Zonguldakta düzenlenen tarihi toplantıda medya ve kültür konuları akademik düzeyde tartışmaya açılırken, merkez ve ilçe basını toplantıya beklenen ilgiyi göstermedi.
Yerel basının gerekliği üzerindeki tartışmaların sekiz gazeteci önünde yapılması da dikkat çekerken, yerel basının güçlenmesi konusunda haksız rekabetin önlenmesi için Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin öncülüğünde harekete geçilmesi de istendi.
Kültür Araştırmaları Derneği (KAD), Zonguldak Karaelmas Üniversitesi (ZKÜ), Karaelmas Gazeteciler Derneğinin (KGD) birlikte düzenlediği Beşinci Kültür Araştırmaları Sempozyumu; Karaelmas 2009: Medya ve Kültür, ZKÜ Tıp Fakültesi salonlarında dün başladı. 1-2-3 Temmuz tarihleri arasındaki sempozyumun açılış törenine; Vali Vekili Cemalettin Özdemir, Zonguldak Belediye Başkanı İsmail Eşref, ZKÜ Rektörü Prof.Dr. Bektaş Açıkgöz, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, Başkan Yardımcısı Turgay Olcayto, İletişim Araştırmaları Derneği (İLAD) Başkanı Yazar-Araştırmacı Hıfzı Topuz, KAD Başkanı Gönül Pultar, Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erman Yerdelen, KGD Başkanı Atilla Öksüz, bildiri sunan yerli ve yabancı uzmanlar ile davetliler katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşının ardından KAD Başkanı Gönül Pultar açılış konuşmasını yaptı. Pultar, derneğin çalışmaları hakkında katılımcıları bilgilendirdi.
Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erman Yerdelen de, Zonguldakta doğduğunu ve babasının maden mühendisi olduğunu belirterek, Zonguldakın Türk insanının gönlünde ayrı bir yeri var. Türkiyede aydınlık ve ısı veren tek yer vardı, o da Zonguldaktı. Zonguldaktan çıkan taşkömürü, ışığa ve ısıya dönüştü. Semineri düzenleyenlere ve beni davet edenlere teşekkür ediyorum dedi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, sunulacak bildirilerin pek çok bilinmeyeni ortaya çıkaracağını belirterek, şöyle konuştu;
Ülkemizin çeşitli üniversitelerinden gelen bilim insanları ile değerli meslektaşlarımın medya ve kültür üzerine verecekleri bilgilerin pek çok bilinmeyeni ortaya koyacak, kimi kalıplaşmış savları değiştirecek nitelikte olduğunu hazırlık çalışmaları ortaya koyuyor. Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin savunduğu görüşlerden biri de, gazetecilik mesleğinin yaşadığı sorunların yerelden başlayarak çözümlenebileceğidir. Bu görüşün yaşama geçirilmesini de yerel medya meslek içi eğitim seminerleri düzenleyerek sağlamaya çalışıyor. Seminer sayısının 52ye yükselmesi ve 6 bin 500 dolayında katılımcı belgesi verilmesi de, bize göre bu görüşün doğruluğunun göstergesini oluşturuyor. Demokratik yaşamın olmazsa olmazlarından biri medyadır. Ancak çok sesliliğin var olmadığı bir ortamda demokrasinin varlığından söz etmek de olanaksızdır. Aynı yaklaşımı kültür için de dile getirebiliriz. Önemli olan kavga etmeden, şiddete başvurmadan bir tartışma ortamının yaratılmasıdır. Bu sempozyum, çok çeşitli konuların ele alınarak irdelenmesini sağlaması açısından ayrıca önem taşıyor. Büyük Atatürkün Basın özgürlüğünden doğan sakıncaların giderilmesinin tek yolu yine basın özgürlüğüdür cümlesiyle bugünkü dile aktarabileceğimiz açıklamasının üzerinden yaklaşık 85 yıl geçmiş bulunuyor. İfade özgürlüğünün ve halkın bilgilenme hakkının önüne dikilen engellerin kaldırılması için verilen savaşım sırasında hala daha bu sözleri anımsatmak zorunluluğuna duymamız düşündürücü olduğu kadar da üzücüdür. Gazetecilik dünyanın neresinde yapılırsa yapılsın, aynı meslek kurallarının geçerli olmasını zorunlu kılar. Bu nedenle yerel yayın organları vardır, ama yerel gazeteci yoktur. Yerel kültürleri de dünyaya duyurma görevi yerelde görev yapan gazetecilere düşüyor. Bu sempozyum, bu yöndeki örnekleri de topluca ele alma olanağını yaratması açısından ayrıca önem taşıyor. Medyanın sorunlarının çözümü konusunda da görüşlerin üretileceği sempozyumun başarılı geçmesini diliyorum.
ZKÜ Rektörü Prof.Dr.Bektaş Açıkgöz, Zonguldak ve ZKÜ hakkında ayrıntılı bilgiler verdi. Taşkömürünün bulunuşu ve işletilmesini kısaca anlatan Açıkgöz, Taşkömürü, Zonguldak kültürünün oluşmasında bir etken. Zonguldak, cumhuriyetle varolmuş bir kent. Madencilerin güvence altına alınması Kurtuluş Savaşının başlangıcında gerçekleşiyor. Türkiyenin ilk sosyal güvenlik kurumu Amele Birliği kuruluyor. Cumhuriyetin ilanından sonra da kurulan ilk kent Zonguldak oluyor. TTK, ÇATES, Kardemir, Erdemir gibi sanayi kuruluşları kültürün oluşumunda bir etken. İlk Zonguldak Milletvekili Tunalı Hilmi Bey, madende çalışan insanların askerlikten muaf tutulması için Meclise önerge vermiş. Bu nedenle de Zonguldaka ülkenin her yerinden göç başlamış. Üniversitemizdeki öğrenci sayımızın yeni dönemde 18 bin olmasını bekliyoruz dedi.
