Merhum Avni Saka’nın Ereğli Memleket Gazetesi’ndeki 4-5 satırlık ve altında üç yıldız bulunan taşlamalarında “Kargadan başka kuş, Meydanbaşı’ndan başka yokuş tanımam” sözünü hiç unutmam. Dönemin Belediye Başkanı Ruhi Cöbekoğlu’nun solcu gazete Memleket’in Sahibi Merhum Turan Kayalı’yı es geçip de, o dönemin sağcı olarak bilinen gazetesi Şirin Ereğli ve O’nun Sahibi Merhum Bedri Erel’i ikinci adres bellemesine eleştiriydi bu sözler.

Hiç geçinemezdi Kayalı ile Cöbekoğlu.

Oysa ikisi de sosyal demokrattı.

Ama!

Bir uyumsuzluk vardı da, neydi?

Bir tek onlar bilirdi.

*

O yıllarda Meydanbaşı yokuşu da yokuştu hani.

Ereğli’nin siyaseti de o yokuşta atardı, muhabbetleri de.

Gözler ve dikkatler hep yokuşta, kim kime gidiyor, kim kiminle kulis yapıyor?

Bir de Ereğli’nin Bab-ı Ali’siydi o yokuş.

Medya çok güçlü.

Yayımlanan haber ve yorumlar gündemi oluşturmuyor, deyim yerinde ise adeta sallıyor.

Medya patronları güçlü mü güçlü.

Toplum büyük saygı gösteriyor.

Değer veriyor.

Bir gazetede herhangi haber yayımlandığında, valilik, kaymakamlık, belediye ve veya ilgili kurumlar ayağa kalkardı. Haberin küpürü kesilir, ilgili müdürlüğe yazı ile gönderilip ve ivedi şekilde yanıt istenirdi. Küpürün gönderildiği kurum bu konuyla ilgili görüşlerini yine yazı ile üst makama bildirirken, gazete arşivi tutulur ve haberler de dosyalanırdı. Yani, haberin içeriği ne olur ise olsun hemen üzerine gidilir, çakma haber ise yalanlanır (asparagas haber sayısı çok da değildi), haber gerçek ise de gereğinin yapıldığı veya yapılmakta olduğu haberin yayımlandığı gazeteye yazıyla bildirilirdi.

Sonrasında gazetenin manşeti belli:

“Flaş, flaş, flaş Haberimiz ses getirdi!”

Şimdi mi?

Haberleri takan yok ki!

Dikkate alan yöneticinin olmadığı bir yana, günümüzün haberlerinin çoğu, belli bağlantılara dayalı hedef haberler olunca, hem haberin ağırlığı ve anlamı olmuyor hem de kamuoyu oluşamıyor.

*

Tekrar , Ereğli’nin Bab-ı Ali’si Meydanbaşı yokuşuna dönersek, yokuşu çıkarken sol yakada, Ereğli Memleket ve Şirin Ereğli gazeteleri yan yanaydı. Aralarında 100 metre yoktu desem yanılmam sanırım. Bu iki gazetenin bulunduğu Bab-ı Ali’ye; 1965 yılında Dündar Güçeri tarafından kurulan Ereğli’nin Sesi Gazetesi, Yılmaz Yaman tarafından satın alındıktan sonra, Pazaryeri’nin arkasında Yıldırım Otel’in oradan şimdiki öğretmenevinin tam karşısına taşındı. Bu gazete daha sonra ismini açtığı yarışma ile Hakimiyet yaptı ve kurduğu güçlü bir kadro ile bölgesel oldu. Merhum Yılmaz Yaman’ın eşi Bilge Yaman’da sahipliğini üstlendiği Birikim Gazetesi’nin bürosunu Ereğli Memleket Gazetesi’ne yakın bir yerde açmıştı. Ereğli’nin Bab-ı Ali’sinde Şirin Ereğli’nin tam karşısında ve bodrum katında Sahipliğini Merhum Fazlı Vural’ın yaptığı Öncü Gazetesi de yayımlanıyordu.

Meydanbaşı Yokuşu medyanın sesi ve gücünün estiği o yıllarda sanki bir başka gururluydu.

Toplumsal olayların tartışıldığı ve ilçenin geleceğine dönük düşüncelerin ve kulislerin döndüğü Meydanbaşı yokuşunun ah bir dili olsa da anlatsa.

İnanın destanlar çıkar.

Keşke desem ve o eski yılları dile getirecek birileri çıksa da, Meydanbaşı yokuşundan söz ederek, Ereğli’nin geleceğine döşenen kilometre taşlarını anlatsa.

Okusak öğrensek.

Ve bugünü düşünsek.

O gün konuşan ve tartışan bir Ereğli vardı.

Bugün mü ne var?

Demeyeyim!

Bilene/bilenlere bir şey söylenmez ki!

Not-1: Bu yazıyı özellikle Ereğli’nin basın tarihi ile ileriki yıllarda bir araştırma konusu yapacak olanlar için kaleme aldım. Umarım yararlı olur.

Not-2: Konuyla ilgili görüşlerin daha da ayrıntısı için linke tıklayınız. https://www.youtube.com/watch?v=7cD7SN8GVOI