlaşma, iş güvencesinden yoksun ucuz işçilik ve esnek çalışma yasal hale getirilmeye, çalışma hayatında ciddi sıkıntılara yol açaçak düzenlemeler hayata geçirilmeye çalışılıyor.

Bu nedenle önümüzdeki süreç çok daha sıkıntılı bir süreç olacaktır.

 

MÜCADELELERLE AYAKTAYIZ

 

Ülke sanayisine can veren; 50-60 bin madenciyle, Kardemir’i, Erdemir’i, Çates’i, ateş tuğlası ile emeğin başkenti olan Zonguldak, şimdi emekli ve işsiz kentine dönüştü.

Bu süreci hep beraber yaşadık. Birlikte büyük mücadeleler verdik. Türkiye’ye ve dünyaya örnek olduk. Bizi yok etmek isteyenlere karşı verdiğimiz büyük mücadeleler sonucunda ayaktayız.

Sıkıntılı geçeceğini bildiğimiz önümüzdeki süreçte, Zonguldak ve bölge ile daha da bütünleşmek ve birlikte hareket yeteneğini kazanmak zorundayız.

Bütün demokratik kitle örgütleri, kurum ve kuruluşlarla ilişkilerimiz var.

Bu ilişkileri düzenli hale getirmek; Bilgi alışverişinin ötesinde, öncelikle memur ve

İşçi sendikaları başta olmak üzere her kesimle birlikte hareket etmek durumundayız.

Genel başkanından, Köydeki gruplu her üyesine kadar kenetlenmiş, kaya gibi sağlam bir Genel Maden-İş Sendikası’nın etrafında; Diğer işçi ve memur sendikaları, emekliler, diğer kitle örgütleri, meslek odaları ve tüm demokrasi güçleri olduğunda gücümüz katlanacaktır.

Zonguldaklı olmanın, Karabük’üyle Bartın’ıyla aynı bölgede yaşamanın görev ve sorumluluğuyla, Zonguldak, bölge ve TTK gerçeğini her şart altında anlatmalıyız.

Toplumsal mücadelelerin başarı şansının örgütlü olmaya bağlı olduğunu, omuz omuza, birlik ve beraberlik içinde mücadeleyle başarıya ulaşılabileceğini asla unutmayınız.

 

TOPLU İŞ SÖZLEŞMES BAŞLIYOR

 

3 Şubat’ta Kamu İşletmeleri İşverenleri Sendikası’na toplu iş sözleşmesi teklifimizi verdik.

10 Şubat tarihinde ise Kamu-İş yetkililerinin sendikamızı ziyaretlerinde toplu iş sözleşmeleri hakkında görüş alışverişinde bulunduk.

2006 ve 2009 yılında Kuruma işbaşı yapan arkadaşlarımızın gruplu çalışma sorunları var.

Ücret farklılıklarından kaynaklanan sıkıntıları var.

Toplu iş sözleşmesinde ilk hedefimiz; 2006 ve 2009 işe girişli arkadaşlarımızın ücretlerini

Diğer işçi arkadaşlarımızla eşit seviyeye getirmektir.

Biz, 24. Dönem toplu iş sözleşmesi’yle bu sorunların çözümü için mücadele edeceğiz.

Bu sorunların giderilmesini, toplu iş sözleşmesi teklifiyle talep ettik.

Dünyanın en zor ve En ağır iş kolunda çalışan Maden işçisi arkadaşlarımızın ücretlerinin iyileştirilmesi için kararlılıkla mücadele vereceğiz.

Birlikte hareket ederek, omuz omuza vererek başarıya ulaşacağız.

 

AZMİMİZİ YOK ETMEYE ÇALIŞANLARA YOK

 

Bugün üzülmez bölgesi ile Şube seçimlerimize başlıyoruz. 7 şubemizin genel kurullarını

26 şubat’ta tamamlayacak ve genel merkez 9. Olağan genel kurulu için tarih belirleyeceğiz.

Genel kurul salonlarında her şeyi tartışacağız. Öncelikle gelecekte neler yapılması gerektiğini belirleyecek ve hep birlikte bir yol haritası çizeceğiz. Bu salonlardan ayrılırken kolkola, omuz omuza, aynı ekmek kavgasının, aynı emek mücadelesinin saflarında yine birlikte yer alacağız.

Birliğimizi ve bütünlüğümüzü bozmak isteyenlere, mücadele azmimizi yok etmeye çalışanlara asla izin vermeyeceğiz.

Maden işçileri ve onların temsilcisi Genel Maden İşçileri Sendikası olarak, tarihimizden ve

üretim kültürümüzden aldığımız güç ve sahip olduğumuz anlayışla herkese, lider ve yön veren örgütlü bir güç olduğumuzu bir kez daha göstereceğiz.

Bu duygu ve düşüncelerle, üzülmez şubemizin

9. Olağan genel kurulu’nun sendikamıza, bölgemize ve ülkemize ışık tutmasını diliyor,

Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum”.

 

SENDİKAMIZ, ÜLKEMİZ SENDİKAL MÜCADELESİNİ AYDINLATTI

 

Genel Kurulda konuşan GMİS Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Osman Tutkun ise şöyle şunları söyledi;

“Delege seçimlerimize büyük bir katılımla güzel bir demokrasi örneği veren tüm işçi arkadaşlarıma, Genel Maden İşçileri Sendikası Teşkilatlandırma Sekreteri olarak Sendikamız adına bir kez daha teşekkür ediyorum.

