Cumhuriyet Halk Partisi Alaplı Belediye Meclis üyesi Hakan Uysal, Uzunca bir süredir bazı kişi ve çevreler tarafından yalan yanlış bilgilerle  şahsıma yönelik başlatılan karalama ve linç kampanyası yürütülmektedir." dedi.

Uysal, yaptığı açıklamada, ”Adalet ve Kalkınma Partisine mensup Belediye Meclis Üyeleri yapmış oldukları basın açıklamasında da bilinçli bir şekilde şahsıma karşı karalama ve linç kampanyasını sürdürüyorlar”  sözleriyle cevap hakkını kullandığını belirterek şöyle konuştu:

“Öncelikle şunu belirtmek isterim,  Belirli kişi ve çevrelerin, uzunca bir süredir kamuoyunu yanlış bilgilendirmek suretiyle şahsım nezdinde çirkin bir kampanya başlatması ve bunun da ısrarla ve inatla devam ettirilmeye çalışılmasının tek nedeni,  İlçemizde hemen herkesin bildiği, kulaktan kulağa konuştuğu ve fakat dillendirmekten çekindiği  mevcut durumda usul ve yasalara aykırı olan 12 katlı bina yapım talebine karşı onurlu ve dik duruşum olduğu hususunda hiçbir şüpheye yer yoktur."


-12 KATLI BİNA YAPIMI HUKUKA AYKIRIDIR

12 katlı bina yapım talebi ile ilgi Belediye Meclisinde ret oyu kullandığını kaydeden Uysal açıklamasını şu sözlerle sürdürdü: 

“Malum, 12 katlı bina yapım talebi 2016 yılının Haziran ayındaki Alaplı Belediyesinin Meclis gündemine gelmiştir. Gerek İmar Komisyonu toplantısında gerekse 01 Temmuz 2016 tarihli Belediye Meclis toplantısında yapılan oylamada ret oyu kullandım. Söz konusu maddenin oy çokluğuyla kabul edilmesinin ardından  ilgili kararın yürütmesinin durdurulması talebiyle İdare Mahkemesinde iptal davası açtım. Nitekim Zonguldak İdare Mahkemesi 19 Ocak 2017 tarihinde 12 katlı bina yapımına cevaz veren kararın hukuka açıkça aykırı olmasından ötürü ilgili kararın yürütmesinin durdurulmasına kararı vermiştir. 12 katlı bina yapım talebine ilişkin olarak, Belediye Meclis Tutanaklarına da geçen şahsi görüşüm aynen şu şekildedir. Kat yüksekliğinin artırılmasına yönelik bu talebin mevcut koşullarla kabul edilmesi halinde bir çok sorunu beraberinde getireceği aşikardır. Bu gibi talepler hakkında sağlıklı kararlar verebilmek için herkesi kapsayacak, farklı ve yanlış algılamalara sebebiyet vermeyecek bir yazılı düzenlemenin olması gerektiği kanaatindeyim. Ancak hali hazırda bu konuyla ilgili tam ve net bir düzenleme yoktur. Bu talebin mevcut durumda kabul edilmesi halinde bundan sonra benzer talepler hakkında nasıl bir cevap verilecektir. Bu bir soru işaretidir. Yine benzer şekilde, kat yüksekliği ilçemizin hangi bölgesinde hangi koşullarda ve nasıl artırılacağı ayrı bir soru işaretidir. Eğer bu sorulara cevap veremeyecek isek, ki şahsi kanaatim mevcut durumda veremiyoruz, bu talebin bu haliyle kabul edilmesi ayrıcalık niteliği görüntüsü verecektir. Bu nedenle bu eksikliğin giderilmesi için başta şehir plancıları olmak üzere Mimar ve Mühendis gibi teknik personellerden destek alınmalı, onların hazırlayacağı bilirkişi raporu mahiyetindeki raporlardan hareketle boşluğun doldurulması gerekmektedir. İçinde yaşadığımız coğrafyanın kendine özgü koşullarından ötürü bina yapılabilecek alanların kısıtlı olması yadsınamaz bir gerçektir. Kat yüksekliğinin artırılması bu nedenle kulağa hoş gelebilir, mantıklı gelebilir.  Bunlara hiçbir itirazım yok. Ancak izah etmeye çalıştığım hususlar çerçevesinde bu hususlar atlanarak kat yüksekliğinin artırılması talebine cevaz verilmesi halinde ilerleyen aşamalarda çok ciddi sıkıntıların olması kuvvetle muhtemeldir. Komisyonda da detaylı bir şekilde konuştuk. Belediye Meclisi huzurunda da bir defa daha belirtmek istedim  şeklindedir.  İdare Mahkemesine dava açma sebebim budur. Hiçbir şekilde hiçbir kişi veya kurum ile hiçbir şahsi meselem veya beklentim yoktur, olmaz, olamaz.  Sadece İmar Komisyonu Başkanı olarak, üzerimde olan sorumluluğun gereğini yerine getirmeye çalıştım.  İtiraz gerekçem de gayet açık ve nettir.En başında da ifade etmeye çalıştığım üzere, itiraz gerekçem bu kadar açık ve net iken ve bu durum bizzat kendileri tarafından da biliniyor olmasına rağmen bazı kişiler sırf polemik yapmak ve aynı zamanda şahsımı hedef göstermek adına kamuoyuna yalan yanlış bilgiler vermektedir."


