Eğitim Sen Çaycuma Temsilciliği tarafından “Okul öncesi eğitim zorunlu, parasız ve tam gün olsun” talebiyle Atatürk Anıtı önünde imza standı açıldı.

Stant beş gün boyunca açık kalacak. Kampanya köylerde de öğretmenler tarafından yürütülüyor. Kampanya kapsamında Eğitim Sen tarafından Çaycuma'nın altı farklı noktasındaki billboardlara “Okul öncesi eğitim; parasız, zorunlu ve tam gün olsun” afişleri asıldı. Billboardlara asılan afişlerin yanı sıra 3 bin adet “Okul öncesi eğitim neden önemlidir?” başlıklı broşür bastıran Eğitim Sen, okul öncesi öğretmenleriyle birlikte öğrenci velilerine ulaşıp, okul öncesi eğitimin önemini anlatacak.

CHP Çaycuma İlçe Başkanı Tuncay Akyol ve Kadın kolları Başkanı Nilgün Temelkuran ve yönetim kurulu da imza atarak kampanyaya destek verdi.

“ÖĞRETMEN OLMAYANLAR ÇOCUKLARA DERS VERİYOR”

Konu ile ilgili Eğitim Sen Çaycuma Temsilciliğinin açıklaması şu şekilde:
Eğitim Sen, Çaycuma’da Müftülük ve çeşitli cemaatlerin açtığı ve sayıları şu anda 20’yi bulan ve önümüzdeki yıl ise 50 olması hedeflenen 4-6 yaş Kur’an kursları (sıbyan mektepleri) Çaycuma’da çok sayıda ana sınıfının kapanmasına, öğrenci sayılarının azalmasına, okul öncesi öğretmenlerinin norm fazla olmasına neden olduğuna dikkat çekti. Okul öncesi eğitimin zorunlu olmaması nedeniyle servis ücreti, yemek ücreti, yardımcı personel ücreti vb. giderlerin veliler tarafından karşılandığına dikkat çekilerek, “4-6 yaş grubundaki çocukların bir kısmı, müftülük ve çeşitli cemaatlerin açtığı Kur’an kurslarında tamamen denetimsiz ve eğitim kurallarından yoksun bir şekilde, öğretmenlik vasfı olmayan kişilerce eğitim bilimi ve pedagojisine aykırı bir şekilde eğitilmektedir. Verilen yanlış eğitim nedeniyle bu tür yerlere giden birçok çocuğun kafasının karıştığı ve psikolojilerinin bozulduğuna dair olumsuzluklar ne yazık ki şimdiden görülmeye başlamıştır. Oysa okul öncesi eğitim zorunlu olmuş olsaydı, bu çocuklarımız alanında yetişmiş uzman öğretmenler tarafından okul öncesi eğitim kurumlarında nitelikli ve sağlıklı şartlarda bir eğitim almış olacaklardı” denildi.

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİN TALEPLERİ İÇİN DE İMZA KAMPANYASI

Yine Eğitim Sen tarafından haftada en az 30 saat derse giren, teneffüs hakkı olmayan, nöbet ücreti verilmeyen, fiziki altyapısı yetersiz sınıflarda, yardımcı personel olmadan, zor koşullarda eğitim öğretim faaliyetini yapmaya çalışan okul öncesi öğretmenlerinin; Teneffüs hakkının tanınması, Nöbet ücreti verilmesi, Her okul öncesi sınıfına kadrolu yardımcı personel istihdam edilmesi, Okul öncesi eğitim kurumlarındaki fiziki koşulların iyileştirilmesi ve her kuruma oyun bahçesi açılması taleplerinin yerine getirilmesi için de imza kampanyası başlattı.

Toplanan imzalar Milli Eğitim Bakanlığına gönderilecek.

Okul öncesi eğitimin zorunlu, parasız ve tam gün olsun talebiyle başlatılan imza metinde şöyle denildi:

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINA

Türkiye’de okul öncesi eğitimin zorunlu olmaması nedeniyle özellikle köylerde velilerin büyük bölümü servis ücreti, yardımcı personel ücreti vb. nedenlerle çocuklarını okul öncesi eğitim kurumlarına gönderememektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2009 yılında başlatılan okul öncesinin zorunlu olma projesinden, 2012 yılında yürürlüğe giren 4+4+4 eğitim düzenlemesiyle vazgeçilmiştir. Okul öncesi eğitimin zorunlu olmaması nedeniyle okul öncesi eğitimde okullaşma oranları OECD ülkeleri içinde son sıradadır.

• Okulöncesi kurumlarda eğitim görerek ilkokula başlayan çocukların; bu eğitimi görmeyenlere oranla daha katılımcı, girişken ve uyumlu olduğu bilinmektedir. Her çocuğun 4-6 yaş arasında okulöncesi bir kurumda eğitim görmesi, çocuğun gelişimi açısından son derece önemlidir.

• Çocuklar dünyaya geldiği andan itibaren büyük bir hızla öğrenmeye başlar. Okul öncesi yıllarda çocuklar, çocuklar yakın çevrelerine karşı çok duyarlıdır ve hareketli, meraklı, araştırıcı bir kişilik sergiler. Hayal güçleri çok güçlüdür. Günlük yaşamda karşılaştıkları olayların nedenleri ve sonuçları arasında ilişki kurmaya çalışırlar ve sürekli soru sorarlar.

• Birey, yaşamı boyunca, hiçbir dönemde 3-6 yaşlarında olduğu kadar aktif değildir. Birey bu dönemde büyük bir enerjiye sahiptir. En önemli işi öğrenmektir. Çevresindeki canlı ve cansız objelerin, algıladığı bütün olayların ne olduğunu sorgular ve büyük bir hızla öğrenir.

• Çocukların zekâ gelişiminin %70’lik kısmı 7 yaşına kadar tamamlanır ve öğrenme becerileri okulöncesi çağda gelişir. Çocuğun araştırma, problem çözme ve yeniliklere uyumu kuvvetli, güven duygusu gelişmiş ve kendini ifade edebilen, doğru karalar alabilen bireyler olarak yetiştirilebilmeleri açısından okul öncesi eğitim çok önemlidir. Bu dönemde sağlanan eğitim, çocuğun doğru alışkanlıklar ile öğrendiklerini uygulamada özgüven ve cesaret kazanmasına olanak sağlar.

• Çocuğun grup içine katılması, sağlıklı ilişkiler kurması, kültürel değerlerine sahip çıkması, sosyalleşmesi gibi olguların çoğunlukla okulöncesi dönemde gerçekleştiği bilinmektedir.

• Dilin doğru, yanlışsız, güzel konuşma özelliği okulöncesi çağda öğrenilirken, çocuklar toplumu, çevreyi, evreni ve insan davranışlarını tanımaya başlar. Nesneleri, eşya ve varlıkları, temel bir takım becerileri, davranışları, olumlulukları ve olumsuzlukları öğrenmeye başlama yaşı okul öncesi çağ olarak bilinen 4-6 yaşları arasındadır.

Tüm bu nedenlerle, koşulları ve fiziki olanakları uygun olan okullardan başlanarak bütün ilköğretim kurumlarında ana sınıflarının zorunlu hale getirilmesini, gerekli yasal düzenlemeler yapılarak 2 yıllık zorunlu, parasız ve tam gün okul öncesi eğitime geçilmesini talep ediyoruz.