CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, "İktidarınızca gündemin, 'TSK'nın Sayıştay denetimi içerisine alınması' üzerine kurulması doğru bir anlayış mıdır?'' diye sordu.
Köktürk, TBMM Başkanlığı'na sunduğu soru önergesinde, iktidarın TSK'nın Sayıştay tarafından denetlenmesi için tasarı hazırladığını; buna karşın TOKİ, TRT, TMSF, Spor Toto Genel Müdürlüğü ve Milli Piyango Genel Müdürlüğünün ise Sayıştay denetimi dışına çıkartıldığını savundu.
Hukuk devletinde tüm kurumların gelir ve giderlerinin denetlenebilir olması gerektiğine işaret eden Köktürk, şu soruları yöneltti:
"TSK'nın da Sayıştay tarafından denetlenmesi, 'AKP, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Sayıştay tarafından denetlenmesi için yasa önerisi hazırladı. Sayıştay Yasası'nın tamamen değiştirilmesini öngören öneri, TSK de dahil olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarının hukuki, mali ve performans denetiminin Sayıştay tarafından yapılmasını öngörüyor. AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, TSK'ye alınan silah, el bombası, mermi ve mühimmatın alım ihalesinden nerede kullanıldığı ve nereye gittiğine kadar bütün sürecin Sayıştay'ın denetiminde olacağını söyledi' şeklinde ulusal basında oldukça geniş bir şekilde yer almıştır. Buna karşın; 5018 sayılı yasa daha yürürlüğe girmeden TOKİ, TRT, TMSF, Spor Toto Genel Müdürlüğü, Millî Piyango, Sayıştay denetimi dışına çıkarılmıştır. Hepimizin bildiği gibi 2985 sayılı Kanuna göre; Toplu Konut İdaresi'nin ana gayesi, dar gelirli vatandaşlarımıza sosyal konut inşa etmek, gecekonduyu önleme faaliyetleri yürütmek, toplu konut alanlarına arsa temin etmek, ferdi ve toplu konut kredisi vermek, afet mahallerine konut yapımını organize etmek, iş ve istihdam yaratmak üzere esnaf ve sanatkârlara ait işyerleri ve küçük sanayi teşebbüslerini desteklemektir. Buna karşın, TOKİ'nin özellikle son yasal düzenlemelerle inanılmaz yetkilerle donatılmış imar planı yapma yetkisinin kullanım niteliği ve işlevinin ranta dayalı uygulamalara kapı aralar hale gelmiş, devletin tüm olanaklarını kullanan bu kurumun ihale yapmaksızın verdiği işler her türlü suiistimal ve şaibe iddialarını beraberinde getirmiştir. Örneğin 'Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in kızı İclal Cicioğlu ile damadı Zeynel Anıl Cicioğlu, TOKİ'den ihalesiz bir iş aldı. Yaklaşık 2 milyon liralık iş, taşeron firmaya 300 bin liraya yaptırıldı. 2 milyon liralık işten böylece Çiçek'in damadı ve kızı 1.5 milyon lira kazandı' şeklindeki haberler ulusal basınımıza da yansımıştır. Ayrıca bazı vergi ve harçlardan muaf olması TOKİ'yi serbest piyasa içerisinde haksız rekabet yapan, cirosu çok büyük rakamlara ulaşan ayrıcalıklı bir kuruma dönüştürmüştür. TOKİ'den aslan payını alan firmaların büyük kısmının, AKP iktidarına ideolojik açıdan yakın olan, parti yöneticileriyle değişik derecelerde akrabalık, arkadaşlık ilişkisi bulunan, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON), Türkiye Sanayici ve İşadamı Dernekleri Konfederasyonu (TUKSON) üyesi şirketlerden oluştuğu, konut ihalelerinin yüzde 68'lik kısmının AKP'ye yakınlığı ile bilinen şirketlere aktarıldığı iddiaları oldukça geniş bir şekilde dillendirilmektedir. Yine Anayasa'nın 133'üncü maddesine göre TRT özerk bir kurumdur ve yayınlarının tarafsızlığı esastır. TRT bütçesinin yüzde 80'i halktan yayın bedeli olarak alınan paralardan ve bandrol ücretlerinden oluşmaktadır. Bu nedenle TRT'de olan biten her şey, harcanan her kuruş hakkında kamuoyunun bilgi sahibi olması gerekmektedir. Buna karşılık TRT'deki kadrolaşma iddialarının yanı sıra siyasal iktidara yakın kişi ve kurumları çok büyük bedeller ödenerek program yaptırıldığı söylemleri ulusal basında sıklıkla yer almaktadır. Tarafımızca verilen soru önergelerinde bu kişi ve kurumlara ödenen rakamlara yönelik sorularımız çoğunlukla yanıtsız bırakılmaktadır. TBMM'de yapılan denetim de, detaylı bilgi sağlanamaması nedeniyle tüm yönleriyle ve tam olarak gerçekleştirilememektedir. Bu bilgiler ışığında; Hukuk devletinde tüm kurumların gelir ve giderlerinin denetlenebilir olması doğru bir anlayış olmakla birlikte; TOKİ, TRT, Özelleştirme İdaresi v.b. pek çok kurumun Sayıştay denetimi dışında olmasına rağmen, iktidarınızca, gündemin 'TSK'nın Sayıştay denetimi içerisine alınması' üzerine kurulması doğru bir anlayış mıdır?  Bu anlayış, son günlerde, özellikle, 'Asimetrik ve psikolojik bir saldırıyla karşı karşıya olan TSK'nın yıpratılması mahiyetini taşımamakta mıdır? Faaliyetleri ve harcamaları itibariyle en çok tartışılan, 'Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in kızı İclal Cicioğlu ile damadı Zeynel Anıl Cicioğlu, TOKİ'den ihalesiz bir iş aldı. Yaklaşık 2 milyon liralık iş, taşeron firmaya 300 bin liraya yaptırıldı. 2 milyon liralık işten böylece Çiçek'in damadı ve kızı 1.5 milyon lira kazandı' gibi haberlerle gündeme gelen TOKİ, v.b. kurumları da ivedilikle Sayıştay denetimi altına almayı düşünüyor musunuz?"