-ŞAHSIMI HEDEF GÖSTERİYOR

AK Parti Belediye Meclis üyesi Hüseyin Öztürk, yalan yanlış bilgilerle kamu oyunu  yanlış bilgilendirdiğini öne süren Uysal, "En son 19 Nisan 2017 tarihinde yapılan basın açıklamasında    Sayın Hüseyin Öztürk, birbiri ile alakası olmamasına rağmen  12 katlı bina yapım talebine ilişkin husus ile en son Mart ayı Meclis Toplantısında gündeme gelen Anadolu Öğretmen Lisesinin yan tarafında bulunan taşınmazla ilgili yapılan değişikliği, rakamlarla ve kelimelerle oynamak suretiyle yalan yanlış bilgilerle kıyaslamakta ve haliyle kamuoyunu yanlış bilgilendirmiştir. Sayın Öztürk,12 dönüm arsaya 200 metrekare taban alanlı 10 tane 15 katlı bina, isterse taban alanını küçültüp bir tane 150 katlı bina da yapabilir, Böyle anormal bir imar değişikliğini oy çoklukları sayesinde Belediye Meclisinin de geçirdiler. Fakat kesinlikle hukuksuz bir karardır. Bundan çok daha makul bir imar düzenlemesini bizzat kendileri reddettiler hatta İmar Komisyonu Başkanı da mahkemeye taşıdı, yürütmeyi durdurma kararı aldı.'' şeklinde konuşmuştur. Burada İmar Komisyonu Başkanı olarak dava açtığım ve mahkemenin de yürütmenin durdurma kararı verdiği hususu dışında kalan iddiaların hepsi yalandır, yanlıştır.


