Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Karadon Şubesi 9. Olağan Genel Kurulu, Şemsi Denizer Salonu’nda gerçekleştirildi.

 

Genel Kurulun Divan Kurulu; GMİS Genel Mali Sekreteri Muharrem Sarıçam, GMİS Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Osman Tutkun, GMİS Merkez Sevisleri Şube Başkanı Satılmış Uludağ, Sebahattin Usluer, Hayri Kılıçarslan’dan oluştu.

 

 

TAŞERONLAŞMANIN NE DEMEK OLDUĞUNU BİLENLERDENİZ

 

GMİS Genel Başkanı Ramis Muslu, genel kurulda dünyadaki, bölgedeki ve Türkiye’deki çalışma hayatı, ekonomik, sosyal ve siyasi gelişmeleri anlattığı konuşmasında Torba Yasa’ya da değindi. Torba yasanın birbirinden farklı onlarca düzenleme içerdiğini belirten Muslu, çalışma hayatı açısından da sıkıntı yaratacak yasal düzenlemeler yapıldığını belirtti. Muslu; “Torba yasayla ucuz, işgüvencesinden yoksun, esnek çalışma yasal hale getirilirken taşeronlaşmanın tüm ülkemizde yaygınlaştırılmasına neden olunacak. Bu nedenle önümüzdeki süreç zor bir süreçtir. Eğer işçi sınıfı olarak birlik ve beraberliğimizi sağlayarak mücadele etmezsek önümüzdeki süreçte kıdem tazminatlarını yeniden gündeme getirecekler. Bir süredir kıdem tazminatlarıyla ilgili alt yapı oluşturuluyor. Buna birlikte omuz omuza vererek karşı çıkmak ve haklarımızın gasp edilmesini önlemek zorundayız” dedi.

Muslu’nun konuşmasının bazı bölümleri şöyle;

”Taşeronlaşmanın ne demek olduğunu yaşadığımız acılarla en iyi bilinlerdeniz. 17 Mayıs 2010 tarihinde Karadon’da yaşanan grizu faciasında 30 arkadaşımızı yitirdik. Bunun öncesi var. Organgazi’de, Mustafakemal Paşa’da yaşanan facialar var. Bu kazalar göstermiştir ki ülkemizde taşeronlaşma, işgüvencesinden yoksun, eğitim verilmeden çalıştırma hızla yaygınlaştırılmaktadır. Bu uygulamaların bedeli ülkemiz için ağırdır. Son olarak Ankara Ostim ve İvedik’te, Kahramanmaraş Afşin Elbistan’da yaşanan kazalarda da 30’u aşkın insanımızı yitirdik. Ne yazık ki ülkemiz iş kazalarında dünyada 3., Avrupa’da ise 1. sırada. Artık bu kaderin değişmesini istiyoruz. Bu ancak iş güvenliğinin eksiksiz sağlanması, örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılmasıyla sağlanabilir.

 

İŞ VARSA İŞÇİ VE SENDİKA VAR

 

Türkiye Taşkömürü Kurumu, Zonguldak’ı vareden kuruluştur. Kurum varsa Zonguldak var, Sendika var. İşyeri varsa iş var, iş varsa işçi var, sendika var. Zonguldak ve bölgemiz her kesimiyle kurumun geleceğine sahip çıkmalıdır. Kurumu, bugünlere büyük mücadelelerle getirdik. Bunu bilenler bizi bölmeye çalışıyorlar. Gücümüzü zayıflatarak amaçlarına ulaşmak istiyorlar. Onların bu amaçlara ulaşmasına asla izin vermeyeceğiz.

Türkiye’deki 52 elektrik santrali özelleştirme programına alındı. Bunların içinde ÇATES de var. ÇATES’in bölgeye kuruluş amacı TTK’nın ürettiği düşük kalorili kömürleri değerlendirerek ülkemiz için elektrik enerjisi üretmektir. Özelleştirme programına alınmasına ilk tepkiyi TTK Genel Müdürü verdi. ÇATES’in özelleştirilmesi halinde TTK’nın kapanma noktasına geleceğini ifade etti. Bizler, bu gerçeği hepimiz kararlılıkla dile getirmeli ve özelleştirmelere karşı mücadele etmeliyiz”.

