MERKEZ KONGRESİ SONA ERDİ

GMİS Merkez Servisleri Şubesi’nin 9. olağan genel kurulu gerçekleştirildi. GMİS Genel Başkanı Ramis Muslu, “Biz, emekçiler olarak, ülkemizin iş kazalarında dünyada 3, Avrupa’da 1. sırada bulunmasını kabul edemiyoruz. Torba yasayla; taşeronlaşma, iş güvencesinden yoksun ucuz işçilik yasal hale getirilmeye, çalışma hayatında ciddi sıkıntılara yol açacak düzenlemeler hayata geçirilmeye çalışılıyor” dedi.

Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Merkez Servisleri Şubesi 9. Olağan Genel Kurulu GMİS Şemsi Denizer Salonu’nda gerçekleştirildi. Genel Kurula, Saadet Partisi Merkez İlçe Başkanı Yusuf Çetin ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Tez Koop İş Sendikası Şube Başkanı Sedat Ölmez, Diyabetliler Derneği Başkanı Çetin Terzioğlu, GMİS Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri, GMİS Şubeler Başkan ve Yöneticileri, işçiler ve delegeler katıldı. Genel Kurulun Divan Kurulu; GMİS Genel Mali Sekreteri Muharrem Sarıçam, Karadon Şube Başkanı Neşat Cebeci, Üzülmez Şube Başkanı Ergin Cin, Durdu Yuca ve Mehmet Öztürk’ten oluştu.

GÖZ GÖRE GÖRE

CAN VERDİLER

Genel Kurulda bir konuşma yapan GMİS Genel Başkanı Ramis Muslu, iş güvenliği önlemlerinin alınmaması nedeniyle sık sık iş kazalarıyla karşı karşıya kalındığını, bu kazaların iş cinayetine dönüştüğünü belirtti. Muslu şöyle konuştu; “Taşeronlaşmanın ne demek olduğunun en acı gerçeğiyle hepimiz karşı karşıya kaldık. 17 Mayıs 2010 tarihinde Karadon Müessesesi’nde taşeron şirkette çalışan 30 arkadaşımızı bir grizu faciasında yitirdik. Taşeronlaşmanın bu sonuçlara yol açabileceği uyarılarımıza kulaklarını tıkayanlar, eylemlerimizi görmezden gelenler, bu facianın asıl sorumlularıdır. Bu gerçekleri ve tehlikeleri önceden görenler olarak bu sürecin yol açtığı facia acılarımızı katladı. Türkiye’nin dört bir yanında maden ocaklarında onlarca arkadaşımızı İş kazalarında yitirdik. Son olarak Ankara’da iki ayrı patlamada ve Kahramanmaraş’ta bir açık linyit madeninde 30’u aşkın işçi göz göre göre can verdi. Görüldü ki iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmadan, örgütsüz, yeterli eğitim verilmeden, iş güvencesinden yoksun olarak çalışan insanlarımız önlenebilir kazalarda hayatlarını kaybediyorlar. Biz bu iş cinayetlerinin son bulmasını istiyoruz. Biz, iş sağlığı ve güvenliğinin eksiksiz sağlanması, örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması için yasal düzenlemeler yapılmasını istiyoruz.

“KABUL EDEMİYORUZ”

Biz, emekçiler olarak, ülkemizin iş kazalarında dünyada 3, Avrupa’da 1. sırada bulunmasını kabul edemiyoruz. Torba yasayla; taşeronlaşma, iş güvencesinden yoksun ucuz işçilik yasal hale getirilmeye, çalışma hayatında ciddi sıkıntılara yol açacak düzenlemeler hayata geçirilmeye çalışılıyor.  Sendikalar olarak geçmişte Sosyal Güvenlik Yasası’ndaki düzenlemelere de karşı çıkmıştık. Eylemlerle, mitinglerle düzenlemeler konusunda uyarılarda bulunmuştuk. Ancak yasalaştı. Bugün o karşı çıkılan düzenlemelerin yarattığı sıkıntılar daha iyi anlaşılmaya başlandı. Bir örnek vermek istiyorum. Armutçuk Müessesesi’nde bir arkadaşımız geçirdiği iş kazası nedeniyle bir kolunu kaybetti. SGK, kullandığı aktif kol olmadığı gerekçesiyle bu arkadaşımızın protez masraflarını karşılamayı reddetti. Bu sadece bir örnek. İyi yönlerinin de bulunmasına rağmen bu yasanın yarattığı sıkıntılar da geçmişte verilen mücadelenin haklılığını ortaya koyuyor.