-BİRKAÇ HUSUSA DEĞİNMELİ

Sayın Hüseyin Öztürk'ün, Bundan çok daha makul bir imar düzenlemesini bizzat kendileri reddettiler hatta imar Komisyonu Başkanı da mahkemeye taşıdı, yürütmeyi durdurma kararı aldı'' şeklindeki beyanında geçen, bundan çok daha makul bir imar düzenlemesi dediği, biraz önce izah etmeye çalıştığım '' 12 katlı bina'' yapım talebine ilişkindir. Bu husustaki beyanlarımı biraz önce de ifade ettiğim için tekrar etmemekle beraber kısa,kısa bir kaç hususa değinmek istemekteyim. Bir kere, 12 katlı bina yapım talebinin istenildiği taşınmazda mevcut durumda kat yüksekliği maksimum 5 kata kadardır.Maksimum 5 kata kadar imar izni olan bir alanda kat yüksekliğinin serbest bırakılması ve buradan hareketle 12 kat bina yapım izni istenilmiştir. 2016 yılının Haziran ve Temmuz ayında Meclis gündemine gelen talep konusu bu şekildeydi. Ancak Anadolu Öğretmen Lisesi'nin yan tarafında bulunan taşınmazda bina yüksekliği ile ilgili olarak bizler hiçbir değişiklik yapmadık. Mevcut durumda eğitim alanı olarak gözüken bir alan, yurt alanı olarak değiştirilmiştir. Bu durumun hukuki gerekçesi ise, 10 Ekim 2006 tarihinde 26315 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Kamu İdarelerine ait Taşınmazların Tahsis ve Devri Hakkındaki Yönetmeliğin 9. Maddesidir. Tahsisin Kaldırılması üst başlığı taşıyan 9. Maddenin 1.Fıkrasının c bendi şu şekildedir; ''Taşınmazın en az iki yıl boş bırakılması veya hiç kullanılmaması halinde tahsis yapılan kamu idaresinin görüşü alınmaksızın tahsisi yapan kamu idaresinin merkez veya taşra birimlerince re'sen kaldırılabilir.'' şeklindedir. Bahse konu alan, 04 Mart 2013 tarihli Belediye Meclisinde eğitim alanı olarak tahsis edilmiştir. Ancak aradan geçen 4 yıla rağmen bu alanın kullanılmaması nedeniyle ve sadece yasal mevzuattan kaynaklanan bir hakkın kullanımı olarak bir değişiklik yapılmıştır. Tüm bunlara rağmen, yapılmış olan imar değişikliği ile ''12 dönüm arsaya 200 metrekare taban alanlı 10 tane 15 katlı bina, isterse taban alanını küçültüp bir tane 150 katlı bina da yapabileceği'' iddia edilebilmiştir. Ancak böyle bir durum yoktur, kesinlikle yoktur. Bir kere, kendisinin 12 dönüm olarak ifade ettiği alan 8,6 dönümdür.  Sayın Öztürk, nasıl bir toplama-çıkarma ile nasıl bir matematik ile böyle bir rakama ulaşamış anlayabilmiş değilim. Bu birinci yalandır, birinci çarpıtmadır. İkinci yalanı ve çarpıtması 200 metrekare taban alanlı 10 tane 15 katlı bina yapılabileceği hususundadır. Teknik olarak böyle bir imkan ve ihtimal yoktur. Yine üçüncü yalan ve çarpıtması ise, isteyen kişinin taban alanın küçültüp 150 kata kadar bina yapabileceği iddiasıdır. Teknik olarak böyle bir imkan ve ihtimal de yoktur. Bütün bu hususları sayın Hüseyin Öztürk'ün bizzat kendisi de gayet iyi bilmesine rağmen rakamları ve kelimeleri süsleyip kafaları ve zihinleri bulandırmaya çalışmaktadır. Tarafımıza isnat edilen ve fakat hiçbir gerçeklik payı olmayan bu suçlamalar düpe düz yalandır, hatta kuyruklu yalandır. İşin daha vahimi, bu şekildeki çarpıtmalarla yalan yanlış bilgiler verip kamuoyunu yanıltan, yanlış yönlendiren sadece Sayın Hüseyin Öztürk de değildir. Bu kişi ve çevrelerin olayların bu şekilde dallandırılıp budaklandırılmak istenmesinin tek nedeni Biraz önce de bahsettiğim üzere, mevcut durumda hukuka açıkça aykırı olan ''12 katlı bina'' yapım talebine karşı   olan onurlu ve dik duruşumdur. Ancak buradan bir kez daha tekrar etmek isterim ki  Bu onurlu ve dik duruşumdan asla vazgeçmeyeceğim. Bu bağlamda özellikle başta Zonguldak Milletvekili Sayın Faruk Çaturoğlu, Belediye Meclis Üyesi Sayın Hüseyin Öztürk ve aynı zamanda Sayın Faruk Çaturoğlu ve Sayın Hüseyin Öztürk ile birlikte veya ayrı,ayrı  bu linç kampanyasını sürdürenlere hep birlikte sesleniyorum. "Elinizden geleni ardınıza bırakmayın."


