Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Karadeniz Erğli Şube Başkanı Emin Semih Özkök TBMM çatısı altında 1. Aldülhamit'in 150. ölüm yıldönümü anma toplantısı düzenlenmesini Cumhuriyetle hesaplaşma olarak değerlendirdi.

Özkök Tarihi bile illüzyonla topluma yutturmak isteyenlere tarihle olan cevabımız da şudur başlığıyla yayımladığı açıklamasında Sultan 1. Abdülmecit 26 Haziran 1861 yılında vefat etmiş dolayısıyla, ölümünün 150. yılı bu yılın Haziran ayında geride kalmıştır. Doğum tarihi ise 25 Nisan 1823 tür. Tahta çıkmasının yıldönümü ise 1 Temmuz 1839 dur.Dolayısıyla bu anma ne doğum yıldönümü ne de ölüm yıldönümü il ilgili olmayıp 150. yıl anma etkinliği için belirlenen 17 Kasım Tarihinin seçimi Sultan Vahdettin'in ülkeyi terk ettiği tarihtir ve TBMM'nin saltanatın kaldırılması kararının hemen arkasından gerçekleşmiştir. Bu eylemin en hafif açıklaması Cumhuriyetle Hesaplaşmanın getirildiği son perdedir. Ancak bu hesaplaşmanın adım adım geldiğini görmemek için kör olmak gerekli idi dedi.

 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerinin bir genelge ile kaldırılmasını,  2008 yılının 19 Mayıs törenlerinde Kurtuluş savaşının başladığı gün ile ilgili tek bir veciz sözün yer almayıp, sadece yürürlüğe giren sigara yasağı kanununun tanıtımının yapıldığının unutulmamasını belirten ADD Şube Başkanı Özkök açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:  

Türk Ulusu, Batı Emperyalizminin hem yurdunu paylaşmak, hem de kendisini tutsaklaştırmak girişimine Ulusal Kurtuluş Savaşıyla karşılık vermişti.

Bu süreçte, Türk Ulusu, kendi oluşturduğu TBMM eliyle ulusal egemenliğini kayıtsız ve şartsız kullanmaya başlamış, Batı Emperyalizminin işbirlikçiliğine soyunma alçaklığına düşmüş Osmanlı Hanedanının saltanatına da son vermişti.

Sonuçta, tarihsel niteliklerine de uygun olarak, bağımsız ve özgür yaşama yolunu seçmişti.Artık Türk Ulusu, yaşamını bir çağdaş insan ve yurttaş topluluğuna yakışır biçimde kendi iradesiyle düzenleyecek ve sürdürecekti.

Bilindiği gibi, özellikle çok partili yaşama geçiş sonrasının siyasal iktidarlarınca kimi olumsuz uygulamalara araç edilmiş olsa da, TBMM özünde Türk Ulusunun egemenliğini temsil sorumluluğunu onurla taşımıştır.Ancak, şimdi bu sözde anma toplantısı, hem TBMM'nin hem de Cumhuriyet Tarihimizin bir kırılma noktasına geldiğini göstermektedir.

TBMM, hem Ulusal Kurtuluş Savaşının öncü Gazisi, hem de Türk Ulusunun tam bağımsızlık ve özgürlük çatısı olma işlevine karşıt bir amacın araçlığına Meclis Başkanlığınca sürüklenmiştir. TBMM, Egemenlik Kayıtsız ve Şartsız Milletindir makamı niteliğini ortadan kaldırarak, varlığının meşru sonucu olan Osmanlı Saltanatını Kaldırma Kararını da yalamış duruma düşürülmektedir.

Bu girişim göstermektedir ki, Türk Ulusunun Cumhuriyete çağdaş yurttaşlık temelindeki bağlılık ve birlikteliğinin yerine, ümmetliğe ve Yeni Osmanlıcılık özlemleriyle dillendirilen saltanata dönüş hevesleri hem de TBMM çatısı altında ortaya konulmaktadır.

Egemenlik Kayıtsız ve Şartsız Milletindir ilkesinin yazılı olduğu TBMM kürsüsünde oturan TBMM Başkanının, bu girişimiyle hem ulusal iradeye, hem de Anayasal sorumluluklarına aykırı bir konuma düştüğü açıktır.Ulusal egemenlik, bağımsızlık ve özgürlükten yana olan tüm yurttaşlar, ulusal örgütler toplumu yüz yıl geriye götürme girişimine karşı güçlerini birleştirerek karşı durmalıdırlar.

Tüm siyasi partiler ve siyasetçiler seçimlerini yapmalıdırlar. Ya bağımsızlık ve cumhuriyet değerlerinden yana olunacak, bunun için mücadeleye katılacaklardır ya da toplumu yüz yıl geriye götürecek bu girişimlere seyirci kalacak, sürecin vebalini omuzlarına alacaklardır.

Başta Atatürkçüler olmak üzere tüm yurttaşların, gelişmeleri yakından izleyip olağan bir anma etkinliğiymiş gibi gösterilen, ama özünde Cumhuriyet ve Cumhuriyet kazanımlarıyla hesaplaşma amacı güden bu tür girişimlere karşı kararlılıklarını ortaya koymaları gerekmektedir.