Zonguldak Belediye Başkanı İsmail Eşref ise, ZKÜnün ve taşkömürünün önemine değindi. Zonguldakın 1985 yılından itibaren geriye gittiğini öne süren Eşref, Zonguldak coğrafi anlamda dar bir kent. Bu nedenle sanayi gelişemiyor. Bu nedenle üniversitemizi geliştirmek zorundayız. Kömürün alternatifi, eğitim kurumu Zonguldak Karaelmas Üniversitesidir diye konuştu.
Zonguldak Vali Vekili Cemalettin Özdemir de, Vali Erdal Atanın çok gelmek istemesine rağmen katılamadığını belirterek, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi ile Zonguldak Belediyesini göreve davet ediyorum. Zonguldaklılık ve hemşehrilik kültürünü oluştursunlar. Cumhuriyetin ilk ili olan Zonguldak, cumhuriyet felsefesini yansıtıyor. Zonguldak da bu iradeyi mahcup etmemiştir dedi.
Türkiyede iletişim eğitimi ve iletişim araştırmaları alanlarında öne çıkan bir isim olan, İletişim Araştırmaları Derneği (İLAD) Başkanı Yazar-Araştırmacı Hıfzı Topuz, Oturum Başkanlığını Galatasaray Üniversitesi Öğretim Görevlisi Özden Çankayanın yaptığı ilk genel oturumda Medya ve Siyaset Kültürü ilişkisini ele aldı.
İnternetin basına büyük bir darbe vurduğunun altını çizen Topuz, şöyle konuştu;
İnternet ağı geliştikçe basının geliri düştü, önemi azaldı, kadrolar daraldı. 2008 yılında ABDde 15 bin gazeteci işten atıldı. Tirajlar azaldı. ABDde 65 milyon olan tiraj 45 milyona düştü. Gazete sayfaları azaldı. Spor ve magazine ağırlık verildi. Öğretici, kültür ve politik yazılar azaldı. Ekonomik gücü azaldıkça, siyasiler üzerinde baskı unsuru zayıfladı. Medya, dördüncü güç olma özelliğini yitiriyor.
İkinci genel oturumda, Bilgi Üniversitesinden belgeselci Ethem Özgüven ve Viyana Üniversitesinden Petra Holzer Özgüven, Kontra adı verdikleri sosyal spotlardan örnekler vererek ve üzerinde çalıştıkları Görünmeyenler-Mülteciler ile ilgili yaptıkları işleri anlattılar.
Soru-cevapların ardından oturumlara devam edildi.
Açılış konuşmalarının ardından var olan basın mensupları da sempozyumdan ayrılınca daha sonraki etkinlikler çoğunluğunu ajans muhabirlerinin oluşturduğu 7-8 gazeteci ile izlendi.
YEREL BASIN
Sempozyumun öğleden sonraki bölümünde ise Yerel basın tartışıldı. TGC Başkanı Orhan Erinç, Milliyet Gazetesi Yazarı ve Zonguldaklı Fikret Bila, NTVden Erman Yardelenin katıldığı oturumu KGD Başkanı Atilla Öksüz yönetti. Yardelen de ülkedeki tv ve radyo sayısının çokluğuna dikkat çekti. Yardelen yerel basının çalışma zorluklarına dikkat çekerken ayrıca yerel medyanın haksız ve yanlı biçimde kişileri toplumun gözünden de düşürebileceğini ve bu durumda kalanların da büyük çöküntü yaşadığını söyledi.
Daha sonra konuşan Fikret Bila da, Amerikadaki yerel basının güçlü olduğunu, Türkiyede de yerel basının etkisinin olmadığını, Ankarada yerel basının varlığını bilmediklerini ifade ederek yerel basının ancak o bölge milletvekilleri aracılığı ile sesini Ankarada duyurabileceğini söyledi. TGC Başkanı Orhan Erinç, yerel basına girişi beş ana başlıkta topladı. Birincisi aileden basının içinde olanlar,. İkincisi söyleyecek bir şeyi olanlar, üçüncüsü matbaası olanlar, dördüncüsü ilçe protokoluna girmek isteyenler ve beşincisi de yayın organını bireysel siyasi çıkar ve beklentisi için kullanmak isteyenler şeklinde değerlendirdi. Erinç, yerel basının güçlenmesi için Konyada yapılan bir işbirliğinin ise kısa zaman içinde farklı düşünceler nedeniyle bozulduğunu da söyledi.
Soru-Cevap bölümünde ise gazetemiz köşe yazarlarından Eyüp Bektaş da söz alarak, yerel basının güçlenememesinin en önemli sebebinin ise haksız rekabetle mücadele içinde olmasına bağladı. Bektaş, aylık gideri 10 bin TLnin üzerinde olan ve gazeteciliği gazeteci gibi yapmak isteyenler ile aylık gideri 200 TL olan bir yayın organı nasıl rekabet etsin? SSKsı olmayan, vergi ödemeyen, belediye ve çalışma müdürlüklerinde kayıtları bulunmayan adı gazete olan yayın organları haksız rekabet yaratıyor. Türkiyede bir rekabet kurulu diye organ var. Ben Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinçten rica ediyorum. Rekabet Kuruluna başvurarak kendisinin de çok yakın bildiği haksız rekabeti önlenmesine katkı versinler dedi.