SUÇLULUK PSİKOLOJİSİ: Milli Eğitim Bakanlığı eğitimdeki başarısızlıklar üzerine eğitimin gerçek sorunlarını görme ve tespit etme kabiliyetini gösteremediği gibi ya müfettişleri ya il ilçe müdürlerini ya okul müdürlerini ya da öğretmenleri suçlamıştır, suçlamaktadır. Kendi vazifelerini yapmadığı için suçluluk psikolojisi içerisindedir. Sorunu, sorunlarla ilgisi olmayan fakat suçlu ilan ettiği kişilere yansıtmaktadır. Bu bir hastalık haline gelmiştir. Anlaşılan o ki hükümetin her yaptığına alkış ve çanak tutan ve bu haliyle sarı sendika kimliğine bürünmüş Eğitim Bir Sen de aynı hastalığa tutulmuş: Yansıtma.

Eğitim-Bir-Sen'in, Gaziantep'te eğitimin sorunları ve çözüm önerileriyle ilgili bastırmış olduğu kitapçıkta eğitim ve öğretimin geri kalmasındaki sebeplerden bir tanesi olarak yetiştirme yurdu mezunlarını gösterdiğine dikkat çeken Türk Eğitim-Sen Kdz. Ereğli Şube Temsilcisi Tayfun Öztürk Bu kitapçıktaki üzücü tespit ve öneriler internette paylaşılarak KDZ Ereğli'de yaşayan, eğitim çalışanı olan ve yetiştirme yurdunda büyümüş birçok vatandaşımıza ulaşmış ve de onların kalplerinin kırılmasına sebep olmuştur dedi.

KÖTÜ ÖRNEKLER
Tayfun Öztürk, söz konusu kitapçıkta yetiştirme yurdu mezunu gençlerle ilgili olarak söylenenleri şöyle sıraladı:
 
Hizmetli eksikliği had safhada bulunmaktadır. Mevcut hizmetlilerin büyük çoğunluğunu, yetiştirme yurdunda yetişen gençler oluşturmaktadır. Birçok davranış, düşünce ve ahlak sorunu bulunan yetiştirme yurdundan çıkma genç hizmetliler, okuldaki eğitim ve öğretim sürecine büyük zararlar vermektedir:
-Genelde amirlerine karşı gelmekte,
-Verilen görevi yapmamakta,
-İşini aksatmakta,
-Öğrencilerle duygusal ilişki içine girmekte,
-Zararlı madde kullanmada öğrencilere örnek olmakta ve yardım etmekte,
-Okuldaki çeteleşmelere ön ayak olmakta, katılım sağlamakta,
-Öğrencilere kötü örnek olmaktadırlar.

BÖYLE
DEĞERLENDİRİLMEZ Mİ?
Öztürk açıklamasına şöyle devam etti:
Aynı kitapçıkta eğitimin mahalli sorunlarına çözüm önerisi olarak da şunlar sunulmuştur:Yetiştirme yurdunda yetişen gençler, hizmetli olarak eğitim kurumlarının dışında istihdam edilmelidir.
Eğitim Bir Sen Şube Başkanı'nın güya sorumlu ve bilimsel tespit ve önerileri şu şekilde de değerlendirilemez mi! Yetiştirme yurdunda büyüyen vatandaşlar:
-Genelde amirlerine karşı geliyorlarsa isyancı,
-Verilen görevleri yapmıyorlarsa söz dinlemez,
-İşlerini aksatıyorlarsa sorumsuz,
-Öğrencilerle duygusal ilişki içine giriyorlarsa saplantılı,
-Zararlı madde kullanmada öğrencilere örnek olmakta ve yardım etmekte iseler bağımlı ve suçlu,
-Okuldaki çeteleşmelere ön ayak olmakta, katılım sağlamakta iseler suç örgütü üyesi,
-Öğrencilere kötü örnek olmakta iseler…

