Kamu kesimi toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine Türk-İş’in aldığı karar gereği Genel Maden İşçileri Sendikası’na üye işçiler dün Karadon, Kozlu, Üzülmez, Amasra, Armutçuk, merkez servisleri ve Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğüne bağlı işyerlerinde 1 saat iş bırakma eylemi gerçekleştirdi.

 

 

“Bu mücadele, ekmek mücadelesidir. Yani, eve giren paranın, sofraya konan yemeğin mücadelesidir. Çocuklarımızı okula gönderebilmenin, hastalarımıza ilaç alabilmenin, ev kirasını ödeyebilmenin, elektrik, su faturalarını ödeyebilmenin mücadelesidir”

 

“Emeğimizin, alınterimizin karşılığını ölçecek bir para yok. Ama bizler, ailemizi geçindirebilecek, maden işçilerine yakışır bir ücret için mücadele ediyoruz. Bizler, işimize, işyerimize, ekmeğimize ve aşımıza sahip çıkıyoruz.  Türkiye’nin içinden geçtiği ekonomik krizin bedelini bizler ödemek istemiyoruz, çünkü sorumlusu biz değiliz”

 

 

 

Türkiye Taşkömürü Kurumu’na bağlı Karadon, Kozlu, Üzülmez, Armutçuk, Amasra Müesseseleri ile Merkez Servislerinde ve Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü’ne (MTA) bağlı işyerlerinde yapılan iş bırakma eyleminde GMİS Genel Merkez Yöneticileri ile Şubeler Başkan ve Yöneticileri bir bildiri okudular.

 

SAHİP ÇIKIYORUZ

“Bizler, dünyanın en zor ve en riskli işini yapan insanlarız. Emeğimizin, alınterimizin karşılığını ölçecek bir para yok. Ama bizler, ailemizi geçindirebilecek, maden işçilerine yakışır bir ücret için mücadele ediyoruz. Bizler, işimize, işyerimize, ekmeğimize ve aşımıza sahip çıkıyoruz” denilen bildiri de “Umarız ki, Hükümet bu uyarıları dikkate alır ve toplu sözleşmelerin masa başında bitirilmesi için üzerine düşeni yapar. Çünkü, bizim amacımız, kavga etmek değildir. Ama herkes iyi bilir ki, maden işçisi davet edildiği bir kavgaya yüreğiyle girer” ifadelerine yer verildi. Bildirinin okunması sırasında madenciler ve MTA çalışanları “Hükümet uyuma, sabrımızı taşırma. Mücadele sürüyor, sürdüreceğiz. Zafer direnen madencinin olacak” sloganları attı. Okunan bildiri şöyle; “Bugün, Türkiye Taşkömürü Kurumu’na bağlı tüm işyerlerimizde, sendikamız adına bilgilendirme toplantıları yapıyoruz. Genel Merkez ve şube yöneticisi arkadaşlarımız tüm işyerlerimize dağıldılar.  Başta Genel Başkanımız olmak üzere, tüm arkadaşlarımızın selamlarını getirdik. Genel Başkanımız, bugün Ankara’da olacak ve Türk-İş Yönetimi ile birlikte gelişmeleri değerlendirecekler.

 

HÜKÜMETİ PROTESTO EDİYORUZ

Türk-İş’in almış olduğu karar gereği, kamu kesimi toplu iş sözleşmeleri görüşmelerinde, Hükümetin uzlaşmaz tutumunu protesto etmek için uyarı eylemleri yapıyoruz. İlk eylemi 2 Temmuz Perşembe günü yaptık. 81 ilimizde, AKP İl Başkanlıkları önünde bildiri okuduk. Zonguldak’ta yaptığımız bildiri okuma eylemi, yoğun katılım nedeniyle mitinge dönüştü ve eylemimiz ulusal basında da yer buldu.  “Hükümet uyuma, sabrımızı taşırma” sloganımız, Ankara’ya ulaştı. Bugün, ülke genelinde eylemlerimizin ikincisini hayata geçiriyoruz. Tüm işyerlerimizde, bir saat süreyle çalışmama hakkımızı kullanıyoruz. Bu mücadele, ekmek mücadelesidir. Yani, eve giren paranın, sofraya konan yemeğin mücadelesidir. Çocuklarımızı okula gönderebilmenin, hastalarımıza ilaç alabilmenin, ev kirasını ödeyebilmenin, elektrik, su faturalarını ödeyebilmenin mücadelesidir.

