Zonguldak Atatürk Anadolu Lisesi, ünlü şair Nazım Hikmet Ran’ın “Kuvayi Milliye Destanı”nı sahneledi. Kurtuluş Savaşı döneminde yaşanan zorlukları koreografilerle bütünleştiren öğrenciler, aynı zamanda görsel olarak perdeye yansıyan fotoğraflarla bütünlük oluşturarak izleyicileri duygulandırdı ve Milli Mücadele yıllarına götürdü. Öğrenciler, sahne performansları ile beğeni toplarken, oyun sonunda dakikalarca ayakta alkışlandı.

 

Zonguldak Atatürk Anadolu Lisesi, ünlü şair Nazım Hikmet Ran’ın “Kuvayi Milliye Destanı”nı sahneledi. Önceki gün Zonguldak Atatürk Kültür Merkezi’nde sahnelenen oyun, saat 14.00’de okul öğrencilerinin, akşam saat 20.00’de de veliler ve öğretmenlerin beğenisine sunuldu. Oyunun akşamki bölümünü; Zonguldak Atatürk Anadolu Lisesi Müdürü Kamuran Kuşhan, Mehmet Çelikel Lisesi Müdürü Hasan Koca, Fener İlkokulu Müdürü Seyfettin Çelik, KESK’e bağlı Eğitim-Sen Zonguldak Şube Başkanı ve Merkez Dumlupınar İlkokulu Müdürü Orhan Yılmaz, Eğitim-Sen Zonguldak Şubesi Yönetim Kurulu üyeleri, öğretmenler ve veliler izledi.
Zonguldak Atatürk Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Gülsema Durmuş’un sahnelediği ve yönettiği dramatizasyonda öğrenciler 1,5 saat kesintisiz sahne performansı sergiledi. Kurtuluş Savaşı döneminde yaşanan zorlukları koreografilerle bütünleştiren öğrenciler, aynı zamanda görsel olarak perdeye yansıyan fotoğraflar ve görüntülerle bütünlük oluşturarak, izleyicileri duygulandırdı ve Milli Mücadele yıllarına götürdü. Öğrenciler, sahne performansları ile beğeni toplarken, oyun sonunda dakikalarca ayakta alkışlandı.
Zonguldak Atatürk Anadolu Lisesi Müdürü Kamuran Kuşhan, oyunun sonunda sahneye çıkarak, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Gülsema Durmuş’a çiçek verdi. Müdür Kuşhan, yaptığı konuşmada, “Nazım Hikmet, 1939-1941 yılları arasında cezaevinden cezaevine gönderilirken, 1915-1922 yılları arasındaki Güneydoğu, Ege ve Karadeniz’deki Efe, Laz, Zeybek, çete, yani Türk halkının Kurtuluş Savaşı mücadelesi kaleme alıp yazdı. Bu eseri bize sunan Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenimiz Gülsema Durmuş’a ve çok değerli öğrencilerimize teşekkür ediyorum” dedi.

 

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Gülsema Durmuş da, “Desteğini esirgemeyen, hep yanımda olduklarını hissettiren tüm idarecilerimize ve öğretmenlerimize, başta kostümlerimizi hazırlayan Mukadder Hanım’a, şarkılarımızın müziklerini yapan Ahmet Özer’e, bana piyanoda eşlik eden, gitarda ve bağlamada Soner ve Erkan kardeşlerim ile çok değerli arkadaşlarıma, yardımlarımı hiç esirgemen Gaye, Tunay, Aysema arkadaşlarıma ve tüm öğretmen arkadaşlarıma, emek veren tüm öğrencilerimize çok teşekkür ediyorum” diye konuştu. Öğrenciler, hep bir ağızdan, “Onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokturlar; korkak, cesur, cahil, hakim ve çocukturlar ve kahreden yaratan ki onlardır, destanımızda yalnız onların maceraları vardır” dizelerini söyleyerek, sahnede aileleriyle mutluluklarını paylaştılar.

 

KUVAYİ MİLLİYE NEDİR?
Kuvayi Milliye, Kurtuluş Savaşı'nda düşmana karşı koyan Türk direniş örgütüne ve güçlerine verilen addır. Ülkenin dört bir yanının Yunan, İngiliz, Fransız, İtalyan birliklerince ele geçirildiği Osmanlı ordusunun silahlarının dağıtıldığı, her şeyin bittiği sanıldığı günlerde ulusun tepkisi olarak doğan bir halk direnişidir.

