Karaelmas Gazeteciler Derneği'nin konuğu olan Cumhuriyet Gazetesi Editörü ve gazeteci yazar Aykut Küçükkaya, muhabirlerin yaptıkları haberlerle ilgili vicdan muhasebesi yapmaları gerektiğini belirtti. Abdi İpekçi ve Uğur Mumcu Gazetecilik ödüllerini kazanan Küçükkaya, Zonguldaklı bir maden işçisinin gazeteci oğlu olmaktan mutlu olduğunu söyledi.
Patronaj baskıların editöryal bağımsızlığı tehdit ettiğini belirten Küçükkaya, Zonguldak'ta 70'in üzerinde gazete yayınlanmasının basının gücünü kıracağını söyledi. Gazetecilerin bir araya gelerek güçlü ve etkili gazeteler çıkarması gerektiğini belirten Küçükkaya, muhabirliğin es geçilip gazetelerin köşe yazarları üzerinden yönetilmesinin yanlış olduğunu söyledi.
Gazeteci-Yazar Aykut Küçükkaya Karaelmas Gazeteciler Derneği'nin (KGD) konuğu oldu. Gazetecilerin sorularını değerlendiren Küçükkaya, yaygın medyada görev yapan gazetecilerin Zonguldak ve Zonguldak sorunlarına bakışı ile gazetecilikte yaşanan patronaj baskılar ve editöryal bağımsızlık üzerine görüşlerini paylaştı.
Karaelmas Gazeteciler Dernek Başkanı Atilla Öksüz buluşmanın başında Küçükkaya'yı tanıtarak, "Yaygın basında görev yapan çok sayıda gazeteci dostlarımızdan biri Aykut Küçükkaya, Deniz Feneri davasıyla ilgili tartışmaların henüz başlamadığı günlerde yaptığı haberlerle Abdi İpekçi Gazetecilik ödülü aldı. Geçtiğimiz 23 Ocak'ta ise 'Enerji Dosyası' adlı çalışmasıyla, Uğur Mumcu anısına verilen 'Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü'ne değer görüldü. Uzun yıllardır Cumhuriyet Gazetesi'nde çalışıyor. 4 kitabı var. Zonguldak dışında görev yapan gazeteci dostlarımızla her fırsatta buluşmaya çalışıyoruz. Aykut Küçükkaya bu isimlerden birisi. Derneğimiz üyeleri adına kendisine hoş geldiniz diyorum" dedi.
Aykut Küçükkaya, Zonguldaklı bir maden işçisinin gazeteci oğlu olmaktan çok mutlu olduğunu belirterek ailesinin Devrek'te yaşadığını ve kardeşlerinin de Zonguldak'ta olduğunu söyledi. Gazetecilik geçmişi hakkında kısa bilgiler veren Küçükkaya, iletişim fakültesinin ardından Cumhuriyet'te çalışmaya başladığını ve 17 yıldır aralıksız devam ettiğini ifade etti. Cumhuriyet Gazetesi'nde editör ve muhabir olarak çalıştığını belirten Küçükkaya, biri Deniz Feneri dosyasını içeren 4 kitabında da yolsuzlukları anlattığını belirtti. İstanbul'da görev yapan Zonguldaklı bir gazeteci olarak sık sık Zonguldak'a gelemediğini belirten Küçükkaya, Karaelmas Gazeteciler Derneği'nin çalışmalarını yakından izlediğini ve dernek gazetesine daha önce Zonguldakspor'un durumunu özetleyen bir yazı yazdığını hatırlattı.
YEREL GAZETECİLİK DAHA ZOR
Yaygın basında uzun yıllar görev yapan biri olarak yerel gazeteciliğin çok zor olduğunu belirten Küçükkaya, Zonguldak'ta 70'in üzerinde gazete çıkmasının okura oranla çok fazla olduğunu belirterek gazetecilerin bir araya gelip ortak yayınlar çıkarmaları gerektiğini savundu. Basının güçlü ve etkili olmak zorunda olduğunu belirten Küçükkaya, "İstanbul'daki arkadaşlarımız da bazen bu durumu soruyorlar. Zonguldak'taki yerel basının ne durumda olduğunu soruyorlar. Bizler de anlatıyoruz. Bu kadar çok gazete farklı okur kitleleri bulabiliyor mu? Gördüğümüz kadarıyla gazeteler çok fazla yere ulaşmıyor ve aynı kesimlere gidiyor. Bu durumda bu kadar çok gazete çıkarmak yerine sayıyı azaltıp etkili gazetecilik yapmak basını daha güçlü kılar. Burada da basın örgütlerinin etkili olması gerekir. Taşrada gazetecilik yapmak yaygın basında yapmaktan daha zor. Bizler de yaptığımız haberlerden ötürü tehdit ve benzeri sorunlar yaşıyoruz" dedi.
"GAZETELER KÖŞE YAZARLARI
ÜZERİNDEN YÖNETİLİYOR"
Yaygın basında son dönemde muhabirliğin es geçilip gazetelerin köşe yazarları üzerinde yönetilme sürecinin yaşandığını ifade eden Küçükkaya, bunun medyanın kendi içindeki sorunları daha da içinden çıkılmaz hale getirebileceğini vurguladı. Küçükkaya, "Basın içerisinden bulunduğu durumu çok buluyorum. Bir gazetecilik açısından bir eleştirim var. Gazeteci temel kuralı olan muhabirlik şuanda es geçiliyor. Köşe yazarları üzerinden gazete yönlendiriliyor. Bu konuda gazetecilerin kendi yaptıkları bir hata var. Gazeteciler, gazeteciliğin temel kuralının muhabirlik olduğunu ve bu prensibi herkes algılamalı. Bunu kavramadığımız sürece daha da çok yıpranacağız. Bu açıdan kendi gazetemi de eleştiriyorum. Hiçbir gazete yönetimi haberciliği ikinci plana atamaz. İlk plan haberciliktir ve en çok parayı haberciliğe harlayacaksın. Gazeteler siyasi iktidarla içli dışlı olmamaları gerekiyor. Özellikle gazete patronları gazetecilik dışında hiçbir iş yapmamalı. Bu konuda kararınızı vermediğiniz sürece gazeteciliği ileriki yıllarda çok daha zor bir süreç beklediğini görüyorum. Bu nedenle gazeteciliğin mesleki saygınlığında bir körelme olduğunu hissediyoruz.
Bu özellikle İstanbul'da daha çok hissediliyor. Yanlış sistemler kurarak eskiden saygınlığı olan gazetecilik saygınlığının bittiğini görüyorum" dedi.