ORTAK KARAR:
Milletin haysiyeti, şerefi, hürriyeti, istiklali gerçekten tehlikeye düşmüştür. Bu felaketten kurtulmak gerekirse, vatanın son ferdine kadar ölmeyi göze almak lazımdır. Padişah olsun, Halife olsun, isim ve unvanı ne olursa olsun hiçbir şahıs ve makamın hikmeti mevcudiyeti kalmamıştır. Yegâne kurtuluş çaresi, halkın doğrudan doğruya egemenliğini eline alması ve iradesini kullanmasıdır.
Bizim burada alacağımız karar, Mustafa Kemalin YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM direktifi ile yakında gerçekleşecek olan ulusal iradenin egemenliği istikametinde ve Mustafa Kemalin yolunda olacaktır.
VE
YEMİNİ:
Vatan ve Milletimin kurtuluşu için sonuna kadar çalışacağımıza, başka siyasi düşünce ve emellerin etkisi altında kalmayacağımıza Vallahi
Billahi
Her yıl 18 Haziran tarihinde Karadeniz Ereğlinin Kurtuluş Günü kutlanır. 1921 Haziranın da Kuvayı Milliye hareketiyle işgalden kurtulan Anadoludaki ilk ilçe olan Karadeniz Ereğlinin Kurtuluş Günü nedeniyle kent merkezinde ve sadece protokolün katılımıyla tören yapılacak bugün.
Karadeniz Ereğlinin Kurtuluş Günü, aradan geçen 89 yıl sonra 18 Haziran 2010 tarihinde Kurtuluş Günü heyecanından çok uzakta bir çizgide ve sadece resmi tören katılım zorunluluğu çerçevesinde kutlanırken, tarih sayfalarında unutulanlar arasında öne çıkan ise Müdafa-yı Hukuk Cemiyeti oluyor. Ereğlide Rüştiye Öğretmeni Nimet Hocanın öncülüğünde kurulan Müdafa-i Hukuk Cemiyetinin kurucu başkanı ise dönemin belediye başkanı Akmanoğlu Raşit.
Mondros Silah Bırakışması ve Zonguldakın işgaliyle Ereğlide başlayan uyanma ve ayaklanma Mustafa Kemalin 19 Mayıs 1919 parolasıyla başlatılan Müdafa-yı Hukuk Cemiyeti hazırlıkları Akmanoğlu Raşitin evinde bir araya gelen:
Cöbekoğlu Hakkı, Evvelzaman Hakkı, Hüseyin ustaoğlu Nazif, Hacı Eyüp, Hacı Eşref, Cıbıroğlu Hacı Musa, Halil Ağa, Samsısakçıoğlu Nazif, Haliloğlu Ali Rıza, Karamanmutoğlu Mehmet e Amasyada Hoca Kamil Efendinin Sultan Beyazıt Camisinde yaptığı konuşmayı okumaya başlar Nimet Hoca:
Milletin hasyiseti, şerefi, hürriyeti, istiklali gerçekten tehlikeye düşmüştür. Bu felaketten kurtulmak gerekirse, vatanın son ferdine kadar ölmeyi göze almak lazımdır. Padişah olsun, Halife olsun, isim ve ünvanı ne olursa olsun hiçbir şahıs ve makamın hikmeti mevcudiyeti kalmamıştır. Yegane kurtuluş çaresi, halkın doğrudan doğruya egemenliğini eline alması ve iradesini kullanmasıdır.