TÜRK EĞİTİM SEN'İN GÖRÜŞLERİ
1.Eğitim öğretim çalışanlarının memur, hizmetli, öğretmen ve yöneticisiyle birlikte milletimizin ve devletimizin ülküsü uğruna bir olduklarını,
2.Eğitim çalışanlarının özlük hakları bakımından ücretli, sözleşmeli, kadrolu, memur, hizmetli, öğretmen, uzman, başöğretmen vs ayrımcılığına bağlanıp haksız uygulamalara maruz bırakılmamasını temel prensip olarak görüyoruz.
Anayasamıza göre Türkiye Cumhuriyeti'nde bütün vatandaşlar eşit haklara sahiptir. Yetiştirme yurdunda yetişenler ile diğer vatandaşlarımızın hak ve hürriyetleri eşittir.
Anayasamızın temel prensiplerinden biri Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sosyal devlet olduğu gerçeğidir. Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu gibi kuruluşların kurulması, görevleri gereği bu kurumların Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannamesi'nde ve Çocuk Hakları Bildirisi'nde ve yine anayasamızda belirtilen temel hakların kullanılmasına olanak sağlaması sosyal devletin gereğidir.

Sosyal devlet yetiştirme yurtlarında söz dinlemez, sorumsuz, isyancı, saplantılı, suçlu ve habis gençler değil ülkesini ve milletini seven, ülkesine ve devletine hizmet eden örnek gençler yetiştirir. Aynı sosyal devlet yetiştirdiği çocuklarını hizmetli de yapar, öğretmen de… Yetiştirme yurdunda yetişen gençler evlerine hanım da olur, bey de… Doktor da olur hastasına yardım eder, mühendis de olur inşaat yapar… İşçi de olur maden ocağına girer, köylü de olur tarlasında çift sürer…
Yetiştirme yurdunda yetişenler herkes gibi meslek sahibi olur, herkes gibi kariyer yapar…
Yetiştirme yurdunda yetişenler herkes gibi ahlaklıdır. Edep ve terbiye kurallarını bilirler, insanları severler, çalışkandırlar… Verilen görevi en iyi biçimde yaparlar, sorumludurlar, uyumludurlar, kanunlara uyarlar…
En güzeli de yüce devletimizin yetiştirme yurtlarında yetiştirdiği binlerce genç şimdilerde ihtiyarlamış,  onların yüz binlerce çocuğu olmuştur. Onlar da anne babaları gibi ülkesini ve milletin seven, iyi insanlardır.
Velhasıl: İyi insanlar istedikleri gibi meslek seçme, istedikleri kurumlarda çalışma hakkına sahiptirler. Bu konuda ayrıcalık sahibi olmadıkları gibi kendilerine ayrımcılık yapılmasını da kabul etmezler.

SARI SENDİKA KİMLİĞİ
Milli Eğitim Bakanlığı eğitimdeki başarısızlıklar üzerine eğitimin gerçek sorunlarını görme ve tespit etme kabiliyetini gösteremediği gibi ya müfettişleri ya il ilçe müdürlerini ya okul müdürlerini ya da öğretmenleri suçlamıştır, suçlamaktadır. Kendi vazifelerini yapmadığı için suçluluk psikolojisi içerisindedir. Sorunu, sorunlarla ilgisi olmayan fakat suçlu ilan ettiği kişilere yansıtmaktadır. Bu bir hastalık haline gelmiştir. Anlaşılan o ki hükümetin her yaptığına alkış ve çanak tutan ve bu haliyle sarı sendika kimliğine bürünmüş Eğitim Bir Sen de aynı hastalığa tutulmuş: Yansıtma.

Türk Eğitim Sen olarak 1992'den bu yana eğitimdeki başarısızlıklar üzerine araştırmalar yapıyoruz. Araştırmalarımızda okullarda yardımcı personelin bulunmaması büyük ve önemli bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Ancak yetiştirme yurdunda yetişmiş hizmetlilerin eğitimde başarısızlığın sebebi olduğuna dair  tek bir bilgi, belge, anket, veri vs. ortaya çıkmamıştır.

Dolayısıyla EBS yöneticisinin yaptığı açıklama hiçbir şekilde gerçeklik taşımamaktadır. Bilimsel olmadığı gibi ahlaki de değildir. EBS şube başkanının beyanatını kınıyoruz. Yaptığımız açıklamaları sulandırma olarak niteleyeceğine sadece özür dilemeye davet ediyoruz. Üstelik bu özür Zonguldak'a kadar ulaştırılmalıdır. 

Türk Eğitim Sen, eğitim çalışanlarının bir bütün olarak görmekte ve okullarımızdaki yardımcı personeli desteklemektedir.