-ATATÜRK ANITINI BOĞA ANITI İLE EŞDEĞER TUTMUŞTUR

 Nisan ayı Belediye Meclis Toplantısında,faaliyet raporunun  görüşülmesi esnasında Sayın Hüseyin Öztürk, Belediyemizin, Atatürk anıtını da içine alan bölümde yaptığı çevre düzenlemesi esnasında, yenisi ile değiştirilen Atatürk anıtına atıfta bulunarak yapılmış olan değişikliğin gereksiz olduğunu ifade etmiştir. Daha da vahimi bizzat kendisinin vermiş olduğu örnek ile  Kadıköy Altıyol'da bulunan boğa anıtı ile Atatürk anıtını eşdeğerde tutma cüretinde bulunmuştur.Bu durum bir nevi bilinçaltının dışa vurumu olmakla birlikte aynı zamanda ''Özrü kabahatinden büyük'' deyimine bire bir uyan bir davranış şeklidir. Bu davranış ve söyleyiş biçimi Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk nezdinde Türk Milletine ve tarihine karşı yapılmış büyük bir ayıptır.Zira her ülkenin kendi tarih hafızasında büyük işler yapmış,ismini tarihe altın harflerle yazdırmış büyük devlet adamları vardır.  Sayın Öztürk; Gazi Mustafa Kemal Atatürk kabul etseniz de etmeseniz de bu coğrafyanın, bu memleketin hafızasında yer edinmiş,ismini tarihe altın harflerle yazdırmış, dünya çapında birçok ülkenin kendisini rehber edindiği, gıptayla baktığı bir değerdir. Bu bağlamda Sayın Hüseyin Öztürk'ü esefle kınadığımı bir kez daha belirtmek isterim."


-CUMHURİYET MEYDANIN İSMİNİ DEĞİŞMESİ YANLIŞTIR

 "Sayın Öztürk, yine basın toplantısında yapmış olduğu açıklamada; ''Demokrasi nöbetlerinin tutulduğu meydana “Milli Hakimiyet'' meydanı ismini verelim diye teklifte bulunduk ancak bizim önergemizi gündeme dahi almadılar.'' demiştir. Öncelikle şunu belirtmek isterim 2016 yılı Eylül Meclisine gelen önergede bahsi geçen alan Cumhuriyet Meydanı olarak bilinen bir alandır. Cumhuriyet Meydanı olarak bilinen bir alan isminin ''Milli Hakimiyet'' olarak değiştirilmesi işin doğasına aykırıdır. Zira Milli Egemenlik olsun, Milli İrade olsun, Demokrasi olsun bu ve benzeri kavramlar ancak Cumhuriyet varsa anlamlı kavramlardır. Bu kavramlar birbirini ikame edebilecek kavramlar değildir. Cumhuriyet diğer bütün kavramları içinde barındıran bir üst başlıktır. Zira Cumhuriyet varsa Milli Egemenlik vardır, Cumhuriyet varsa Milli İrade vardır, Cumhuriyet varsa Demokrasi vardır.Bu bağlamda söz konusu toplantıda Milli Egemenlik, Milli İrade ve Demokrasi gibi isimlerin Belediyemizin yapacağı yeni hizmetlerde kullanılmasının daha uygun ve sağlıklı olacağını düşündüğümüzü açık ve net bir şekilde ifade etmiştik.Tüm bunlara rağmen halen farklı ve yanlış anlamalara sebebiyet verilebilecek açıklama yapmaları hususundaki takdiri siz değerli kamuoyuna bırakmaktayım."