Demokrasinin olmazsa olmazlarından birisi demokratik kitle örgütleridir. Ve demokratik kitle örgütlerinin en başında da sendikalar gelir.

Sendikamız Genel Maden İşçileri Sendikası, şanlı demokrasi tarihi ile ülkemiz sendikal mücadelenin yolunu aydınlatmıştır. Aydınlatmaya da devam etmektedir.

Bugün burada gerçekleştirdiğimiz kongremizin büyük önemi var. Çünkü sendikamızın ilerideki 4 yılını şekillendirecek, yönetici arkadaşlarımızı belirleyecek şube kongrelerimiz süreci Üzülmez Şube kongremiz ile başlıyor.

Yarın Karadon Şube Kongremizi, 15 Şubat günü Amasra, 17 Şubat günü Armutçuk, 19 Şubat günü Kozlu ve 20 Şubat günü Merkez Şubemizin kongresini yapacağız.

 26 Şubat günü ise Ankara’da MTA Şubemizin kongresini gerçekleştireceğiz.

Şube kongrelerimizde seçilecek Genel Merkez Üst kurul delegelerimiz ile de ileriki günler de Genel Merkez 9. Olağan Genel Kurulumuzu gerçekleştireceğiz.

Bugün de burada Üzülmez Şubemizin geçmiş dönemini değerlendirecek, yeni döneme ilişkin düşüncelerimizi ortaya koyacak ve İşçi arkadaşlarımızın siz delegelere verdiği sorumluluk içinde yeni bir yönetim oluşturacağız.

 

TEK YÜREK, TEK SES

 

Genel Kurul sonunda buradan yine tek yürek, tek ses olarak ayrılıp, omuz omuza mücadelemizi sürdüreceğiz. Kazanan yine maden işçisi olacak.

Emek cephesi mücadelemizde bir tek kişiyi bile dışarıda bırakma lüksümüz yok.

Sendikalar gücünü birlik, beraberlik ve dayanışma ruhundan alırlar.

Sermayenin gücü karşısında emek cephesinin başka güç kaynağı yoktur.

Şubelerimizde, Genel Maden İşçileri Sendikasının bünyesinde ve ülke çapında tüm işçiler ve emekçiler olarak, birlikte mücadele edebildiğimiz oranda, haklarımızı alır ve insanca yaşama olanaklarına kavuşuruz.

 

TORBA YASA, KÖLELİK YASASIDIR

 

Hepiniz TV’lerde izliyor, yazılı basından okuyorsunuz.

Şuan mecliste Torba Yasa adı altında kölelik yasası görüşülüyor.

Ve biz çalışanlar ve onların örgütlü gücü sendikalar olarak birlikte mücadele etmeyi, birlikte dayanışmayı bile gerçekleştiremedik.

Emek cephesini oluşturan bileşenler olarak bir araya gelmeyi başaramadık.

Eğer bizi böler ve parçalarlarsa, biz emekçileri başka gündemler peşinde koşturup bize işçiliğimizi unutturup, bizi birbirimize düşürürlerse, o zaman sendikal alanda başarılı olamaz ve ülke siyasetçilerine de yön veremeyiz.

Tam tersi bir durum olur ve bugün Türkiye’de olduğu gibi siyasetçiler bize yön verir hale gelirler.

Sermaye gücü ile yapılan siyaset ise emekçileri vaatlerle oyalar durur.

 

DAYANIŞMA İÇİNDE OLMAK ZORUNDAYIZ

 

Sorunlarımızın üstesinden gelebilmek ve bölgemize ve ülkemize katkı sağlayabilmemiz için, güçlü bir dayanışma içinde olmak zorundayız.

Demokrasi kültürü ile ülkemize örnek olan maden işçisi;

Delege seçim sürecinde olduğu gibi bu süreci de demokratik bir olgunlukla tamamlayacak ve yeni görev alan arkadaşlarla, güven tazeleyen arkadaşların öncülüğünde mücadelesini sürdürecektir.

Evet önümüzde zor bir dönem var.

Toplu iş sözleşmesinde tek yürek tek ses olma mecburiyetimiz var.

Bu nedenle bu genel kurullarda kazanan ve kaybeden olmayacak.

Sadece görev değişimi olacak ve yeni görev alan arkadaşlar, daha bu salondan çıkmadan herkesi kucaklayacak.

Görev alamayan arkadaşlar da kazandıkları tecrübeleri yeni arkadaşlara aktaracak.

Bugüne kadar böyle oldu, bundan sonra da böyle olacak.

Ve maden işçisinin istediği kadrolarla mücadele devam edecek.

Bu duygularla tekrar sevgi ve saygılarımı sunuyor, Üzülmez Şubemizin 9. Genel Kurulumuzun, tüm maden işçisine, camiamıza ve bölgemize ve hayırlı olmasını diliyorum”.

 

Genel Kurulda daha sonra Üzülmez Şube Yönetimine aday olan isimler konuşmalar yaparak, destek istediler.

Konuşmaların ardından seçimlere geçildi.