- Akşemsettin Ortaokulu Türkçe Öğretmeni Atar: "Çocukluğumuzda mahallemize 15 günde bir kütüphane gelirdi. Büyük bir otobüstü ve biz onu heyecanla karşılar, içinden kitap seçer, çok mutlu olurduk. Oradan yola çıktım ve 'benim küçük arabam da bir kütüphane olabilir' dedim"

Düzce Akşemsettin Ortaokulu Türkçe Öğretmeni Hülya Nigar Atar, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde öğrencileri kitapsız kalmasın diye otomobilini gezici kütüphaneye çevirdi. 

Atar, Kovid-19'un Türkiye'de görülmesinin ardından Milli Eğitim Bakanlığı tarafından alınan tedbirler kapsamında okulların eğitime ara vermesinden sonra uzaktan eğitim sistemiyle öğrencileriyle irtibatını koparmadı.

Çevresinde "kitap sevdalısı" olarak bilinen ve kitap okuma üzerine birçok projeyi hayata geçiren Hülya öğretmen, İl Milli Eğitim Müdürlüğünün başlattığı "Öğretmenim yanı başımda" projesiyle internetten öğrencileriyle kitap okuma etkinlikleri düzenledi.

Öğrencilerinin evlerinde kitap kalmadığını söylemeleri üzerine bir proje daha geliştiren Hülya Nigar Atar, evinde olan çocuk edebiyatına ilişkin yüzlerce kitabı otomobilinin bagajına koyarak adeta bir gezici kütüphane oluşturdu. Öğrencilerinin evlerini tespit eden Atar, daha sonra kapılara kadar giderek kitap dağıtmaya başladı.

Çocukluk yaşlarındaki gezici kütüphane hizmetinden esinlenen Atar, her gün aracına doldurduğu kitapları öğrencilerinin evlerine getiriyor ve öğrencisinin kitap seçimi yapmasını sağlıyor. 

Dağıttığı kitapları her akşam öğrencileriyle konuşan ve kitabın yorumunu alan Hülya öğretmen, hem öğrencilerinden hem de velilerden olumlu dönüşler alıyor.

- "Çocuklarımızın okuma alışkanlıklarının gitmemesi için çaba gösterdim"

Hülya Nigar Atar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukluk yaşlarında mahallelerine gelen gezici kütüphaneyi sabırsızlıkla beklediğini ve bu projenin kendisinin hayali olduğunu söyledi.

Salgın sürecinin aniden geldiğini ve toparlanmaya çalışmak için değişik projeler üretmek istediklerini belirten Atar, "Bakanlığımızın tedbir amaçlı eğitime ara verme kararının ardından neler yapabileceğimizi düşündük. EBA üzerinden çocuklarımızı takip ettik. Bu süreçte eğitim devam ederken, çocuklarımızın okuma alışkanlıklarının gitmemesi için çaba gösterdim fakat sanki bir şeyler eksikti. O eksik olan benim çocukluğumdan gelen kitaptı." diye konuştu.

Çocukluğunda mahallesine gelen gezici kütüphane hizmeti sayesinde okuma alışkanlığının geliştiğini ifade eden Hülya Nigar Atar, şöyle devam etti:

"Çocukluğumuzda mahallemize 15 günde bir kütüphane gelirdi. Büyük bir otobüstü ve biz onu heyecanla karşılar, içinden kitap seçer, çok mutlu olurduk. Oradan yola çıktım ve 'benim küçük arabam da bir kütüphane olabilir' dedim. Çocuklarıma yetecek kadar kitaplar edindim ve dağıtım yapıyorum. Gezici kütüphane çocukluğumdan bildiğim bir süreçti. Kitabı bıraktığım öğrencim kitabı bitirdiğinde haber veriyor ve yenisi ile değiştiriyoruz. Çocuklarımın bu süreçte tek tek kitap alması mümkün olmadı. Hijyen açısından da çok uygun değildi. Benim bu işe el atmam lazımdı. Çocuk edebiyatına ait nitelikli kitaplarımı seçtim ve çocuklarım okumaya çok meraklıydı. Bu süreç, bu istek kaybolsun istemedim ve düştüm yollara. İlk başta çocuklarıma bir sürpriz oldu ve bunun devamını getirdik. Bu süreci haftada bir gün olarak devam ettiriyoruz."

- "Öğrencilerim çok mutlu oldu"

 Salgın sürecinin öğrencileri de bunalttığının altını çizen Hülya öğretmen, bu projeden öğrencilerinin çok memnun kaldığını, mutlu olduklarını vurguladı.

Atar, "Çığlık attılar beni görünce. Özellikle hep yeni kitaplar seçtim. Okuyan öğrenci için yeni kitaba dokunmak ayrı bir mutluluktur. Bu süreçte onlara mutluluk verebilmek adına en güzel fikrin bu olduğuna inandım." dedi. 

- "Öğretmenim beni çok mutlu etti"

Akşemsettin Ortaokulu 7'nci sınıf öğrencisi Damla Ören de öğretmeninin yaptığı bu etkinliğin kendisini çok mutlu ettiğini vurgulayarak, "Bu süreçte kitapsız kalmıştım ve öğretmenim imdadıma yetişti. Öğretmenimize daha önceden ve bu süreçte kitap okuma alışkanlığını aşıladığı için çok teşekkür ederim." ifadesini kullandı.