Bülent Ecevit Üniversitesi Sosyal Bilimler Öğretmenliği'nden mezun olan ve 2010'da yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavı'ndaki "usulsüzlükler" nedeniyle atanamayanlar haklarını geri istiyor.

 

 

Bülent Ecevit Üniversitesi Sosyal Bilimler Öğretmenliği bölümünden mezun olan ve 2010'da yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavı'ndaki (KPSS) "usulsüzlükler" nedeniyle atanamadığını belirtenlerden Niyazi Doruk, haklarının teslim edilmesini talep ediyor.

Doruk, açıklamasında, 2004'te üniversiteden mezun olduğunu, 2010 KPSS'ye çok iyi hazırlandığını, 1 yıl boyunca dershaneye gittiğini ve sınavdan 77 puan aldığını aktardı.

2010'daki sınavda kopya çekildiğini fark edip bildirdiklerini ancak bir çözüm olmadığını, sonraki her sınavda yine şansını denediğini anlatan Doruk, kopyacılar yüzünden atanamadığını savundu. Doruk, 6 yıldır zaman zaman sözleşmeli öğretmenlik yaptığını ve demir çelik haddehanelerinde çalışarak hayatını sürdürmeye çalıştığını ifade etti.

Her sınavda daha çok net yapmasına rağmen bir türlü beklediği, hesapladığı puanların gelmediğini dile getiren Doruk, şöyle devam etti:

"Bu durum beni ve benim durumumda olanları çok kötü etkiledi. Hakkımız yendi. Ben Cumhurbaşkanımızdan, Başbakanımızdan, Milli Eğitim Bakanımızdan bizim durumumuzda olanlara bir çözüm bulmalarını istiyorum. Devletimizin bize sahip çıkmasını istiyoruz."

"Onların yerlerine bizim atanmamızı istiyoruz"

Kopyacı olmadıklarını ve mağduriyetlerinin giderilmesini beklediklerini belirten Doruk, şunları söyledi:

"Biz şunu da istemiyoruz. 2010 yılında hakkıyla kazanan ve atanan, devleti, vatanı için çalışan arkadaşlarımızın hakkının da gözetilmesini istiyoruz. Bizim yerimize FETÖ mensuplarının getirildiğini biliyoruz. Bunların güzel bir şekilde ayıklanıp, onların yerine bizim atanmamızı istiyoruz."

"Bizim hakkımız da yenmiş durumda"

Devlet büyüklerinin kendilerine sahip çıkacaklarını ümit ettiklerini tekrarlayan Doruk,''Bir darbe girişimi oldu ve devletimiz zor zamanlar geçiriyor. Biz devletimiz için ne yapmamız gerekiyorsa yapmaya hazırız. Ailemiz ve çevremizden bize öğretilen devletimize sahip çıkmaktır. Yemek yedikten sonra bile biz 'Allah'ım devletimize zeval vermesin' diye dua ederiz. Biz bu çerçevede yetiştirilmiş insanlarız. Bu da kanımıza kadar işlemiş. Ne yazık ki dini istismar çerçevesinde devleti ele geçirmek isteyen bazı kesimler bizim hakkımızı da yemiş durumda." diye konuştu.


Anadolu Ajansı