Milletin haysiyeti, şerefi, hürriyeti, istiklali gerçekten tehlikeye düşmüştür. Bu felaketten kurtulmak gerekirse, vatanın son ferdine kadar ölmeyi göze almak lazımdır. Padişah olsun, Halife olsun, isim ve unvanı ne olursa olsun hiçbir şahıs ve makamın hikmeti mevcudiyeti kalmamıştır. Yegâne kurtuluş çaresi, halkın doğrudan doğruya egemenliğini eline alması ve iradesini kullanmasıdır. Bizim burada alacağımız karar, Mustafa Kemal’in YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM direktifi ile yakında gerçekleşecek olan ulusal iradenin egemenliği istikametinde ve Mustafa Kemal’in yolunda olacaktır.

18 Haziran tarihi Karadeniz Ereğli’nin en önemli günüdür. 18 Haziran günü 1920’da  düşmanın Ereğli’den kovuluş günüdür. Ereğlilerin 99 yıl önce Kutsal İsyan’larıyla özgürlük mücadelesini kazanırken, kurtuluşunu kazanan ilk ilçe de olmuştur.

Kuvayı Milliye Anadolu’nun işgalden kurtuluş meşalesini yakan Karadeniz Ereğli de, bu yıl da böylesine özel gün, çok sıradan bir tören ile kutlanacak. 18 Haziran günü saat 11.00’de Atatürk Anıtında toplanılacak. Çelenk sunulduktan sonra,  Osmanlı çileği ve spor müsabakaları ödül töreni var. 15 dakika sonra İnönü Parkı’ndaki resim çalıştayında canlı performans izlenecek. Yarım saat sonra da Gazi Alemdar Müze Gemisi’nde kurtuluş gününün önemini anlatan programın icrası gerçekleştirilecek.

Son yıllarda böylesine önemli bir günün her geçen gün daha da sıradanlaştığı süreç içinde, Kdz. Ereğli’de bir çok kurum veya kişi, Alemdar Gemisi olayı ile  Ereğli’nin Kurtuluş Gününü karıştırmaktadır. Oysa 18 Haziran 1920 Kdz. Ereğli’nin Kurtuluş Günü, 27 Ocak 1921 tarihi ise “Alemdar Destanı”nın gerçekleştirilmesidir.

KURTULUŞ MEŞALESİ

Ereğli’de Rüştiye Öğretmeni Nimet Hoca’nın öncülüğünde kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Kurucu Başkanı ise dönemin Belediye Başkanı Akmanoğlu Raşit’tir.

Mondros Silah Bırakışması ve ülkenin işgaliyle yaşanan süreç, 19 Mayıs 1919’da  Samsun’a ayak basan Mustafa Kemal’in "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” sözleriyle aydınlatılmıştır. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının başlattığı bu özgürlük yürüyüşü ile kazanılan Kurtuluş Savaşı’nda Ereğli’de Fransızların işgaline uğradı.

 

Zonguldak’ın işgaliyle Ereğli’de başlayan uyanma ve ayaklanma, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni kurma hazırlıkları, Akmanoğlu Raşit’in evinde bir araya gelenler tarafından  başlatılmıştır. Akmanoğlu Raşit’in evinde buluşan Cöbekoğlu Hakkı, Evvelzaman Hakkı, Hüseyin Ustaoğlu Nazif, Hacı Eyüp, Hacı Eşref, Cıbıroğlu Hacı Musa, Halil Ağa, Sarmısakçıoğlu Nazif, Haliloğlu Ali Rıza, Karamahmutoğlu Mehmet ‘e, Amasya’da Hoca Kamil Efendi’nin Sultan Beyazıt Camisi’nde yaptığı konuşmayı Nimet Hoca okudu:

“Milletin haysiyeti, şerefi, hürriyeti, istiklali gerçekten tehlikeye düşmüştür. Bu felaketten kurtulmak gerekirse, vatanın son ferdine kadar ölmeyi göze almak lazımdır. Padişah olsun, Halife olsun, isim ve unvanı ne olursa olsun hiçbir şahıs ve makamın hikmeti mevcudiyeti kalmamıştır. Yegane kurtuluş çaresi, halkın doğrudan doğruya egemenliğini eline alması ve iradesini kullanmasıdır.