 

Toplu sözleşme görüşmelerinin Mart ayı içinde başlayacağını belirten Muslu, 2006 ve 2009 girişli maden işçilerinin ücret ve daimi çalışamama sorunlarının çözümünü toplu sözleşmede teklif ettiklerini ve bu sorunların çözümü için mücadele edeceklerini söyledi.

 

BİRLİKTE ÇÖZECEĞİZ

 

GMİS Genel Eğitim Sekreteri Eyüp Alabaş, konuşmasında şöyle dedi:

 

“Herşeyden önce, sizleri buraya gönderen ve bu güzel ortamı yaratan, Karadon Müessesesi’nde çalışan maden işçilerine birkez daha teşekkür ediyorum.

Her zaman onların güvenine layık olmaya çalışacak ve sorunların çözümü için her türlü mücadeleyi birlikte vereceğiz.

1946 yılından buyana, sendikamızın çatısı altında mücadele veren, büyüklerimizden devraldığımız tecrübe ışığında,  sorunlarımızı birlikte çözeceğiz. Bugüne kadar sendikamızda yöneticilik yapan tüm büyüklerimizi saygıyla anıyoruz, aramızda olmayanlara Allah’tan rahmet,  yaşayanlara sağlıklı, uzun ömürler diliyoruz.

Sendikamızın Genel Başkanı ve Türk-İş’in Genel Sekreteri iken katledilen, madenciler olarak her zaman kendisiyle gurur duyduğumuz ve mücadele azmini örnek aldığımız büyük sendikacı Şemsi Denizer’i bir kez daha sevgi, saygı ve şükranla anıyoruz.

 

Delege seçim sürecinde, geniş bir ekip kurarak maden işçisi arkadaşlarımıza yaptıklarımızı, yapamadıklarımızı ve

hedeflerimizi anlatıp onların desteğini aldık.  Ve onlar bize bir sorumluluk verdi. Şimdi bu ekip içinden, daha fazla sorumluk taşıyacak arkadaşlarımızı da, şube kongre delegeleri olarak, biz görevlendireceğiz. Onlar da genel merkez genel kuruluna yön verecekler.

Baştan beri ısrarla söylüyorum, Karadon Şubesi’nde görev almak zor bir iştir.

Eğer Karadon’da bir aksama olursa, bu olumsuzluk, Genel Maden İş Sendikamızı doğrudan etkiliyor.

O nedenle, bu işi en iyi şekilde yapabilecek arkadaşlarımızı görevlendirmek zorundayız.

Karadon Şubesi’nin bu genel kurulu, Genel Maden-İş Sendikamıza ve Türk-İş’e yön verecektir. Yani bir anlamda; TTK’nın, Zonguldak’ın ve hatta Türkiye’nin gidişine yön vereceksiniz.

Lütfen yakın geçmişimizi hatırlayınız ve maden işçilerinin, Zonguldak’ın nerelere yön verebildiğini düşününüz. Bizim, birlik ve beraberliğimiz bu nedenle çok önemli. Biz, küçük hesaplar yaparsak başarılı olamayız ve başta maden işçileri olmak üzere herkese kötülük yapmış oluruz.

 

İŞÇİ AÇIKLARINI GİDERMENİN YOLU İŞÇİ ALDIRMAKTIR

 

Bu genel kurul süreci tüm sorunları kökünden çözecektir. Yeni dönemin en önemli sorunu tabii ki işçi açıkları ve üretimin artırılarak kurumun kendi ayakları üzerinde durabilmesidir. İşçi açıklarını gidermenin yolu işçi aldırmaktır. Bunu anlatabilmek ve gerekli ortamı yaratabilmek bizim görevimizdir.

2006 ve 2009 girişli arkadaşlarımızın sorunları da bu sorunun bir parçasıdır. Önceliğimiz, bu arkadaşlarımızı devamlı çalışır duruma getirmektir. Sonra, üretim, hazırlık ve diğer sanatlar için işçi alınmasını talep edeceğiz.

Ve tabii ki ücret farklılıklarının giderilmesi için hep birlikte büyük bir mücadele vermemiz gerekiyor.

Tabanın desteğini almış yeni kadro, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde dimdik ayakta duracak ve bunun mücadelesini verecektir.

 

TABAN SÖZ VE KARAR SAHİBİ OLMALI

 

Sendikacılığın temel prensibi “tabanın söz ve karar sahibi olmasıdır.” Tabanın onay verdiği insanların yönettiği sendikalar her zaman başarılı olmuştur. Çünkü hep birlikte mücadele etmişlerdir. Tabanın desteğini alamayan insanlar şu veya bu şekilde göreve gelirlerse, bırakın eylem yapmayı, mitinglere gidecek insan bile bulamazlar.

