Stanford Üniversitesi’nde araştırmacılar 139 ülkeyi dikkate alarak, dünyanın 2050 yılında yüzde yüz yenilenebilir enerji kaynaklarıyla idare edebileceği kanaatine vardı. Erdal Musoğlu’nun yazısından okuyoruz, rapor “tüm enerji sektörlerinin elektriğe geçmesini, altyapının yenilenmesini ve enerjinin yalnızca rüzgâr, güneş ve sudan elde edilmesini” öngörüyor.

Çok daha da önemli bir sonuç şu: Böyle bir radikal dönüşüm sonucu kaybedilecek iş yeri sayısı 27,7 milyon, ama kazanılacak iş yeri sayısı ise 52 milyon. Ayrıca bilimsel sav şu:

*küresel ısınmayı 1,5 derece santigrat ile sınırlayacak
*hava kirliliğinden kaynaklanan yılda 4 ila 7 milyon ölümü önleyecek
*enerji fiyatlarını sabitleyecek ve
*önleyeceği karbondioksit salınımlarının sağlığımıza ve çevreye verdiği, yılda 20 trilyon dolara ulaşan dev maliyeti de yok edecek…

 

Kulağa hoş geliyor! Şüphesiz ki bu tür savlar-programlar, gerçekten de tüm ülkelerin katılımı ile mümkün olabilir. 2050 yılı hedefinin önemli bir kısmına erişilmesi bile bir sürü sorunu çözebilir. Ülkelerin Yerküre ve tüm canlılar için böyle bir hedefe kilitlenmesi bile, tüm dünya ve barış için başlı başına büyük bir eşik atlama olur. Meydan okuma, başarıya ve hedefe yaklaştırır. Türkiye’nin bu çerçevede nerede bulunuyor sorusuna da yanıtı orta sayfamızda bulacaksınız.


Yanı başımızdaki büyük uygarlık

Pisagor, hepimizin en azından duyduğu bir isim. Üçgenlerin açıları, kenar uzunlukları ve şekli arasındaki ilişkileri inceleyen matematik dalı trigonometrinin geçmişteki en büyük babası olarak bilinir (Pisagor Teoremi). Pisagor hemen yanı başımızdaki Samos / Sisam adalıdır (adanın diğer bir ünlüsü de felsefeci Epikür).

Yeni ortaya çıktı: Pisagor’dan 1000 yıl, bugünden tam 3700 yıl önce trigonometrinin temelleri bir diğer yanı başımız olan Babil’de atılmış. Yıllar önce bulunan bir Babil tabletinin yeniden incelenmesi bu tarihi gerçeği ortaya çıkardı. Haluk Ertan ve Esra Ertan, bu ilginç keşif öyküsünü yazdılar. Anadolu, hem doğa bilimlerinin vatanı (Milet), hem de iki yanı başı doğa bilimleri ve felsefesinin ateşinin parladığı bir yer. Görevimiz Anadolu’da bilimin ateşini yeniden yakılmasına katkıda bulunmak!

Doğan Kuban hocanın yazı başlığı, “Kapitalizm cehaletle örtüşünce...” Hoca diyor ki “Kapitalist toplumların bu çelişkilerle yaşamaları doğal bir fenomen. Planlama yapan otorite, doğayı korumayı, daha fazla kazanmak amacıyla birleştirirse, bu çelişki koruma amacına aykırı olur. Bunun adı yozlaşmadır...” Bu bağlamda dünyada servet dağılımını inceleyen Bayram Ali Eşiyok’u kaçırmayacaksınız. Mustafa Çetiner, vitaminlerin yararı konusuna yeniden döndü... Düşüncesi şu: Vitamin çılgınlığının temelinde daha sağlıklı olmak değil daha çok para harcatmak...” Nedenini okuyacaksınız.

Tanol Türkoğlu’nun yazısına önemle dikkatinizi çekeriz, "Bizi kör eden gözlükleri çıkaralım. Balta girmemiş, sanal bir vahşi ormandayız. İstisnasız hepimiz çıplak ve savunmasızız... Gerçek-ötesi dünyada yaşayan bireyler olarak bizler demek ki şöyle bir hayatı benimsemiş görünüyoruz…” dedikten sonra, 28 madde sıralıyor ki, bizi aynaya bakar gibi yakalıyor. Müfit Akyos Politik Bilim köşesinde “İleri teknoloji için teknoloji ve yenilik merkezi modeli”ni ele alıyor.

Önemli bir konu Meksika’daki deprem! Erken uyarı sistemi sayesinde binlerce Meksikalı’nın hayatı kurtuldu... İstanbul depremi beklentisi içindeyken, Meksika’daki sistem nasıl işledi, derginizde...

KAYNAK: www.herkesebilimteknoloji.com/gunun-yorumu/hedefiniz-yoksa-yaya-kalirsiniz-dunya-30-yilda-%100-yenilenebilir-enerjiye-odaklanirsa