 

KUVAYİ MİLLİYE DESTANI HAKKINDA
Nazım Hikmet’in Kuvayi Milliye'si, sekiz bölüm halinde düzenlenmiştir. Eserde, Kurtuluş Savaşı'nın tarihsel seyri kronolojik olarak anlatılmıştır. Yapıtın her bir bölümünde Kurtuluş Savaşı'ndan bir kesitle önce tarihsel gerçeklik saptanmış, sonra da bir sembol kahramanın hikayesi tarihsel gerçekliğin içerisine oturtularak anlatılmıştır. 

 

1’İNCİ BAP/YIL 1918-1919, KARAYILAN HİKAYESİ
182 satırdan oluşan bu bölümde; Türkiye'nin 1918-1919 yıllarındaki somut durumu saptanır. Bir yanda düşmanlar ve işbirlikçiler, öte yanda ise “daha fazla köle olmamak ve soyulmamak için” silahlanıp dağa çıkan yoksul halk, savaştan korkan topraksız köylüyü temsil eden karayılan, zorla sürüklendiği savaş meydanında, bir yılanın bile kaçacak deliği kalmadığını görünce yılanla özdeşleşerek, hem ölüm korkusu ile yüzleşir, hem de insan olma bilincini edinir. Bu dönüşüm anı, karayılanın edilgen bir ırgat kimliğinden tarihsel öznel kimliğine geçiş anıdır. Nazım Hikmet, karayılan hikayesi ile 1918-1919 yıllarının Türkiye'sinde savaşa katılmaktan köylüde mücadele bilincini gösterir. 

 

2’NCİ BAP/YIL YİNE 1919, İSTANBUL'UN HALİ, ERZURUM VE SİVAS KONGRELERİ İLE KAMBUR KERİM’İN HİKAYESİ
Bu bölüm 229 satırdan oluşur ve 1919 yılında İstanbul'un durumunu Erzurum ve Sivas kongrelerini kapsayan bir tarihsel kesitin betimlenişi ile açılır. Kambur Kerim'in hikayesi, başkasının çiftliğinde çalışarak büyüyen yoksul bir köylü çocuğunun işgal koşullarında dayısı tarafından zeybeklere teslim edilerek Kuvayi Milliye saflarına katılışını anlatır.

 

3’ÜNCÜ BAP/YIL 1920, ARHAVELİ İSMAİL’İN HİKAYESİ
216 satırdan oluşan “3’üncü Bap”ta anlatıcı, bu kez savaşın bir başka yönüne; 1920 yılında çeteler arası mücadelelere, çete isyanlarına yer verir. Bu resmin içinde, İstanbul limanından Anadolu'ya gizlice kaçak silah taşıyan Laz takaları da vardır. Arhaveli İsmail, Kurtuluş Savaşı’nda önemli rolü olan Karadenizli gemicileri temsil eder.

 

4’ÜNCÜ BAP/ NURETTİN EŞFAK'IN BİR MEKTUBU VE BİR ŞİİRİ
83 satırdan oluşan bu bölümde, savaşın gerisinde öğretmenlik yapan bir aydının eylem anlayışını değiştirerek, savaşa doğrudan katılmaya karar vermesinin gerekçeleri dile getirilir. Bu bölümde yer alan ve Kuvayi Milliye'nin tek “aydın” kişisi, öğretmen Nurettin Eşfak'ın kaleminden çıkmış “Türk Köylüsü” başlıklı şiir, Nazım Hikmet’in köylüye bakışını yansıtması bakımından önemlidir.

 

5’İNCİ BAP/1920'NİN 16 MART’I, MANASTIRLI HAMDİ EFENDİ VE ADİYELİ VELİ OĞLU MEMET’İN HİKAYESİ 
95 satırlık “5’inci Bap”ta, Kurtuluş Savaşı’nda bir dönüm noktası olarak kabul edilen bir gün anlatılır. İstanbul’un resmen işgal edildiği tarih olan 16 Mart 1920.

