Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi ( KOSGEB) Başkan Yardımcısı Metin Şatır, 2009 yılında hizmet sektörünün de dahil olmasıyla KOSGEB'in alanına ve KOBİ tanımına giren şirket sayısının, 300 binden 3.2 milyona çıktığını söyledi. Şatır, bu şirketlerden 600 bininin KOSGEB üyesi olduğunu ve bunlardan da sadece 100 bininin kendilerine sunulan imkânlardan yararlandığını belirtti.
Metin Şatır, Ereğli İşadamları Derneği (ERİD)'nin davetlisi olarak geldiği Ereğli’de işadamlarıyla bir araya geldi.
Ereğlili işadamlarına yönelik bir konferans veren Şatır, KOSGEB’in çalışma alanıyla ilgili bilgiler verdi.
Şatır, amaçlarının, KOBİ diye bilinen ve 250 kişiden az işçi çalıştırıp, 25 milyon liranın altında ciro yapan işletmelerin rekabette daha güçlü olmasını sağlamak olduğunu söyledi.
İşletme sahiplerinin KOSGEB'in KOBİ desteklerinden yararlanmayı bilmediğini kaydeden Şatır, "Burada önemli olan desteklerinin nasıl alındığını, nasıl verildiğini öğrenmek. 2009 öncesinde 22 ana başlık vardı, koşulları sağlayan herkese kredi veriyordu. Bu konfeksiyon tarzı bir desteklemeydi. Şimdi terzi usulüne döndük. Hizmet sektörünün devreye girmesiyle firmaların ihtiyaçlarına uygun projelendirmeye dayalı bir destek modeli ortaya çıkardık. 6 temel program çıkarıldı, komisyonlar uzmanlar çalıştı, piyasanın ihtiyaçları ortaya çıkarıldı. Bu doğrultuda destekler veriliyor.”
KOSGEB olarak sahayla iç içe, sahanın nefesini hisseden, kalbini dinleyen bir iş yapma şekli ve misyonları olduğunu belirten Şatır, ”Yaşadığımız dünyada bazı realiteler var. Bu realiteler ‘bize uymaz’ gibi mazeretleri kabul etmiyor. Dünyada ideolojilerin ekonomisi bitti. İdeolojilerle iş yapmak, bu paralelde ekonomi ve ticaret yapmak imkanı kalmadı. Dünya sıralamaları ekonomik göstergelere, ihracat, enflasyon, GSMH rakamlarına göre yapılıyor. Bireysel anlamda herkesin hayalleri ve hedefleri var ama dünyada ekonomi dediğimiz şey onunla dönmüyor. Bu işin panzehiri ve gereği uluslararasılaşmaktır." diye konuştu.
Dünyanın global bir köyden ibaret olduğunu kaydeden Şatır, şöyle devam etti: "Dünyanın her tarafındaki bilgiye ulaşabiliyorsunuz. Düne kadar ekonomi denilen şey, lokaldi, insanlar üretip yerelde satıyordu. Çoğu zaman alternatifleri yoktu. Bugün öyle değil, tüm dünya parmağınızın ucunda, buradakini beğenmezseniz başka yerdekini alabiliyorsunuz. Bu da rekabeti getiriyor. Ürünlerin dünyada sabit fiyatları var. Borsaları, oturdukları fiyat bantları var. bu fiyatlara göre üretim yapmak zorundasınız. ‘Ben daha pahalı üretiyorum’ diyorsanız üretmeyeceksiniz. Kar marjı anlayışı değişti. 10 liraya ürettiğiniz malı yüzde 20 kar ekleyerek 12 liraya satabiliyordunuz. Bugün deniyor ki dünyada ‘Bu malın fiyatı budur?’ Kar marjınız maliyeti düşürebildiğiniz kadar yükseliyor. Kimsenin sizden satın alma zorunluluğu yok, böyle bir dünyada yaşıyoruz. Türkiye olarak dünyada birçok ülkeye liderlik eder durumdayız, birçok ülkeye de tabi durumdayız. Bir ürün ürettiğinizde hammaddeler konusunda diğerlerine bağımlısınız. Adam patentini almış başka ülke üretemiyor.
Onlara bağımlı durumdayız. Afrika, Ortadoğu, Balkanlar; Kafkasya gibi ülkelerin gözü de Türkiye’nin üzerinde. Kendilerine bir şeyler satmamızı bekliyor."