Bizim burada alacağımız karar, Mustafa Kemalin YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM direktifi ile yakında gerçekleşecek oılan ulusal iradenin egemenliği istikametinde ve Mustafa Kemalin yolunda olacaktır
Nimet Hocanın bu konuşması çok güzel bulunurken, Nimet Hoca devamını sürdürürken Bunun için Müdafa-yı Hukuk Cemiyetinin kurulması ve Kutsal Yeminle bu işe başlamamız gerekir vurgusunun ardından abdestler alınıp, bir masa etrafında toplanılarak Kuran-ı Kerim ve tabanca üzerine yemin etti kurucular:
Yemin metni ise şöyle:
Vatan ve Milletikimin kurtuluşu için sonuna kadar çalışacağımıza, başka siyasi düşünce ve emellerin etkisi altında kalmayacağımıza Vallahi
Billahi
Karadeniz Ereğlide kurulan Müdafayı Hukuk Cemiyetinin kuruluş programı ise şöyle belirlendi:
1- Ereğlide Müdafa-yı Hukuk Cemiyetinin kuruludğu Mustafa Kemal Paşaya telle bildirilecektir.
2- Ereğli, bir işgal hareketini silahla karşılayacaktır.
3- Bunun için askerlik yapmış ve savaşmış olan gönüllülerden Kuvayı Milliye teşkil edilecektir.
4- Rumların taşkınlıklarına son verilecektir.
5- Ereğli köylüleri bir Cuma günü şehre davet edilerek bir miting yapılacak, memleketin içinde bulunduğu durum onlara da anlatılacaktır.
Karadeniz Ereğlide Kurtuluş Savaşı mücadelesi örgütlü bir biçimde işte böyle başlarken, Ereğli kıyılarında Fransız savaş gemilerinin sık sık dolaştığı da gözleniyordu. Ellerinde Türk Bayrakları ile Kaptaştan, Cumadan, Yalı Köylerinden gelen atlı gruplar hep bir ağızdan Dörtyüz aslandan bu vatan kaldı bize yadigar. Terk edersek lanet etmez mi bize Perverdigar. marşıyla Ereğli sokaklarını inlettiler.
Alaplı, Gülüç ve Yalı köylüleri de açıldıkları kayıklardan Karadeniz akar gider/etrafını yıkar gider marşı uğultular yaratıyordu.
Ereğli uyanıyordu. Ereğli bir bütün olmuş tek yürek ve tek vücut Kuvayı Milliye Ruhuyla Müdafa-yı Hukuk Cemiyetinin öncülüğünde işgale karşı ulusal duruş sergiliyordu.
Rüştiye Öğretmeni Nimet Efendi (Nimet Hoca) işte o gün kürsüye çıkarak sesleniyor Pazaryerindeki Millet Bahçesinde Ereğlilere:
- Sayın dinleyiciler, Çanakkale ve Kafkas Gazileri!
Bugün ulusça mübarek vatanımızın parçalanması, namus ve haysiyetimizin ayaklar altına alınması tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktayız. Her karış toprağı şehitler kanı ile yoğrulan kutsal vatanımıza el uzatılıyor. İzmirliler ve Batı Anadolu halkı silahlarıyla dağa çıktılar düşmanı Akdeniz'in çukurluklarında kahredeceklerdir.
Aziz Hemşerilerim!
Bizler de görkemli tarihimize ve atalarımıza layık olduğumuzu kanıtlayacağız. Sınav günümüz gelmiştir. Bu uğurda sizlerle birlikte canımı vermekten çekinmeyeceğim.
- Genç yavrularım!
Sizleri bugün için yetiştirdik. Düşmana Bedir'in Malazgirt'in, Fetih'in aslanları gibi kurşundan kenetlenmiş saflarınızla saldıracaksınız. Onları yok edeceksiniz. Şehit ve Gazi olacaksınız. Bu ulus, bu vatan, bu tarih, bu şeref size emanet olacaktır.
Gaziler ve Kahramanlar!
Dinimize göre esir bir hükümdara itaat caiz değildir. İtaat eden Peygamberimizin istediği ümmet değildir.
Büyük tehlikeyi önlemek Kuvva-i Milliye ruhuna sadık kalmakla kabil olacaktır. Çanakkale ve İzmirde akan kanlarla, Batı Anadolu'nun tarihi sınırı çiziliyor. Biz de akıtacağımız kanlarla bu sınırı tamamlayacağız. Karadeniz sahilini kanımızla yalazlayacağız. Misakımız bu olacaktır.
