İşadamı Yusuf Günay, Memur Sen tarafından düzenlenen söyleşide ekonomik krizi ve sendikacılığı değerlendirdi. Krizin bölgede sadece metal sektörüne dayalı gemi inşa sektörünü etkilediğini anlatan Günay, Çin'in tüm dünyayı elma ağacı gibi salladığını söyledi. Memur-Sen Zonguldak Temsilciliği yönetim kurulu üyelerinin aldığı kararla, üyelere yönelik 15 günde bir düzenlenen söyleşilerin konuğu Arı Şirketler Grubu ve Emko Isıtma Sistemleri Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Günay oldu. Günay, ülkede ve bölgede ekonomik krizin bulunmadığını yaşananların ise belirli dönemlerde karşılaşabilinecek bir sıkıntı ya da buhran olduğunu söyledi. Özellikle 'kriz' yerine 'sıkıntı' veya 'buhran' kelimesini kullandığını belirten Günay, şöyle konuştu: "Kriz deniliyor ama kriz yerine sıkıntı, buhran dememiz daha doğru olur. Dünyanın sıkıntı içerisinde olduğu bugünlerde, herkes bir sıkıntının var olduğunu düşünen psikoloji içerisinde veya ruh halinde bulunuyor. Ben kendi adıma söylüyorum, hele ki bizim bölgemizde, hiç böyle bir sıkıntı yok. Bölgemizde yalnız metal sanayine dayalı gemi inşa sektöründeki işçiler, şirketleri tam büyümeden bu sıkıntıya yakalandıkları için işlerinden çıkarılmak zorunda bırakıldılar. İhracatın yapıldığı sektörler dışındaki başka bir sektörde de bir sıkıntı olduğunu kabul etmiyorum. Ufak tefek sıkıntılar vardır ve olacaktır."
Günay, Çin'in ucuz üretim nedeniyle tüm dünyayı tehdit ettiğini ifade etti. Dünya ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'deki firmalarında üretimini Çin'e kaydırdıklarını anlatan Günay, Çin'in yakın gelecekte elma ağacına benzettiği dünyayı sallayacağını söyledi.  Çin'in çok kaliteli ve ucuz üretimle 10 yıl gibi kısa sürede dünya devi firmaları bile yok edebileceği uyarısında bulunan Günay, sözlerine şöyle devam etti: "Son yıllarda ülkemizde çok fazla üretimin olması, ülkemizde de üretim Çin'e kayıyor. Çin gibi ülkelerde, maliye tin çok çok ucuza gelmesi, Batı ülkelerinde işsizliğin artmasına, refah düzeyinin düşmesine neden oldu. Dünyaca ünlü, güçlü ve bilgili firmalar, üretimlerini çok ucuza mal ettikleri için Çin'e doğru kaydırdığı, ülkemiz başta olmak üzere birçok Avrupa ve dünya ülkesinde işsizliğin arttığı, üretimin düştüğü hepimiz için itirafsız kabul edeceğimiz birer gerçektir. Çin'in bazı bölgelerinde çok kalitesiz mallar var ama çoğu bölgesinde dünya standartlarına uygun mal üretiliyor. Kim ne derse desin yaptıkları mallar çok kaliteli. Kötüleri de var ama iyileri de çok. Dünyayı elma ağacına benzetirsek, Çin çok şiddetli bir şekilde bu elma ağacını sallıyor. Bu sallama neticesinde elma ağacında inanın çok az elma kalacak. Bu çok uzun bir zaman almayacak. En uzun olarak 10 yıl düşüne lim. İstenmeyen olaylar, Çin'in başına musallat edilmezse, elma ağacında elma kalmayacak."