“İŞİMİZE İŞYERİMİZE
SAHİP ÇIKIYORUZ”

Torba Yasaya karşı yapılan uyarılar da dikkate alınmıyor. Çalışma hayatında yaşanacak sıkıntılar ileride daha iyi anlaşılacaktır. Şimdiden bu düzenlemelere karşı mücadeleyi yükselterek sürdürmeliyiz. Önümüzdeki süreç sıkıntılı ve daha zor bir süreç olacaktır. Geçmişten günümüze ülkemiz sanayisini ayakta tutabilmek, ülkemiz ekonomisine katkı verebilmek uğruna 5 bine yakın şehit verdik. Sendikamızı daha güçlü hale getirmek için öncelikle işimize, işyerimize sahip çıkma zorunluluğumuz var. Bunu da ancak birlik ve bütünlük içinde hareket ederek başarabiliriz. Her siyasi iktidar, Türkiye Taşkömürü Kurumu’na ne kadar işçi aldıklarından söz ederler. Oysa son 20 yılda kurumdan emekli olanların sayısı 41 bindir. Bu süre içinde kuruma alınan işçi sayısı ise 12 bin civarındadır. Bugün TTK, 9 bin 400 yer altında olmak üzere toplam 11 bin 400 işçiyle üretim yapıyor. Bu rakamlar TTK’nın ne kadar küçültüldüğünün göstergesidir. Hiç kimse Zonguldak’ı, Bartın’ı, Karabük’ü kandırmaya çalışmasın.

“MÜCADELELER İLE AYAKTAYIZ”

Bugün geçmişten bugüne verilen mücadelelerle ayaktayız. 24 Ocak Kararları, çalışma hayatının üzerinden silindir gibi geçmiştir. Bu kararlara karşı ilk eylemler Bahar Eylemleri ve metal işçilerinin grevidir. Ardından 1980 darbesinin ardından işçi sınıfının ayağa kalkışını simgeleyen 1990-1991 Büyük Madenci Grevi’ni ve Ankara Yürüyüşü’nü gerçekleştirerek bu saldırılara “dur” dedik. 1994 yılındaki 5 Nisan Kararları’na karşı mitinglerle, eylemlerle uyarılarda bulunduk ve bölgemize karşı sürdürülen saldırıları püskürttük. Bugün de bölgemize ve TTK’ya yönelik saldırılar sürüyor. Zayıf anımızı yakaladıklarında, fırsat bulduklarında TTK’yı yok etmek için saldırılar artacaktır. Ancak bizler bu fırsatı asla vermeyeceğiz. Bu saldırılara karşı birlikte, omuz omuza karşı koyacağız. Maden Makineleri Fabrikamız, kurumun tüm malzemelerini üreten bir işletmeydi. Bugün bu malzemeler dışarıdan alınıyor. Bunda çalışanların kusuru yok. Bu kusur, TTK’yı ve Maden Makineleri Fabrikası’nı küçültenlerindir. Bu fabrikamızın işçi açıkları giderilmeli ve yeniden kurumun tüm malzeme ihtiyaçlarını karşılamalıdır”.

ADAY OLDULAR

Muslu, 24. Toplu İş Sözleşmesi süreci hakkında da bilgi verdi. Muslu’nun konuşmasının ardından adaylar kendilerini tanıtan birer konuşma yaptılar. Ardından seçimlere geçildi. GMİS Merkez Servisleri Şubesi Başkanlığı’na Satılmış Uludağ ile Erdal Kırık, Şube Sekreterliği’ne Metin Ayan ile Sefer Karaman, Şube Mali Sekreterliği’ne Niyazi Azaklı ile Murat Arslanoğlu, Şube Teşkilatlandırma Sekreterliği’ne Satılmış Öztürk ile Süleyman Gündoğdu aday oldular.