Pek yakında bu toprakta yükselen kurtarıcının, Mustafa Kemal'in emrinde 1200 yılından beri uğrunda mücadele ettiğimiz İslam Dininin bugün içimizde yanıp tutuşan meşalesi bizi gazamızda kutsal savaşımızda muvaffak ve muzaffer kılacaktır. Çünkü hak uğrunda, vatan uğrunda, din uğrunda, millet uğrunda savaşıyoruz Cenabı Hak bizimle beraberdir.
FRANSIZ FİLOSU
Ereğli limanına gelen ve Kaymakamlığa gidip Osmanlı Devletine yardımcı olmak (!) için Heraklea Tepesine asker çıkararak korsanlık ve haydutluk ile mücadele edeceklerini söyleyen Fransızlar, Mondros Silah Bırakışmasının 7. Maddesini uygulayarak maden ocaklarına ve limana egemen olmak istiyorlar.
Ereğli Müdafa-yı Hukuk Cemiyeti Ereğlide dirlik düzensizlik olmadığını ve bu durumun bir işgal olarak kabul edeceklerini amiral gemisine gönderdikleri heyetle bildirirken, konuyu ayrıca Mustafa Kemale de telgrafla bildirdiler. Mustafa Kemalden yanıt gecikmeden geldi . Mustafa Kemal Vatanımızı kurtarmak için yediden yetmişe kadar savaşmak zorundayız. 5000 kişilik yardım kuvveti gönderiyorum mesajını gönderdi.
Fransızlar, 8 Haziran 1920 günü; Bababurnuna 2 gambot yaklaştırıp 3 makine tüfekli bir piyade bölüğünü karaya çıkararak Keşiftepe ve Kestanelik sırtlarında hastane üzerinden kenti işgale başlarken, savaş gemileri de hem limanı hem de Ereğliye topa tutmaya başladılar. Askeri güç anlamında üstün olan Fransızların bu işgaline karşı İzzet Dura yönetimindeki Kuvayı Milliye güçlerimiz geri çekildiler.
Samsundan güneşg ibi doğan Mustafa Kemalin gönderdiği Yüzbaşı Cevat Beyin Kuvayı Milliyesi ve Devrekten de Muharrem Çetesi Ereğliye ulaştığında tüm hazırlıklar tamamlandı. Şimdi saldırı zamanıydı. 18 Haziran 1020 günü Kuvayı Milliye Birliklerinin saldırısı karşısında şaşkına dönen Fransızlar işgal etmek istedikleri Ereğliden çekilmeye başladılar ve 19 Haziran günü de tamamen terk ettiler.
Kdz. Ereğlinin Kurtuluş Gününün kısa öyküsü bu. Fransızlar 18 Haziran 1920de kovuldukları Ereğliye ikinci kez 9 ay sonra geldiler ve Alemdar olayında Recep Kahyayı şehit verip Kurtuluş Savaşının tek deniz savaşını (9 Şubat 1921) yaşadık Ereğlide.
Tarihsel kimliği ve dokusu ile Cumhuriyet yıllarında sanayileşen Karadeniz Ereğlide bugün kutlama yapılacak. Ancak bu kutlamadan Ereğlide yaşayanların da haberi ne kadar var veya katılırlar tartışılır. Kdz. Ereğlide Ulusal duruş konusunda herg eçen gün dünü arayan bir sürecin ortasında bir kez daha tarihsel kimliğimizi unutmayalım demek istiyoruz.
Evet bugün Karadeniz Ereğlinin Kurtuluş Günü. Bu Kurtuluş Gününün ruhunu bilmeden ve bu gerçeği unutmadan yarınlara ne kadar taşırız veya taşıtırız ki?
Soru burada
*Kaynakça: Kurtuluş Savaşında Karadeniz Ereğlisi (Tahsin Aygün)