 

ZAMMI BİLE ÇOK GÖRDÜLER

Elbette, bu saydıklarımız insanın temel ihtiyaçlarıdır. Ama ne yazık ki bugünün Türkiyesinde, temel ihtiyaçlarımızı karşılayabilecek bir gelire sahip olabilmek için mücadele etmek gerekmektedir.

Biz istemez miyiz, Hükümet derdimizden anlasın. Hiç böyle sokaklara dökülmeden hak ettiğimiz zammı bize versin? Ama vermediler. Bize birinci altı ay yüzde 3, ikinci altı ay yüzde 4 zam önerdiler. Sigorta kayıplarımız dururken, vergi kayıplarımız dururken bizden bu oranı kabul etmemizi istediler. Enflasyon oranında zammı bile bize çok gördüler.

 

TELAFİ İSTİYORUZ

Halbuki, biz fazla bir şey istemiyoruz. Sadece hakkımızı istiyoruz. Vergiden, sigortadan, enflasyondan doğan kayıplarımızın telafisini istiyoruz. Yani sadece kaybettiklerimizin telafisini istiyoruz. Başbakan Sakarya’da “Biz verdik vereceğimizi, kabul etmiyorlarsa greve gitsinler” dedi. Grev bizim son silahımız. Biz, bu eylemlerimizi kendimizi daha iyi anlatabilmek için yapıyoruz. Daha dün, Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce kişi iktidar partisine yürüdük. Bugün yüzbinlerce işçi, Türkiye’nin dört bir yanında bir saat çalışmama hakkımızı kullanıyoruz. Yarın Türk-İş Başkanlar Kurulu toplanıyor. Bundan sonra yapacağımız yeni eylemlerimiz bu toplantıda belirlenecek. Bizi, eylemlerimizle anlamazlarsa, eylemlerimizle de sesimizi duymazlarsa, elbetteki davullarla, zurnalarla grevlerimize başlayacağız.

 

TÜRKİYE’NİN GÖZÜ ZONGULDAK’TA,

MADEN İŞÇİSİNDE…

2 Temmuz’da, Zonguldak’tan Ankara’ya ve tüm Türkiye’ye önemli mesajlar verdik. Yaklaşık 3 bin kişinin katıldığı bu uyarımız, Türkiye’de büyük yankı uyandırdı.  Türkiye’nin gözü bugün yine Zonguldak’a ve bizim üzerimize çevrilmiş durumda. Herkes, biz maden işçilerini, Türkiye’nin ve işçi sınıfının hak mücadelesinin öncü gücü olarak görüyor. Bizler, dünyanın en zor ve en riskli işini yapan insanlarız. Emeğimizin, alınterimizin karşılığını ölçecek bir para yok. Ama bizler, ailemizi geçindirebilecek, maden işçilerine yakışır bir ücret için mücadele ediyoruz. Bizler, işimize, işyerimize, ekmeğimize ve aşımıza sahip çıkıyoruz.  Türkiye’nin içinden geçtiği ekonomik krizin bedelini bizler ödemek istemiyoruz, çünkü sorumlusu biz değiliz.  Birlik ve beraberlik içinde, görevimizi, sorumluluklarımızı bilerek, omuz omuza olacağız ve bir bütün olarak, bu mücadelemizi sürdüreceğiz.

 

UMARIZ HÜKÜMET UYARILARI DİKKATE ALIR

Umarız ki, Hükümet bu uyarıları dikkate alır ve toplu sözleşmelerin masa başında bitirilmesi için üzerine düşeni yapar. Çünkü, bizim amacımız, kavga etmek değildir. Ama herkes iyi bilir ki, maden işçisi davet edildiği bir kavgaya yüreğiyle girer. Yolunuz açık olsun”.