TÜRKLER EN GÜVENİLİR MİLLET
Kendi şirketlerinde 85'i üniversite mezunu, 100 kişinin ön lisans mezunu olmak üzere toplam 490 çalışan bulunduğunu belirten Günay, yüzlerce mühendis teknik eleman ve işçinin de iş vermesi konusunda şirketlere müracaat ettiğini söyledi. Dünyanın 56 ülkesini gezdiğini hatırlatan Günay, dünyadaki millet ler arasında en güvenilir ve dürüst ticareti Türk milletinin yaptığını savundu. Türklere dünyanın her tarafında güvenildiğini belirten Günay, şöyle konuştu: "İnanın Türkler kadar dürüst, yalan söylemeyen, ken dine güvenilen başka hiçbir millet görmedim. Tayland, bir tarafta bakıyorsun devasa, çok güzel binaların olduğu, diğer taraftan da nehrin kollarında kazık lar üzerinde tenekeden barakalar olan ve tezatlar do lusu bir ülke. Ama çok büyük ve güzel bir limanı var. Bu Bangkok Limanı'nın şefi de bir Türk. Bangkok Limanı'nda şef olmak, Zonguldak'ta vali olmaktan beş kere daha zordur. Yüzlerce ülkeye mal gidiyor. Afrika ülkelerine giden malların kutularında ise her kabilenin ayrı dillerine göre yazılar yazılıyor. İyi ve başarılı bir milletiz. İçimizde yalan söyleyenlerimiz de var ama dünyadakilere baktığımız zaman çok az olduğuna inanın."

TTK EN DÜRÜST KURUM
Türk firmaların çok kaliteli ve güvenilir ürünlerinin bulunduğunu da anlatan Günay, Zonguldak'ta üretilen bir radyatörü, Baltık denizi yakınlarında bulunan Po-lonya'da görmenin mutluluğunu yaşadığını söyledi. Günay, dünyanın her tarafında bilinen ve tanınan 20 markanın arasında iftihar edilebilecek bir Türk üretiminin bulunmamasına da üzüldüğünü anlattı. Diğer ülkelerdeki kömür madenlerinde çalışan işçilerin, teknik elemanların daha az maaş aldığını da belirten Günay, Zonguldak'taki maden işçileri, teknik eleman ve mühendislerin dünyanın en iyisi olduğunu ifade etti. Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun da ülke genelin deki tüm kurumlardan daha dürüst bir kurum olduğu nu anlatan Günay, sözlerine şöyle devam etti. "Bizim ülkemizde bazı insanlar, üretimi yeterli bulmayarak madendeki çalışanları kötüler. TTK kadar alım ve satımında yasalara bağlı dürüst, başka bir firma ya da kuruluşun olduğuna inanmıyorum. İşimiz icabı, belediyeleri, MTA'yı karayollarını, DDY'yi, hastaneleri iyi biliyoruz. Hiçbir yerde TTK kadar yolsuzluğun olmadığı, başka bir kurum yok. Zonguldak'taki madenciler, teknik elemanlar, Türkiye'nin ve dünyanın en iyilerindendir."

SENDİKACILARA NASİHATLER
Ülkenin yıllardır kötüye doğru gidişatı olduğunu belirten Günay, ülkenin bu kötü durumundan kurtulabilmesinin, sendikacılardan, çalışana kadar ülkenin her ferdinin el ele verip gereken fedakarlığı göstermesine bağlı olduğunu ifade etti. Aksi durumda ülkemizdeki, dünyadaki refah ile güzelliklerin çok sürmeyeceği uyarısında bulunan Günay, sendikacılara şu tavsiyelerde bulundu: "Böyle giderse kendi ülkemizdeki refah ve güzellikler çok sürmeyecek. Herkes yaparım diyerek, boyunu aşan, yapamayacak işlere karışıyor. Herkes kendi işini yapsın. Ülke olarak, el ele vermediğimiz, fedakarlık etmediğimiz müddetçe felakette buluşacağız. Bu bir kehanet ya da müneccimlik değildir. Tamamen hesap yaparak, gidilecek yeri görmektir."
Günay "Şirketlerimize 50 üzerinde mühendis iş için müracaat etmiş. Bunların çoğu, en güzel üniversiteleri, okulları bitirmişler. Üzülüyorum. Bunlar işsizken, biz çalışanlarımıza daha fazla para verelim demeyi uygun bulmuyorum. Biz çalışanlara çok para verelim diye bakmıyor, düşünmüyoruz. Aksine 'daha çok insan çalıştıralım' diye düşünüyoruz. Tabii ki haklarımı-zı da savunacağız. Ama önce işsize iş bulalım. Çalışan insanlarımızla ucuza mal edip, ihraç edeceğiz. Biri çalışıp diğeri bakmayacak. Ondan sonra daha da fazla insan çalıştıracağız. Bir işçi için 304 TL devlete, 700 TL ise işçiye para veriyoruz. Birbirine karıştı rılmamalıdır. Bazı dünya ülkelerindeki sendikalar, şirket ya da kurumla masaya oturduğu zaman?