CHP Zonguldak Milletvekili Ali Koçal, önceki gün TBMM Genel Kurulu'nda, "öğretmen atamalarında ortaya çıkan haksızlık ve usulsüzlüklerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla meclis araştırması açılması" önergesinin gündeme alınmasıyla ilgili olarak partisinin olumlu görüşlerini bildirmek üzere konuşma yaptı.
Koçal'ın konuşması şöyle;

"AKP, 1041 EĞİTİM YÖNETİCİSİNİ
GÖREVDEN UZAKLAŞTIRDI"
"Anayasa'nın 42'nci maddesi ve 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Yasası, eğitimin çağdaş, demokratik, laik Atatürk ilke ve devrimleriyle cumhuriyet esasları çerçevesinde olması gerektiğini hükme bağlamıştır. Yine, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Yasası'nın 43'üncü maddesinde 'Öğretmenlik, devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir' denilmektedir. O nedenle, çocuklarımızı, gençleri yetiştiren öğretmenlerin görevlerini en iyi biçimde yerine getirebilmeleri için sorunlarının tespit edilerek çözüm yollarının araştırılması ve sonuç alınması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Yurdun her köşesinde büyük bir özveriyle çalışan öğretmenlerin yıllardır süren sorunlarına çözüm bulmak kuşkusuz hepimizin görevidir. Çocuklarımızın, gelişmiş dünya çocuklarıyla her alanda yarışabilmesi onların en iyi biçimde yetiştirilmelerine bağlıdır. Bunun yolu, onları yetiştirecek öğretmenlerin sorunlarının çözülmesi ile mümkündür. Kafasında yığınla sorun olan öğretmenin yaptığı işte başarılı olması beklenmemelidir. Öğretmenler için en öncelikli sorun, ekonomik olmakla birlikte, görevde yükselme, atanma ve yer değiştirme konusunda da öğretmenlerimizin önemli sorunları vardır. Bu sorunlar özellikle son yedi yıldır tavan yapmıştır. Bu Hükümet döneminde yasa ve yönetmeliklere, mesleki birikime ve liyakata bakılmaksızın tamamen kadrolaşma amaçlı atamalar yapılmıştır. AKP iktidarı dönemindeki kadrolaşma hiç görülmemiş boyutlara ulaşmıştır. Hepinizin bildiği gibi, AKP iktidara gelir gelmez 1.041 eğitim yöneticisi görevden uzaklaştırılmış ve özellikle de Talim Terbiye Kurulu'ndaki çağdaş, laik, bilimsel eğitimden yana 167 öğretmen bir gece yarısı görevinden uzaklaştırılmıştı. Ayrıca, Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı'na, hatırlayacaksınız, 3 kere atama yapılmış ancak atananlar AKP'nin taşeronluğunu yapmadığı için görevden alınmışlardı."

"DEVLETİN DEĞİL, HÜKÜMETİN
MEMURU YAPILMAK İSTENDİ"
"Yine, kurul üyeleri değiştirilmiş, kitap yazımı ve seçimi komisyonlarında olanlar yandaşlarla değiştirilmişti. Böylece, Milli Eğitim'de kitap seçimi, basımı ve dağıtımı tamamen bir rant kapısı hâline dönüştürülmüştü. Bugün Milli Eğitim Bakanlığı'nın önemli görevlerine AKP yandaşlarının yerleştirilmiş olduğunu, il ve ilçe millî eğitim müdürlükleriyle okul müdürlüklerinin âdeta AKP'nin parti teşkilatlarına dönüştürülmüş olduğunu hep birlikte müşahede etmekteyiz. Eğitimdeki bu kadrolaşma sonucu Millî Eğitim, Atatürk ilke ve devrimleriyle cumhuriyet ve laikliğe karşı olanların kuşatması altına girmiştir. AKP, diğer kurum ve kuruşlarda olduğu gibi Millî Eğitim Bakanlığı'nda da tüm kadroların Hükümet kadrosu olmasını istemektedir. Dolayısıyla Hükümetin memuru değil, devletin memuru gibi görev yapmak isteyenler her türlü baskı, sürgün ve cezaya muhatap olmaktadırlar. İşte bu nedenlerledir ki öğretmenlerimizin atanmalarında ortaya çıkan haksızlık, hukuksuzluk ve usulsüzlüklerin araştırılması ve buna göre önlemler geliştirilmesi için bu önergenin gündeme alınmasını istiyoruz."
"ÖĞRETMENLERİN MORALİNİN
YÜKSEK OLMASI GEREKİYOR"
"İyi insan yetiştirmek için öğretmenlerin moralinin yüksek olması gerekiyor. Okullardaki siyasi baskı ve yıldırmalar, Atatürk ve cumhuriyetimize karşı eylem ve söylemler, öğrencilere dağıtılan kitap ve kaynakların çağdaş olmaması, ders programı ve müfredat programlarının sık sık değiştiriliyor olması, işlenecek ders programı ve konuların özellikle ılımlı İslam devleti anlayışına göre seçilmiş olması, zamansız ve haksız atamalar, ekonomik sorunlar, öğretmenlerin ikinci bir işte çalışma zorunluluğu, eğitime sürekli müdahale edilmesi, çağdaş eğitimin erozyona uğratılıyor olması, öğretmenlerin moralini, motivasyonunu ve performansını düşürmektedir. Millî Eğitim Bakanlığı'nda yapılan uygulamalarda, alınan kararlarda hepimizin gördüğü, gözlemlediği gibi öğretmen örgütlerinin görüş ve düşünceleri hiçbir şekilde dikkate alınmamaktadır. Buna karşın tarikat ve cemaatlerin öngörüleri eksiksiz yerine getirilmekte ve Millî Eğitim Bakanlığı'nda oluşturulan yönetim kadroları F tipi örgütlenmeyi sağlamak için âdeta birbirleriyle yarışmaktadırlar. Bu nedenlerle, herkesin, özellikle de yetkili ve sorumluların kendilerine sorması gerekiyor: Nasıl bir ülke istiyorsunuz? Nasıl bir insan istiyorsunuz? Bunun için nasıl bir eğitim istiyorsunuz? Demokratik, laik, sosyal hukuk devletini benimseyen bağımsız bir ülke mi istiyorsunuz, yoksa yeniliklere kapalı, dış güçlerin yönetiminde bir ülke mi istiyorsunuz? Özgür, bağımsız, düşünebilen, yeniliklere açık insan mı, yoksa bağımsızlığı elinden alınmış, sizlere yani hükümet edenlere biat edecek bir insan modeli mi istiyorsunuz? Eğer içinde bağımsızlık ruhu taşıyabilen, yapıcı, yaratıcı, sorgulayabilen, özgür insanlar yetiştirmek istiyor iseniz eğitim programlarınızı, öğretmenleri ve kaynaklarınızı ona göre hazırlamanız gerekmektedir. Ama ne yazık ki öyle yapılmamaktadır. Peki, ne yapılmaktadır? Millî Eğitim Bakanlığı, özellikle bu iktidar döneminde tüm okul kitaplarını, kaynak kitapları değiştirmiştir biliyorsunuz. Yeni yazdırılan yüzlerce okul kitabının içine bakıldığında, (F) tipi insan yetiştirmek için ne gerekiyorsa onun yapıldığını görüyorsunuz. Bunu yapmaya kimsenin hakkı olmamalıdır."