 

Biz, tüm havzada, maden işçilerinin ve mta işçilerinin onay verdiği arkadaşlarımızla birlikte sendikamızı yönetmeye talibiz. Bugün burada birkez daha sizlerin desteğini istiyoruz.

Allah izin verirse diğer şubelerimizde genel kurullarını yaptıktan sonra, aynı demokratik olgunlukla genel merkez genel kurulunuzda karşınıza geleceğiz ve hedeflerimizi daha detaylı olarak orada ortaya koyacağız.

Önümüzdeki sürecin zorluklarını biliyoruz. Biz madenciler, daha zor günlerin de üstesinden geldik. Bütün bu sorunları aşabilmenin en öncelikli şartı, birlik ve beraberliktir. Birlik ve beraberlik ise tabanın söz ve karar sahibi olmasıyla sağlanabilir. Genel Maden-İş Sendikası her zaman bu ilkeye sahip çıkmış ve başarılı olmuştur. Yine öyle olacağına hiç kimsenin şüphesi olmasın.

 

Türkiye’de demokrasinin en sağlıklı işlediği alanlardan birisi sendikalardır.

Sendikalar arasında da genel maden işçileri sendikasının  ayrı bir yeri vardır. Biz de herkes rahatça aday olabilir ve kendisini, ekibini anlatabilir.  Son kararı maden işçisi ve onlar adına delegeler verir.

Burada seçim yoktur, görevlendirme vardır. Bu seçimin kazananı kaybedeni olmaz. Seçimlerden sonra herkes birbirini kucaklar ve  herkes yöneticisine sahip çıkarak ona güç verir.”

 

MASAYA YUMRUĞUNU VURAN BİR SENDİKA

 

GMİS Genel Mali Sekreteri Muharrem Sarıçam genel kurulda şunları söyledi;

 

“4 yıldır Sendikamızın Genel Mali Sekreteri olarak görev yapıyorum. 2007’de ekibimizle birlikte Karadon’da sizlerden oy istedik, seçilirsek yapacaklarımızı anlattık.

4 yıl boyunca da elimizden geldiğince sizlerle, sizlerin sorunlarıyla birlikte içiçe olduk.

Sözler verdik. Sendikaya bakış açısını, sendikacıya bakış açısını değiştireceğimizi söyledik. Çünkü sendikamız ile taban arasında bir kopukluk vardı. Karadon bacaağzındaki konuşmalarımızda bunları söyledik.

Belki eksikliklerimiz oldu ama ben ve arkadaşlarım adına inanıyorum ki sendikaya ve sendikacıya bakış açısını değiştirdik.

 

MADENCİNİN YÖNETTİĞİ SENDİKA

 

2011’de seçim kararlarımızı aldıktan sonra 10-15 gün sizlerin içinde olduk. Biz bu 4 yılımızı dolu dolu yaşadık. Madden, manen yıpranmış bir sendika devraldık. 4 yıllık süre içinde mali konularla ilgili olsun, tabanla kopmuş sendikayı daha iyi, daha seviyesi yüksek yere ulaştırmaya çalıştık.

Sıkıntılarımız sadece sendikal değil aynı zamanda Türkiye’de yaşanan olumsuzlar var. Bize de yansıyor.

Sürekli yasalar çıkıyor. Hükümetler kendilerine göre düzenlemeler yapıyor. Bunların içinde kimse kalkıp da benim madencimin ücretleri az diyen yok.

Seçimlerimizi birlik beraberlik içinde tamamlayacağız. Önümüzde bir süreç var. Diğer şubeler de oluşacak ve genel merkez  yönetimini oluşturacağız.

Önümüzdeki hedefimiz, zor bir süreçte büyük olacaktır. Ücret farklılıkları sorununun muhakkak çözülmesi lazım. Sendika, Zonguldakla halkla bütünleşmelidir. Bu birlik ve beraberliği sağlayamazsak güç kaybediriz.

Geçmişimize bakacak dersler çıkaracağız. Sendikamızı daha güçlü, bir yerlerden değil madencinin yönettiği bir sendika haline getireceğiz.

Artık yumruğunu masaya vuran bir sendika mücadelesinin içindeyiz”