Atatürkçü Düşünce Derneği  (ADD) Kdz. Ereğli Şube yönetiminden yapılan yazılı açıklamada; Cumhuriyet Öğretmeni, Mustafa Kemal'in askeri, Kubilay'ın şeriatçılar tarafından katledilişinden 82 yıl sonra Türkiye, Kubilay'ı katleden anlayışın yönetiminde kıvranmaktadır denildi.

ADD Şubesinin açıklaması şöyle:

Cumhuriyet tarihinin en önemli irticai hareketlerinden biri olan bu olayın faillerinin bu günkü kuşağı, sadece siyasi erki değil, ekonomi, eğitim, hukuk gibi bir ülkenin varlığının temel unsurlarını elinde tutmaktadırlar. Uğur Mumcu'nun Rabıta'da yazdıkları, iktidardadır ve Tarikat- Siyaset-Ticaret işbirliği bu gün ülkeye egemendir.

Türkiye Cumhuriyeti terörün elinde bunalmış, karanlığın ve parçalanmanın eşiğindeyken, savaş çığlıkları kulakları tırmalarken, iktidar sanmasın ki, yurtseverler olan biteni sessiz sedasız izleyecekler. Bunu 29 Ekim'de Ulus'ta, 10 Kasım'da Anıtkabir'de, 13 Aralık'ta Silivri'de gördüler. Uyuyan dev uyandı. Meydanlarda gördükleri; bir buzdağının görünen kısmı. Bu güne dek Türkiye üzerine oynadıkları oyunda, perde düştü ipleri tutan kuklacı göründü, artık mızrak çuvala sığmıyor.

Bu ülkenin yurtsever insanları, sömürgecilerin boyunduruğu altında yaşamaktansa, Bağımsız olarak yaşamak uğruna her bedeli ödemeye hazırdırlar. Bunun en büyük kanıtı Kubilay'dır, Devrim Şehitlerimizdir, bunun en sıcak kanıtı Silivri'dir, Hasdal'dır. Hiçbir koşulun Aydınlanma mücadelesine yüreklerini koymuş insanları yolundan alıkoyamayacağını herkes bilmelidir.82. yılında Devrim Şehidi Atğm. Kubilay'ı ve arkadaşlarını saygıyla anıyoruz. Aydınlanmanın ışığı üzerlerinden eksik olmasın.

EĞİTİM-İŞ'İN AÇIKLAMASI

Eğitim-İş Sendikası'nın Zonguldak Başkanı Metin Kahveci de yaptığı açıklamada şöyle dedi:

Kubilay gericiliğe karşı verilen savaşın simge ismidir. Kubilay olmak, gericilik karşısında gerekirse başını vermek, ama asla eğilmemektir.
Öğretmen kimliğiyle, Atatürk ilke ve devrimleri ışığında, daha mutlu, daha çağdaş bir dünyanın var olabilmesi için mücadele eden Kubilay, ulusumuzun Cumhuriyet'e sahip çıkma kararlılığının önemli bir sembolü olarak tarihe geçmiştir.
Atatürk'ün önderliğinde kurulan Cumhuriyet, karanlıktan aydınlığa, dogmalardan bilimselliğe ve akılcılığa, bağnazlıktan çağdaşlığa, imparatorluktan ulus devlete ve kulluktan yurttaşlığa geçişin adıdır. Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılarak, kutsal dini duyguların siyasal amaçlarla kötüye kullanılmasının önlenmesi, Cumhuriyet yönetiminin temel yaklaşımlarından birisi olmuştur.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti, bir yandan uygar dünyayla bütünleşme yolunda ilerlerken, öte yandan Cumhuriyet'in dayandığı değerler sistemine yönelen tehditlere, Atatürk devrimlerini içine sindiremeyen çevrelere karşı da kararlı bir savaşım vermek durumundadır.
23 Aralık 1930 günü Menemen'de bir grup gericinin gerçekleştirdiği eylem, Cumhuriyet karşıtlarının çirkin yüzlerini göstermeleri yönünden ibretle hatırlanması gereken bir olaydır. O tarihten günümüze dek ulusumuz onlarca Kemalist yurtsever aydınını karanlık ve hain pusularda şehit vermiştir. Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı, Abdi İpekçi, Turan Dursun gibi nice Atatürk devrimcisinin, Sivas olaylarında da pek çok düşün ve sanat insanının şehit edilmelerinin, birbirinden bağımsız olduğunu düşünmek mümkün değildir.
Bugün de tam bağımsızlığı, ulusal egemenliği, ülkenin bütünlüğünü savunan cumhuriyetçiler her türlü baskı ve sindirmenin hedefidirler.
Eğitim-İş olarak diyoruz ki; her öğretmen bir Kubilay olmalıdır. Bütün eğitim-bilim çalışanları ve halkımız, bağnaz düşüncelerin, kişi, toplum ve devlet yaşamını etkilememesi için duyarlı olmalı, Türkiye Cumhuriyeti'nin hedeflerini gerçekleştirmesi yolunda ilerici atılımları ilk günkü bilinçle sürdürmelidir. Cumhuriyetin kazanımları, Atatürk ilke ve devrimleri için tehdit oluşturan düşünce ve girişimler, Türk ulusunun duyarlılığı ve sağduyusu  sayesinde hiçbir zaman amaçlarına ulaşamayacaktır. Kuşkusuz Türk ulusu büyük Atatürk'ün aydınlattığı yolda ilerleyecek, cumhuriyetimize, ulusal değerlerimize bağlılığını her koşulda gösterecektir.