Bizim burada alacağımız karar, Mustafa Kemal’in ‘YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM’ direktifi ile yakında gerçekleşecek olan ulusal iradenin egemenliği istikametinde ve Mustafa Kemal’in yolunda olacaktır.”

Nimet Hoca’nın bu konuşmasının ardından ‘Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulması ve ‘Kutsal Yemin’le bu işe başlamamız gerekir’ görüşünün benimsenmesinin ardından abdestler alınıp, bir masa etrafında toplanılarak Kur’an-ı Kerim ve tabanca üzerine yemin etti kurucular:

YEMİN METNİ: Vatan ve Milletimin kurtuluşu için sonuna kadar çalışacağımıza, başka siyasi düşünce ve emellerin etkisi altında kalmayacağımıza Vallahi Billahi

Kuruluş programı:

1- Ereğli’de Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulduğu Mustafa Kemal Paşa’ya telle bildirilecektir.

2- Ereğli, bir işgal hareketini silahla karşılayacaktır.

3- Bunun için askerlik yapmış ve savaşmış olan gönüllülerden Kuvayı Milliye teşkil edilecektir.

4- Rumların taşkınlıklarına son verilecektir.

5- Ereğli köylüleri bir Cuma günü şehre davet edilerek bir miting yapılacak, memleketin içinde bulunduğu durum onlara da anlatılacaktır.

Karadeniz Ereğli’de Kurtuluş Savaşı mücadelesi örgütlü bir biçimde işte böyle başlarken, Ereğli kıyılarında Fransız savaş gemilerinin sık sık dolaştığı da gözleniyordu. Ellerinde Türk Bayrakları ile Kaptaş’tan, Cuma’dan, Yalı Köylerinden gelen atlı gruplar hep bir ağızdan ‘Dörtyüz aslandan bu vatan kaldı bize yadigar. Terk edersek lanet etmez mi bize Perverdigar.’ marşıyla Ereğli sokaklarını inlettiler.

Alaplı, Gülüç ve Yalı köylüleri de açıldıkları kayıklardan ‘Karadeniz akar gider/etrafını yıkar gider’ marşı uğultular yaratıyordu.

Ereğli uyanıyordu. Ereğli bir bütün olmuş tek yürek ve tek vücut Kuvayı Milliye Ruhuyla Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin öncülüğünde işgale karşı ulusal duruş sergiliyordu.

NİMET HOCA MİLLET PARKI’NDA EREĞLİLERE ŞÖYLE SESLENİYOR:


Sayın dinleyiciler, Çanakkale ve Kafkas Ga­zileri!


Bugün ulusça mübarek vatanımızın parçalanma­sı, namus ve haysiyetimizin ayaklar altına alınması tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktayız. Her karış toprağı şehitler kanı ile yoğrulan kutsal vatanımıza el uzatılıyor. İzmirliler ve Batı Anadolu halkı silahlarıyla dağa çıktılar düşmanı Akdeniz'in çukurlukların­da kahredeceklerdir.


Aziz Hemşerilerim!


Bizler de görkemli tarihimize ve atalarımıza lâ­yık olduğumuzu kanıtlayacağız. Sınav günümüz gel­miştir. Bu uğurda sizlerle birlikte canımı vermekten çekinmeyeceğim.
Hoca çok heyecanlıdır. Tozpembesi yanakların­dan akan gözyaşlarını tutmağa çalışmaktadır.

Genç yavrularım!


Sizleri bugün için yetiştirdik. Düşmana Bedir'in Malazgirt'in, Fetih'in aslanları gibi kurşundan kenet­lenmiş saflarınızla saldıracaksınız. Onları yok ede­ceksiniz. Şehit ve Gazi olacaksınız. Bu ulus, bu vatan, bu tarih, bu şeref size emanet olacaktır.

Gaziler ve Kahramanlar!


Dinimize göre esir bir hükümdara itaat caiz de­ğildir. İtaat eden Peygamberimizin istediği ümmet de­ğildir. Büyük tehlikeyi önlemek Kuvayı Milliye ruhuna sadık kalmakla kabil olacaktır.

Çanakkale ve İzmir-de akan kanlarla, Batı Anadolu'nun tarihi sınırı çizi­liyor. Biz de akıtacağımız kanlarla bu sınırı tamamlayacağız. Karadeniz sahilini kanımızla yalazlayacağız. “Misakımız” bu olacaktır.