 

6’NCI BAP/MUHAREBELER, DÜŞMAN ELİNDE KALANLAR VE KARTALLI KAZIM’IN HİKAYESİ
Bu bölümde 1921yılı içinde gerçekleşen “muharebeleri” kapsayan bir tarihsel dilim işlenir (Birinci İnönü, İkinci İnönü, Dumlupınar, Sakarya Savaşları). Nazım Hikmet, bu tarihsel gerçekliğin içerisine bu kez de Kartallı Kazım'ın hikayesini yerleştirir. Köylerde teşkilat kurarak “bizimkileri satan” İngiliz tercümanı vurmakla görevlendirilen Kazım, merkezden aldığı emri yerine getirirken, duyguları ile mantığı arasında bir çatışma yaşar, ama tercihini eylemin mantığından yana kullanır.

 

7’NCİ BAP/1922 AĞUSTOS AYI, KADINLARIMIZ, 6 AĞUSTOS EMRİ VE BİR ALETLE BİR İNSANIN HİKAYESİ

205 satırlık bu bölümde, 1922 yılının Ağustos ayındaki seferberlik hali arka plana alınmıştır. Nazım Hikmet, yapıtının yalnızca bu kısmında kadından söz eder, kadınları soyut bir imge olarak kullanır, adları ve hikayeleri yoktur. Kadınların ve çocukların savaşın ortasına doğru kağnılar ile ilerlemesi giderek şiddetlenen bağımsızlık savaşının kitleselliğini ifade eder. Nazım, “Bir Aletle Bir İnsanın Hikayesi”nde yalnızca insanı değil, “eşya”yı da kişileştirmiştir. Okur, “6 Ağustos Emri”nin içeriğine kalp ağrıları çeken ve “şahsının efkarlı kudretini resmen bilen” yaşlı kamyonetin, “Baba Cafer”in dilinden öğrenir. Nazım Hikmet, İstanbul'un kenar mahallelerinde yetişen bıçkın delikanlı Ahmet'in hayatını ve kişiliğini psikolojik açıdan derinleşmesine işler.

 

8’İNCİ BAP/26 AĞUSTOS GECESİNDE SAATLAR İKİ OTUZDAN BEŞ OTUZA KADAR VE İZMİR RIHTIMINDAN AKDENİZ'E BAKAN NEFER
Bu bölüm, Kocatepe kayalıklarında karanlığı seyreden şeyak kalpaklı nöbetçi simgesiyle açılır. Mustafa Kemal Paşa, onun gözünden anlatılır: “Sarışın bir kurda benziyordu. Ve mavi gözleri çakmaktı.” Bu bölümde yer alan çok sayıda kısa hikaye, artık en ön cephede savaşan askerlerin hikayeleridir. 305 satırlık “Sekizinci Bap”, destanın en uzun kısmı olmasına karşın, tarihsel olarak en kısa zaman dilimini kapsar: “26 Ağustos gecesinde, saatler iki otuzdan beş otuza kadar.”

 

ROL ALAN ÖĞRENCİLER
Solo: Alican Gülay, Beyzanur Bozkurt, Ekin Yılmaz, Elif Gök, Enes Köktürk, Enis Toprak Öztürk, Esra Kargidan, Fazlı Kutluhan Açıkgöz, Hasan Kemik, Mehmethan Barutçu, Meltem Çelik, Nasuh Oğuzhan Şensoy, Oğuzhan Demirci, Onur Yavuzdoğan, Utku Uygar Akbıyık, Yağmur Faiz.
Koro: Aysu Akcin, Berke Uygar Alkan, Ceyda Eser, Doğa Arslanyılmaz, Enes Tabak, Gaye Oğuz, Gizem Güneş, Gökcan Kırca, Gökmen Kılıç, Hasan Hüseyin Semerci, İlayda Derya Güler, İlayda Yavuz, Kaan Zaman, Oğuzhan Albayrak, Öykü Sabah, Seyfullah Zeki An, Umut Başal.
Teknik Ekip: Betül Yılmaz, Burakcem Efe, Faruk Alamehmet, Furkan Arca, Güzin Keskin, Şeref Kutay Yakut.
Yönetmen Asistanı: Şevval Toprak.

(Haber Merkezi)