CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) önceki günkü oturumunda, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı Yasa Tasarısı'nın 4'üncü maddesine yönelik önerge üzerine bir konuşma yaptı."Bu tasarı, terörü önleme yasa tasarısı değildir. Bu tasarı, tam tersine, AKP'nin sivil vesayetini pekiştirme ve bu ülkenin tüm kurumlarını, bu ülkenin tüm istihbaratını Atlantik ötesinden ülke yönetmeye kalkan bir odağın kontrolüne verme yasa tasarısıdır" diyen Köktürk, şunları söyledi;
"Öncelikle yasa tasarısının geneline baktığımızda; amacının, terörle mücadelede politika ve stratejiler geliştirmek, planlamalar yapmak, istihbaratı toplayıp istihbarat analizlerini gerçekleştirmek, teröre karşı mücadele eden kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlayarak teröre karşı tepki süresini kısaltıp daha etkin bir mücadele gerçekleştirmek olduğunu görüyoruz. Peki, gerçekte amaç bu mu? Yoksa bu amaçlar arkasına saklanan başka hedefler, başka amaçlar mı söz konusu? Bunu doğru saptayabilmek için öncelikle Adalet ve Kalkınma Partisi'nin, yani bu yasa tasarısını Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getiren siyasal iktidarın geçmiş uygulamalarını gözden geçirmek, terör algılamasını değerlendirmek ve özellikle ülkemiz için iki büyük tehdit olan bölücü ve radikal dinci teröre karşı mücadele kararlılığını sorgulamak gerekiyor. Buna çok kısa tarihimizden iki örnek vererek, bu konuya Adalet ve Kalkınma Partisi'nin bakışını netleştirmek mümkün? Bundan kısa bir süre önce hepimiz biliyoruz ki, bölücü terör örgütünün saldırısı sonucunda 7 askerimiz Tokat'ın Reşadiye ilçesinde şehit olmuştu. Bu saldırıdan sonra Sayın Başbakan'ın, Sayın Bülent Arınç'ın, Sayın Hüseyin Çelik'in, Sayın Nihat Ergün'ün gerçek failleri gizleyerek bu olayı bir provokasyon olarak nitelendirip başka siyasi anlayışlar üzerine yıkma çabalarını hepimiz biliyoruz. Bu açıklamalar hâlâ daha belleklerimizde tazeliğini koruyor ve sadece bu değil, devletin kanalıyken AKP'nin siyasi kanalı hâline gelen TRT'de bu olay aynen şu şekilde verilmişti, bunu ibretle okuyorum. 10 Aralık Perşembe günü devletin televizyonu olmaktan çıkarak iktidarın kanalı hâline gelen TRT-1'de bu olay, 'Terör saldırılarına hedef olan Tokat'ın Reşadiye ilçesinin adı Ergenekon soruşturması belgelerinde ilginç bağlantı ve buluşmalarda geçiyor. Tokat'ın Reşadiye ilçesi eski Özel Hareket Dairesi Başkan Vekili'nin memleketi. Bu arada Ergenekon sanığı Albay'ın da Reşadiyeli olması dikkat çekici ayrı bir husus' ifadeleriyle verilmişti."

"PSİKOLOJİK BİR SALDIRININ
HEDEFİ HALİNE GETİRİLİYOR"
"Bu örneklerden de açıkça anlaşılacağı üzere; Bir taraftan ulusal bütünlüğümüze yönelik bölücü terörü görmezden geleceksiniz, gerçek failleri gizli amaçlarınız doğrultusunda saklayarak açıklama ve beyanlarınızla kamuoyunu yanıltacaksınız, teröre karşı canı pahasına mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetleri'ni her gün darbe söylentileriyle asimetrik ve psikolojik bir saldırının hedefi ve zanlısı hâline getireceksiniz, Dubai gibi anlaşmalarla neredeyle Çalık'a tek kalemde verdiğiniz para karşılığı bir hibe yardımı karşılığında uluslararası hukuktan doğan teröre karşı sınır ötesi operasyon yapma hakkınızdan vazgeçeceksiniz, yasa dışılığı -dünkü açıklamalarda da görüldüğü gibi- Habur'daki aleni gösterilerde değil, işini ve ekmeğini korumaya çalışan en demokratik işçi eylemlerinde arayacaksınız, bölücü ve radikal dinci teröre göstermediğiniz şiddeti emekçiler ve 'ABD'ye hayır' pankartı asan lise öğrencileri üzerinde göstereceksiniz ve ondan sonra da böyle bir yasa tasarısını Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu gündemine getirerek, 'Amacımız terörü önlemek' diyeceksiniz ve bunu da ne olduğu belli olmayan, gevşek istihdam ve çalışma yöntemini uygulayarak ve yine yurt dışından, Atlantik ötesindeki süper güçle bağlantılı olması muhtemel yabancı uzmanlar çalıştırarak gerçekleştireceğinizi beyan ve ikrar edeceksiniz."