Pek yakında bu toprakta yükselen kurtarıcının, Mustafa Kemal'in emrinde 1200 yılından beri uğrunda mücadele ettiğimiz İslam Dininin bugün içimizde ya­nıp tutuşan meşalesi bizi gazamızda kutsal savaşımızda muvaffak ve muzaffer kılacaktır. Çünkü hak uğrunda, vatan uğrunda, din uğrunda, millet uğrun­da savaşıyoruz Cenabı Hak bizimle beraberdir.

FRANSIZ FİLOSU

Ereğli limanına gelen ve Kaymakamlığa gidip Osmanlı Devletine yardımcı olmak (!) için Heraklea Tepesine asker çıkararak korsanlık ve haydutluk ile mücadele edeceklerini söyleyen Fransızlar, Mondros Silah Bırakışması’nın 7. Maddesini uygulayarak maden ocaklarına ve limana egemen olmak istiyorlardı.

Ereğli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ‘Ereğli’de dirlik düzensizlik olmadığını’ ve bu durumun bir işgal olarak kabul edeceklerini amiral gemisine gönderdikleri heyetle bildirirken, konuyu ayrıca Mustafa Kemal’e de telgrafla bildirdiler. Mustafa Kemal’den yanıt gecikmeden geldi. Mustafa Kemal ‘Vatanımızı kurtarmak için yediden yetmişe kadar savaşmak zorundayız. 5000 kişilik yardım kuvveti gönderiyorum’ mesajını gönderdi.

Fransızlar, 8 Haziran 1920 günü; Baba Burnu’na 2 gambot yaklaştırıp 3 makine tüfekli bir piyade bölüğünü karaya çıkararak Keşiftepe ve Kestanelik sırtlarında ve hastane üzerinden kenti işgale başlarken, savaş gemileri de hem limanı hem de Ereğli’ye topa tutmaya başladılar. Askeri güç anlamında üstün olan Fransızların bu işgaline karşı, İzzet Dura yönetimindeki Kuvayı Milliye güçleri geri çekildiler.

Samsun’dan güneş gibi doğan Mustafa Kemal’in gönderdiği Yüzbaşı Cevat Beyin Kuvayı Milliyesi ve Devrek’ten de Muharrem Çetesi Ereğli’ye ulaştığında tüm hazırlıklar tamamlandı. Şimdi saldırı zamanıydı. 18 Haziran 1920 günü Kuvayı Milliye Birliklerinin saldırısı karşısında şaşkına dönen Fransızlar işgal etmek istedikleri Ereğli’den çekilmeye başladılar ve 19 Haziran günü de KENTİ tamamen terk ettiler. Yani, geldikleri gibi onlar da çekip gittiler!

*Kaynakça: Kurtuluş Savaşında Karadeniz Ereğlisi (Tahsin Aygün)

*Eyüp Bektaş

KURTULUŞTA EREĞLİ TÜRKÜSÜ

O gün onlar

Milletin makûs kaderine terk edildiği ortamda

Bir avuç yurtsever gönüllü ve önderdiler

Ereğlili hemşerileri ile birlikte

Çepeçevre baskıya karanlığa ve umutsuzluğa rağmen

Mustafa Kemal’i seçtiler onlar

Kuvayi Milliyeciydiler

Yüzbaşı Celal Dura ve Cevat Rıfat’ın askeri görüşleri

Nimet hocalarının bilimsel birleştiriciliği ile

Birbirleri Hemşerileri ve Paşalarına inanan

Akmanoğlu Raşit, Cöbekoğlu Hakkı, Ustaoğlu Nazif

Hacı Eşref Eyüp, Evel Zaman Hakkı

Karamahmutoğlu Mehmet, Cıbıroğlu Musa, Sarımsakçıoğlu Nazif

Kuvayı Milliyeciydiler

Oysa onlar

Tarihe ve Atalarına borçluydular

Ayazmasında karberusu yakalayan Herkül’e

Dünyanın yuvarladığını buradan

Âleme haykıran Horalides’e

Mim sanatçısı Kiripas’a

Yöremizin taşları ile Rumeli Hisarını yapan

Ve böylece İstanbul’u Fethederek çağ açan Fatih’e

Kalyonlar devşirmiş limanlarına ve kurt denizcilerine

Köylüleri Uzun Mehmet’e borçluydular ve çaresiz

Kuvayı Milliyeciydiler